Neden derilerinin makaslarla kazınmış olmasını isterler?
- Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki:
"Kıyamet günü, afiyet ehli kimseler, bela ehline sevapları verilince, dünyada iken derilerinin makaslarla kazınmış olmasını temenni edecekler." Tirmizi, Zühd 59, (2404)
- Bunu anlayamadım, neden derilerinin makaslarla kazınmış olmasını isterler?
Değerli kardeşimiz,
Tirmizi bu rivayetin kuvvetli olmadığına işaret etmiştir. (bk. Tirmizi, Zühd 59, h.no: 2402)
Belalara maruz kalıp sabredenler, kıyamet gününde en yüksek makamlara ulaşacaklar. Hatta sağlıklı kimseler onlar gibi olmak isteyecekler.
Dünyadayken başlarına bela ve musibet gelenlerin, bütün gerçeklerin ortaya çıktığı kıyamet gününde, ne kadar çok sevap adlıklarını görenler, keşke dünyada kendilerine daha ağırları ve büyük belaları olsaydı da onlar da büyük mükâfatlar alsaydılar diye hayıflanırlar.
Burada yapılan vurgu, dünyadayken gelen bela ve musibetlerin ne kadar büyük hayırlara ve mükafatlara vesile olacağıdır.
Demek ki, bu hadiste, insanların kıyamet günü dünyadan büyük sevaplarla gitmek istediklerine dikkat çekilmiştir.
Fazla ibadetleri, sevapları, güzel ve hayırlı işleri olmayanlar da dünyada iken başlarına gelen musibetlerin fazlalığından ve ağırlığından dolayı kazanılan sevaplardan nasibdar olmak isterler.
Burada derilerinin makasla kesilmesi veya kazınmasının özel bir anlamı yoktur. Bilakis, müspet manada ibadet edemedikleri için menfi manada musibetlerle sevap kazanmak isterler. Derilerin kazınması, musibetin ağır ve şiddetli olmasının bir sembolü olarak zikredilmiştir.
Nitekim bir hadis-i şerifte önceki milletlerden bazı kimselerin imtihanı da derilerinin kazınması misaliyle açı^klanmıştır.
Habbâb b. Eret anlatıyor: Resulullah (asm) Kâbe'nin gölgesinde kaftanını yastık ederek dayandığı bir sırada yanına vardık. “Ya Resulallah! Bizim için Allah'a dua edemez misin? Allah'tan yardım dileyemez misin?” dedik. (Kureyş müşriklerinin işkencelerinden şikayet ettik) Bunun üzerine Resulullah (asm)’ın rengi değişti ve şöyle buyurdu:
"Sizden önceki ümmetler içinde öyle kimseler bulunmuştur ki, (zalimler tarafından) yakalanır, onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi o çukurun içine gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, onun başı üzerine konulurdu da cesedi ikiye bölünürdü, fakat bu onu dinden döndürmezdi. (Bir başkasına da benzer işkenceler uygulanır); demir taraklar ile etinin altındaki kemiği ve sinirleri taranırdı da bu işkenceler o mümini dininden çevirmezdi. (Ashabım!) Size yemin ederek söylüyorum ki, Allah bu işi (İslam dinini), mutlaka tamamlayacaktır. Öyle ki, bir süvari Sana'dan Hadramevt'e kadar (tek başına) yolculuk edecek de Allah'tan ve bir de (yolcu koyun sahibi ise) koyunlarına kurdun saldırmasından başka hiçbir şeyden korkmayacaktır. Fakat sizler acele ediyorsunuz!.." (Ahmed b. Hanbel, 5/109; Buharî, Menakıbu’l-Ensar, 29)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Bela ve musibet, inancın büyüklüğü ölçüsünde mi uğrar?
- Niye zulümler görüyoruz?
- Günümüzde cihad nasıl yapılmalıdır?
- Bela ve musibetler Müslümanların başına mı gelir?
- Musibetlerin günahlara kefaret olduğu söyleniyor. Peki musibetlerde masum ve günahsız insanlar da zarar görebiliyor; bunu nasıl açıklarsınız?
- Musibete uğramayanlar çok mu şanslılar?
- Musibetlere karşı tavrımız ne olmalı?
- Soma Maden Ocağında meydana gelen felaketi ve benzeri musibetleri nasıl anlamak gerekir?
- Dünya sıkıntılarından kurtulmak için ne yapmalıyız?
- Musibetlerin ve belâların ahiretteki tezahürleri nelerdir?