Zıt görüşlü insanların bir arada yaşaması imkansız mıdır; çözüm yolları nelerdir?
- Farklı, zıt görüşteki insanların sık sık birbirleri ile çatıştıklarını, anlaşamadıkları, hatta bir araya dahi gelemediklerini görmekteyiz. Üniversitede öğrenciler etnik kimlikleri farklı oldukları gerekçesiyle dışlanıyor, karşı tarafla aralarında âdeta savaşıyorlar. Bu tip sorunlar sadece üniversitede değil aile kurmayı düşündüğümüzde ve sosyal hayatımızda da karşımıza çıkmakta.
- Peki, bir zıt görüşlü bu insanların bir arada yaşaması imkansız mıdır?
- İnsanî değerler çerçevesinde düşündüğümüzde bu tip insanlar nasıl bir arada yaşayabilirler?
Değerli kardeşimiz,
Farklı düşünen insanların bir arada yaşaması imkânsız değildir. Aksine tarih boyunca her ülkede farklı görüşlere sahip insanlar bir arada yaşamışlardır. Ancak şu da bir gerçektir ki, insanların bir kısmının, diğerlerinin görüşlerini hazmetmeyip onları da kendi görüşlerine zorladıkları zamanlar olmuştur. Orta Çağ'da değişik Hristiyan mezhepleri arasında yaşanan kavgaların asıl sebebi bu hazımsızlıktır.
Bu konuda çok şey söylenebilir. Ancak biz, bu konuda faydalı olduğuna inandığımız birkaç noktayı maddeler halinde özetleyeceğiz.
a) İman kardeşliği her şeyin üstündedir. Hiçbir kusur imanın özgül ağırlığını ortadan kaldıramaz. İmanın verdiği kardeşlik gerçeğine uygun olarak toleranslı davranmak zorunluluğu vardır.
b) Bir şehir hükmüne gelmiş bugünkü dünyada dindar-dinsiz, farklı görüşlere bağlı insanların bir arada yaşamaları çok daha fazla zorunlu hale gelmiştir. Müminlerle iman kardeşliği çerçevesinde samimiyetle omuz omuza verdiğimiz gibi, Müslüman olmayan kimselerle de insanlık kardeşliği çerçevesinde yaşamak durumundayız.
Hafız Şirazi’nin şu düsturu arz edilen iki maddenin özeti gibidir.
“İki cihanın rahat ve selâmetini iki harf tefsir eder, kazandırır: Dostlarına karşı mürüvvetkârane muaşeret ve düşmanlarına sulhkârane muamele etmektir." (bk. Nursi, Mektubat, s. 267)
Bu düsturdan hareketle diyebiliriz ki, dünya ve ahiretin mutluluğu şu iki prensibi uygulamaktadır:
- Ehl-i iman olan kardeşlerimizle imanın gereği olarak her türlü müsamaha ve toleransı göstereceğiz. Onun yanlışlarını tahakkümle değil, yumuşak bir üslupla incitmeden düzeltmeye çalışacağız.
- Müslüman olmayan arkadaşlarımızı da insanlık ailesinin bir ferdi olarak görüp yaklaşacağız. Onu idare edeceğiz. Lüzumsuz yere damarına basmayacağız. Kör birine kör demediğimiz gibi, dinsiz birine de dinsiz demeyeceğiz. Ortak noktaları bulup müşterekler üzerinden sohbet etmeye gayret edeceğiz. İhtilaf noktaları değil, ittifak noktaları sohbet malzemesi yapacağız.
c) İslam’da insanların birçok yönden hakkı ve hukuku kabul edilmiştir. İslam-İman hakkı, insanlık hakkı, akrabalık hakkı, komşuluk hakkı, arkadaşlık hakkı gibi... Bunlardan bazı vasıflar olmasa da geri kalan vasıfların hakkını vermek gerekir.
d) Bir gerçeğin ispatı, birçok haksızlığın yerleşmesine sebep olacaksa, o gerçeği orada dillendirmemek esastır.
“Her dediğin doğru olmalı, ama her doğruyu söylemek doğru değildir.” kuralı çok önemlidir.
e) “Hakta ittifak, ehakta ihtilaf olduğundan; bazen hak, ehaktan ehaktır; hasen, ahsenden ahsendir.” (Mektubat, s. 475) Yani, eğer hak ve güzel olan bir konuda ittifak olup da daha fazla hak ve daha fazla güzel olan konuda ihtilaf olursa, hak ve güzel ile yetinmelidir. Çünkü ittifakı sağlayan az güzel, ihtilafı doğuran çok güzelden daha güzeldir.
f) “Herkes kendi mesleğine 'Hüve hak' demeli, 'Hüve-l hak' dememeli. Veyahut 'Hüve hasen' demeli, 'Hüve-l hasen' dememeli.” (bk. Mektubat, a.y). Yani, herkes bir delili, dayanağı varsa, kendi görüşünün hak ve doğru olduğunu söyleme hakkına sahiptir. Ancak hiç kimsenin “Tek haklı görüş yalnız benim görüşümdür, diğer görüşler yanlıştır. Veya yegâne güzel görüş yalnız benim ortaya koyduğum görüştür; geriye kalan görüşler oldukça çirkindir.” demeye hakkı yoktur.
g) Her yanlış ve batıl olan bir düşünce sisteminde birer dane-i hakikat mevcuttur. Bunun da hususi bir kullanım alanı vardır. Örneğin, Sosyalizmin insanların emeğine; Liberalizmin insanların özgürlüğüne ağırlık vermesi, bir dane-i hakikattır. (krş. Sözler, 710) Yine, Yahudi ve Hristiyanların Allah’ın varlığına, evrenin yaratıcısı olduğuna, prensip olarak ahiretin varlığına inanmaları, Müslümanlar gibi daha önceki peygamberlere iman etmeleri önemli hakikat daneleridir. Hristiyanların Müslümanlara karşı daha sempatik, daha sevecen durmaları (bk. Maide, 5/82) da önemli bir dane-i hakikattir.
Bu sebeple, arkadaşlarımızla konuşurken, onların -bizce yanlış olan- görüşleri arasında böyle bir hakikat noktasını bulmak ve bu ortak paydada buluşmak, hak ve hakikatin anlaşılmasına zemin hazırlama adına büyük önem arz etmektedir.
h) Gerçekleri anlatırken, yapılan mücadeleyi güzel bir zemine oturtmak için şu noktalara dikkat etmek gerekir:
- Dersimize iyi çalışıp konumuza hakim olmak. Delilsiz konuşmamak. Karşı tarafın sadece yanlışları üzerinde yoğunlaşmayıp doğrularını da görme alışkanlığını kazanmak.
- “Dinde zorlama yoktur.” (Bakara, 2/256) mealindeki ayette ifade edilen gerçeği zihin dünyamıza iyice nakşetmek.
- “İçlerinden zulmedenleri bir yana, Ehl-i kitapla ancak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim Tanrımız da sizin Tanrınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur.” (Ankebut, 29/46) mealindeki ayette verilen dersi iyice hazmetmek. Özellikle Kur’an’daki “Ehl-i kitab” kavramının “mektep ehli” kavramını da içine aldığını düşünerek, okul arkadaşlarımıza bu zaviyeden hitap etmek.
- “Medenîlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur!” (Divan-ı Harb-i Örfi, s. 57) düsturunu kalbimizin bir köşesinde saklamalı ve yeri gelince onu sözlü ve fiili olarak kullanmalıyız. Mütevazi ve toleranslı bir tutumu, güzel ahlakımızla İslamiyetin nezaketini sergilediğimiz zaman, arkadaşlarımız tarafından bir cazibe merkezi haline gelebiliriz.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ehli Sünnet ekolun görüşleri mutlak doğru görüşler mi?
- Allah'sız ahlak olabilir mi?
- Ahiret olmasa akıl insanın başına bela mı olur?
- “Din yok, bilim var.” diye hareket eden İlluminati örgütüne karşı ne yapılmalıdır?..
- İbn Arabi ve Eşari, kader konusunda cebriye anlayışına mı sahiptir?
- Çocuk hakları konusunda İslamiyet'in getirdiği kurallar var mıdır?
- Şeytanın hilesi zayıftır, ayetine göre, şeytanın her oyunu anlaşılır mı?
- Guru Nanak kimdir, görevin kendisine tanrı tarafından verildiği söylemesi nasıl açıklanabilir?
- Dindar olmayan insanlarla yaşamak niye zor?
- Doğal hukuk ile insan hak ve özgürlükleri gibi kavramların İslamiyet'teki yeri ve önemi nedir?