Mevlana'nın "Armut ağacı" hikayesinin hikmeti nedir?

Tarih: 08.09.2023 - 20:04 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Mevlana'nın anlattığı müstehcen hikayelerde büyük hikmetler ve nasihatler vardır dediniz. Peki Mevlana'nın Mesnevisinde geçen ve müstehcen bir hikaye olan "Armut ağacı" hikayesinin hikmeti ve bize verdiği ders nedir?
- Bazıları armut ağacını nefsin heva ve hevesleri olarak görmemizi istiyor ama ben öyle yapsam da yine de bu hikayenin hikmetini çözemiyorum. Bu hikayenin bize vermek istediği nasihat ve hikmeti nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Mesnevi Hikâyeleri

Mes̱nevî’nin muhtevası bir bütünün küçük birer parçası olan temsilî hikâyeler vasıtasıyla muhataba aktarılır.

Hikâyeler insana içinde yaşadığı manevi gerçekliği kavrama konusunda yol gösterir:

Vakıaya uygunluk, olması gerekeni işaret (irşad) ve itibarilik Mes̱nevi hikâyelerinin üç temel özelliğidir.

İlk hikâyenin başında, “Ey dostlar, bu hikâyeyi dinleyin; gerçekte bizim hâlimizi anlatır bu.” denilerek hikâyelerin temsil olmakla birlikte ferdî ve içtimaî vakıaya uygun olduğuna dikkat çekilmiştir.

İkinci özellik olan, olması gerekeni işaret ise hikâye örgüsü silsilesinin kesintiye uğratılarak misalden hakikate geçilmesi suretiyle gerçekleştirilir. Bununla irşad konusunun açık biçimde anlatılması amaçlanır.

Hikâyelerin üçüncü özelliği anlam açısından itibarî olmalarıdır.

Eserde, “Manayı şiire sığdırmaya çalışmak hapsolmakla müsavi. Şiirde mana sapan gibi ... istenen yere gitmesine imkân yok.” beytiyle (I, beyit 1528) hikâyelerde söylenenle yetinilmemesi gerektiğine dikkat çekilmiş, okuyucunun hikâye veya beyitler arasında irtibat kurarak hakikati bulması istenmiştir.

Eserdeki bazı hikâyeler XIII. yüzyıl kültürünü yansıtan mizahî veya hezeliyyat türünden anlatımlardır. Meselâ böyle bir hikâye olan kabak hikâyesinde (V, beyit 1333-1429) şehvete düşkünlük ve taklidî bilginin zararları ele alınır.

Bu nedenle, muhatabın hikâyenin şekline takılıp kalması, mana seviyesini yakalayamaması veya metne bütün olarak bakamaması yüzünden amaç göz ardı edilebilir.

Armut Ağacı Hikâyesi ve Anlattıkları

Kadının bir oynaşı vardı. Kocasından fırsat bulup bir türlü oynaşıyla bir araya gelemiyordu. Bir gün bahçelerindeki armut ağacını gözüne kestirdi. Kocasını alıp ağacın yanına götürdü. Oynaşını da tembih etti. O da yakınlardaydı. Kadın ağaca çıktı önce ve ağaçtan bağırmaya başladı. Hey adam orada ne haltlar karıştırıyorsun? Yanındaki kadın da kim? Avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Adam mahcup oldu. Kadın ne diyorsun dedi, kimse yok burada. Aklını başına al. Bu böyle bir müddet devam etti. Sonra kadın ağaçtan inip kocasını çıkardı ağaca. Adam ağaca çıkınca oynaşını çağırdı ve ağacın altında onunla birlikte oldu. Bu sefer adam bağırmaya başladı. Hey kadın ne yapıyorsun? Kim o yanındaki?

Oynaş gidip de adam ağaçtan inince, bu da nedir böyle dedi?

Kadının cevabı hazırdı. Ben de öyle gördüm oradan dedi. Armut ağacına çıkınca böyle görünüyor. Bütün bu hayaller armut ağacından oluyor.

Şaka bir yana, işin özü başka.

Gördüğünü gerçekmiş gibi anlatanlara sözüm. Görmek yine neyse bir de duyduklarını gerçek yapanların hâli daha da içler acısı.

Hikâyedeki armut ağacı, bizim varlık ve vehimlerimiz. Bugünkü dilde buna akla aykırı inançlarımız ve bugüne dek getirdiğimiz zihnimizdeki yanlış kayıtlar deniyor. Bir şey görüyoruz ve "hah tam da işte budur" deyip yargılıyoruz.

Varlık, kendimiz ve bugüne kadar inşa ettiğimiz benliğimiz. Vehimler de akıl zannettiğimiz kurgular.

Bizler inandıklarımıza delil ararız daha çok.

Bakın gördünüz mü? Ben size söylemiştim. Bunlar böyle işte. Bir de bana inanmadınız? Haklı değil miyim?

Bu türden cümleler her olayın parçalarından delil toplamakla ilgilidir. Olayın bütünü ve gerçek hikâyesi çok farklıdır oysa.

Eğer sürekli sorun yaşıyorsak, muhtemelen bir armut ağacının üstündeyiz. Göz kararmış ve sersemce bir bakışa sahibiz. Bakış sersemce ve çarpık olunca gördüklerimiz de haliyle eksik ve çarpık. Bunun üstüne kurduğumuz yorumlar da cabası.

Bu armut ağacından inince yani benlik vehmini terk edince fikir, göz ve söz eğrilikten kurtulur. (bk. Mesnevi. IV. 15931. Tahirul Mevlevi)

Demek ki, hikâyede sembolize edildiği şekliyle "armut ağacı" insanın gözünü kamaştırıp şaşılaştıran, kendisini allak bullak eden, düşüncesini eğrilten benlik ve varlık vehmidir.

Böyle bir vehim üzere bulundukça insanın bütün düşünce ve melekelerine dolayısıyla bütün fiillerine bir eğrilik sirayet eder; zira buradaki temel eğrilik ve yanlışlık insanın, izafi / mevhum düzeyde kalıp ezelî / hakikî kemal mertebesine erişememiş kendi benliğidir.

Bu vehimden kurtulunca bu ağacın dalları yedinci kat semaya kadar ulaşır, insanın bütün meleke ve fiillerine sirayet eden eğrilik düzelir ve bu ağaç artık o kul için mutluluk ve baht kaynağı olur.

İlave bilgi için tıklayınız:

Mevlana Hazretlerinin Mesnevi'sinde geçen müstehcen hikâyeleri ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun