Namaz kılmak ve oruç tutmak istemiyorum?

Tarih: 05.06.2024 - 11:40 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İnanıyorum ama ne oruç tutmak içimden geliyor ne namaz kılmak.
- Hiçbir ibadeti yerine getirmek istemiyorum ama Allah'a inanıyorum.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Toplumumun yüzde doksanı Müslüman olmasına rağmen, Allah’ı, dini ve onun gereklerini maalesef yüzeysel olarak biliyoruz. Gerçek anlamda öğrenmiş olsak ve öğrendiklerimiz çerçevesinde de yaşamış olsak Allah’a iman etme ile namaz ve diğer ibadetlerin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu anlarız.

Mesela, okula bir şey öğrenmek ve mezun olunca da öğrendikleri çerçevesinde iş bulup rahat yaşamak için gidilir. Okula giden bir kişi “Ben okula gidiyorum, okula, müdüre, öğretmene de inanıyorum, ama derse girmek ve ders çalışmak istemiyorum.” derse, ne kadar tuhaf bir durum olur. Çünkü okulda bulunmanın en büyük amacı öğrenmektir, derse girmektir, ders çalışmaktır ve verilen ödevleri yapmaktır.

Aynen bunun gibi Allah’a hakkı ile inanan kişi, Allah tarafından yaratılıp dünyaya gönderildiğini, burada geçici bir süre kalıp ahirete gideceğini, dünyada bulunduğu süre içinde de kendisini yaratanın emirlerini yerine getirmek gibi bir vazifesi olduğunu bilir. Bu bilinçten dolayı namaz kılmak nefsine bazen zor gelse de ağır olsa da Allah’a olan imanı sayesinde namazını kılmayı ihmal etmez.

Bu manada Cenab-ı Hak Bakara suresinde şöyle buyuruyor: 

“Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Doğrusu namaz çok ağır ve çetin bir iştir. Ancak o, Allah’a duyduğu derin saygıdan kalbi ürperenlere ağır gelmez.” (Bakara, 2/45)

Bundan dolayı size öncelikli tavsiyemiz, imanınızı güçlendirmenizdir. Çünkü Allah’a olan imanınız güçlendikçe namaz size daha kolay gelmeye başlayacaktır. Bunda dolayı imanınızı güçlendirecek eserler okumaya başlayın.

Diğer taraftan, insanların duygu ve davranışlarını belirleyen düşünceleridir. Bundan dolayı bir şeye karşı düşünceleri, bakış açıları, ona verdiği anlam değişirse davranışları da değişir.

Örneğin uzun bir yol yürüyerek okula veya işe gitmek yorucudur, insan yürümek istemez, yorulur, üşenir. Ama yürümenin sağlıklı olduğunu, hastalıklara karşı bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, depresyona iyi geldiğini vb. öğrendiğinde aynı yolda yürümek onu biraz yorsa bile zamanda memnun eder, hatta yolun daha da uzamasını ister.

Veya kişinin kucağında taşıdığı bir şey kömür torbası ise, taşımak ona azap verirken, eğer taşıdığı çocuğu ise, aynı yükten daha da ağır olsa bile severek taşır, hatta öpe öpe taşır, biraz yorulsa, zahmet çekse bile onu kimseye vermek istemez.

Bu örneklerde de açıkça görüldüğü gibi insanları yoran, azap veren, onlara sıkıntı veren yaptıkları işlerden çok, onlara verdikleri anlamdan kaynaklanıyor.

Bundan dolayı “Namaz nedir, neden emredilmiş, namaz kılmanın dünyevi ve uhrevi faydaları nelerdir? Namazı nasıl kılsak daha fazla Allah’ın rızasını kazanırız ve aynı zamanda bize daha fazla feyiz verir?” gibi sorulara bulacağınız doğru cevaplar, sizin de namaza bakışınızı inşallah değiştirecektir.

Mesela, namazın kulun miracı, yani Allah ile görüşmesi olduğuna inanan veya “Kulumun bana en yakın olduğu an secde anıdır.” hadis-i kutsisine inanan kişiler namazda öyle bir huzur duymuşlar ki, namaz bitince üzüntülerinden ağlamaya başlamışlar. Çünkü Allah’ın huzurundan ayrılmanın acısını yaşamışlar.

Namazda duyulan bu huzur ve ondan alınan feyzi Bediüzzaman Hazretleri Sözler adlı eserinde şöyle ifade eder.

“Ey şikemperver nefsim! Acaba, her gün her gün ekmek yersin, su içersin, havayı teneffüs edersin; sana onlar usanç veriyor mu?

Madem vermiyor; çünkü ihtiyaç tekerrür ettiğinden usanç değil, belki telezzüz ediyorsun. Öyle ise, hane-i cismimde senin arkadaşların olan kalbimin gıdası, ruhumun âb-ı hayatı ve lâtife-i Rabbâniyemin havâ-yı nesîmini cezb ve celb eden namaz dahi seni usandırmamak gerektir.” (Sözler, 21. Söz)

Ayrıca, kişinin hayatındaki öncelikleri ne ise, diğerleri geri planda kalır, hatta zamanla değersizleşir. 

Mesela, önceliği okulu ise, eğlence, gezme, ziyaretler ve spor ikinci, hatta üçüncü plana düşer. Okuldan, derslerden zaman kalırsa spora gider, kalmazsa gitmez, sürekli erteler. Gün gelir artık spor ona ağır gelmeye başlar.

Bunun gibi Allah’a iman etmiş bir müminin günlük planında eğer namaz kılmak yoksa veya öncelikli değilse, yani onun hayatında namaz olursa olur, olmazsa olmaz ise, o kişi namazı sürekli erteler, şeytanın da yardım ile namaz ona ağır gelir.

Bu çerçevede size bir diğer tavsiyemiz de günlük hayatınızı planlarken, namazınızı kılmak düşüncesi ön planda olsa, en azında namazı ve diğer ibadetlerinizi de günlük planınıza dahil etseniz, zamanı geldiğinde fazla zorlanmadan kılarsınız inşallah.

Tüm bunların yanında hayatta bir şeyi alışkanlık edinmek çok kolay değil. Zamanla, devam ederek, ısrar ederek ancak bir davranış alışkanlık hâline gelir.

Bunun yanında bir davranışı bıraktığından da berili bir zaman sonra tekrar yapmakta üşenir.

Bundan dolayı namaza başladıktan sonra sabırla devam edin, göreceksiniz ki belirli bir zaman sonra artık size ağır gelmeyecektir, hatta namaz vaktini kaçırdığınızda üzüleceksiniz.

Unutmayalım ki, namazı bıraktığımızda yeniden başlamak oldukça ağır gelecektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 13
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun