Miraç hadisesinin Zerdüştlük'ten alındığı iddiası doğru mudur?

Tarih: 07.02.2015 - 02:56 | Güncelleme:

Soru Detayı

1. Fil olayı gibi inkar edilemeyecek tarihi bir olaya rağmen Hristiyanların ve inkarcıların iman etmemesi nasıl açıklanabilir?
2. Bazı ilahiyatçılar miraç hadisesinin Zerdüştlükten alındığını söylüyorlar.
- İslamdan 4 asır önce Zerdüşt bir kaynakta Arta Viraf isimli keşişin Sarosh isimli melek eşliğinde göğün yedi katını ziyaret etmesi, cenneti ve cehennemi görmesi gibi benzerlikleri nasıl açıklarız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

1. Fil olayı İrhas kabilinden bir mucizedir. Halbuki, Kur’an’da bizzat önceden Hristiyan Rumların/Bizanslıların, Mecusi Sasaniler’e birkaç yıl içinde galip geleceğine dair haber verilmiş ve olay haber verildiği şekilde aynen çıkmıştır. Buna rağmen, Hristiyanlar yine de iman etmemişler.

- İman meselesi, yalnız bilgiye dayanmaz. Aynı zamanda insanın bütün duygularından soyutlanarak Kur’an’a samimi müşteri olması gerekir. Birçok oryantalist Kur’an’ı güzelce tahkik ve tetkik etmelerine rağmen yine de iman etmemişler.

- İman: İnsanın samimi olarak özgür iradesini kullandıktan sonra, Allah tarafından onun kalbine ihsan ettiği bir hakikattir. Bu sebeple, samimiyet testini geçmeyenlere bu şeref nasip olmaz...

2. Bu tür hikâyelerin ne kadar doğru olduğunu tespit etme imkanımız yoktur. Bunun  doğru olması durumunda, Zerdüşt’ün de bir peygamber olduğu konusundaki kanaatlerin doğru olduğuna inanmak gerekir. Bu kuvvetli bir kanaattir.

- Zerdüşt’ün bu miracı olmuş olsa bile, bunun Hz. Muhammed (asm)’in miracı türünden değil de manevi bir halet-i ruhiye içinde geçirdiği bir mucize olabilir. Çünkü, kâinat çapında tekamül kanunu olduğu gibi, vahiylerde de bir tekâmül olduğu bilinmektedir.

Önce sahifeler, sonra kitaplar, en son en büyük kitap Kur’an indirilmiştir. Bu tekâmül kanunun içerisinde, en son Peygamber en büyük olduğu gibi, Hz. Adem, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa’nın farklı miraçlarından sonra gelen onun miracı da en büyük olacaktır.

- Hangi ilahiyatçının böyle dediğini bilemiyoruz. Ancak, şunu söyleyebiliriz ki, daha önce de böyle bir miraç hadisesi olsun veya olması (ki biz bu çapta olduğuna inanmıyoruz), Hz. Peygamber (asm)'in -Miracın ilk bölümünü teşkil eden ve yerde cereyan eden- gecenin az bir diliminde Mekke’den Kudüs’e olan seyahatini inkâr etmek küfürdür.

İsra suresinde açıkça belirtildiği gibi, Necm suresinde de Hz. Peygamber (asm)'in göklerdeki seyahatine de işaret edilmiştir. Bu İsra olayı gibi çok açık olmadığı için, inkâr eden kâfir olmasa da fasık olmaktan kurtulamayacaktır.

- Bazı adamların maksadı, inkâr ettikleri hadisleri daha da çürütmek ve hadislere inanmamalarının gerekçesini ortaya koymaktır. Şunu demek istiyorlar: Miraç olayı eskiden beri hikaye edilen bir masaldır. Müslümanlar da bundan esinlenerek hadis denilen uydurma -haşa, yüz bin defa haşa- hikayelerden oluşan derlemelerde buna yer verdiler.

- İlginç olanı şudur ki, hadis kaynaklarında çok sağlam senetlerle Hz. Peygamber (asm)'in miracı tespit edilmişken, onun ilk bölümü olan İsra olayı bizzat Kur’an’la ortaya konulmuşken, bu konuda tereddüt gösteriyorlar ve bunun olmadığına dair hezeyanlarda bulunuyorlar. Fakat hiç senet ve sepeti olamayan ve (ilgili hadis kaynakları gibi senetli sepetli) hiçbir sağlam kitapta yer almayan bu tür hikâyelere tereddütsüz inandıklarını belirtiyorlar.

Bu gerçekten bir mantık hezeyanıdır…

Şunu unutmayalım ki, Allah’ın hidayete erdiremediğini kimse erdiremez...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun