İnsanlar cennette sonsuz yaşamasıyla ebedilik özelliği kazanmaz mı? Allah'ta akıl varsa sınırlı da olsa insanda da vardır. Bu yönüyle insanlarla benzerliği yok mudur?

Tarih: 11.05.2011 - 12:14 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

1. Allah'ın ebedi olması, kendi zatının bir özelliğidir. Cennet, cehennem ve içindekilerin ebedi olması ise, Allah'ın ebediyen var etmesiyle devam edecektir.

Mesela, güneşin ışığı, ısısı ve renkleri kendindendir. Dünyadaki ısı, ışık ve renkler güneştendir. Güneş bu özelliklerini dünyada devam ettirdiği müddetçe, bu güzellikler var olmaya devam edecektir. Ama bu güzellikler dünyanın kendine ait değildir, güneşe aittir.

İşte bunun gibi, bizatihi ebedi olan Allah'tır. Cennet, cehennem ve içindekilerin ebediliği ise, Allah'ın ebediyen var etmesi ve devam ettirmesiyle olacaktır. Bu sebeple aralarında bir zıtlık söz konusu değildir. Allah'ın ebediliği zatidir, kendine aittir, insanın ve diğerlerinin ebediliği arizidir. Allah'ın devam ettirmesi ve ebediyen var etmesiyledir.

2. Akıl ile anlaşılamayacak konuları anlamaya, izaha zorlanmak; demagojidir, cehalettir. Bu davranışıyla insan, doğru düşünce kulvarından sapar ve altından kalkamayacağı ve sonuçta kendisinin helâkine sebep olacak ağır bir yükün altına girer. İnsanı aldatan önemli hususlardan bir tanesi de Yaratıcı'ya ait sıfat ve niteliklerle, yaratılanlara ait özellikleri karşılaştırması ve karıştırmasıdır.

Allah için "akıl" tabiri kullanılmaz. Allah Alim'dir. Allah'ın sıfatlarından birisi de “Muhalefetün lil-havadis / Allah’ın yaratılanlara benzememesi.”dir. İnsanda bulunan görme, işitme, ilim gibi özellikler Hâlıkımızın küllî ve ihâtalı sıfatlarına ve şuûnâtına aynadarlıktır/yansımadır.

İnsanlar Allah'ın sonsuz sıfatlarını anlaması için “vahid-i kıyasî” denilen bazı ölçüler verilmiştir. Bununla hayalî bir zıddın görünümü tasavvur edilerek o zıdsız sıfatlar tanınır. Mesela, âcizliğimizle Allah’ın kudretini; cahilliğimizle Allah’ın ilmini; fena vasfımızla Allah’ın bekasını; muhtaçlık vasfımızla Allah’ın hiç bir şeye muhtaç olmadığını ifade eden samed sıfatının varlığını anlayabiliriz.

Allah’ın isim ve sıfatları sonsuzdur. Kâinat ve mahlukat bu sonsuz isimlere tam manası ile mikyas ve mahal olamazlar. Yani Allah’ın isim ve sıfatlarını, kâinattaki tecellileri ile ölçüp biçemeyiz. Sadece bir fikir edinebiliriz. Bu yüzden mahlukattaki bütün tecellilere damla, isim ve sıfatlara ise okyanus tabiri kullanılmıştır. Yani bütün mahlukattaki tecelliler, Allah’ın sonsuz isimlerinin bir damlası, çok perdelerden geçmiş zayıf bir gölgesi mesabesindedir.

Bu konu üzerinde düşünürken, öncelikle, Allah’ın varlığının “vacip”, insan varlığının ise “mümkin” olduğu dikkatten uzak tutulmamalı. İnsan mahlûk olduğu gibi, sıfatları da mahlûktur. İnsan mümkin olduğu gibi, sıfatları da mümkindir. Ve nihayet bir mahlûk olan insanın Hâlık’ına benzemesi düşünülemeyeceği gibi, onun mahlûk sıfatlarının da meselâ, iradesinin, ilminin, kudretinin de Allah’ın ilim, kudret ve iradesine hiçbir cihetle benzemeyeceği unutulmamalıdır.

Bize takılan sıfatlar, İlâhî sıfatlara birer işaret... Bunlarla o vacip, sonsuz ve mutlak sıfatların varlıklarını bilebiliriz. Ama haritadaki noktalara benzeyen bu sıfatlarımızla, İlâhî kudret arasında hiçbir benzerlik olamayacağını da hatırdan çıkarmayız. Bunlar birer işarettirler, o kadar.

İlave bilgi için tıklayınız:

- Allah’ın zatını, aklımızla anlayabilir miyiz?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun