"Mazlumun bedduasını almaktan kork. Zira … " hadisinin anlamı nedir, açıklar mısınız?
- Bir hadiste; "Mazlumun, haksızlığa uğramış kimsenin duasından sakın: çünkü onun duası ile Allah (c.c)arasında perde yoktur." deniliyor.
- Haksızlığa uğrayan kişinin duası kabul olur mu?
Değerli kardeşimiz,
Resulullah (sav) Hz. Muaz (ra)'ı Yemen'e gönderdi. (Giderken) ona dedi ki:
"Sen Ehl-i Kitap bir kavme gidiyorsun. Onları davet edeceğin ilk şey Allah'a ibadet olsun. Allah'ı tanıdılar mı, kendilerine Allah'ın zekatı farz kılmış olduğunu, zenginlerinden alınıp fakirlerine dağıtılacağını onlara haber ver. Onlar buna da itaat ederlerse kendilerinden zekatı al. Zekat alırken halkın (nazarlarında) kıymetli olan mallarından sakın. Mazlumun bedduasını almaktan kork. Zira Allah'la bu beddua arasında perde mevcut değildir." [Buhari, Zekat 1, 41, Sadaka 1, 63, Mezalim 9, Megazi 60, Tevhid 1; Müslim, İman 31, (19); Tirmizi, Zekat 6, (625); Ebu Davud, Zekat 4, (1584); Nesai, Zekat 46, (5, 55)]
"Mazlumun bedduasını almaktan kork" ibâresi, vergi alırken zulümden kaçınmayı emretmektedir. Gerçi, hadis mutlaktır, her çeşit zulümden kaçınmak muraddır ama, zekat toplama ile ilgili tavsiyelerden ve bilhassa "halkın kıymetli malını almaktan sakın" tenbîhinden sonra "mazlumun bedduasından sakın" denmiş olması, bilhassa zekât toplamada hassasiyetin ehemmiyetine dikkat çeker. Şu halde "kıymetli malların alınması zulümdür" mânası çıkmaktadır.
"Allah'la beddua arasında perde yoktur" ibâresi, bedduânın Allah'a ulaşmasını önleyecek hiçbir engel yoktur, yani "mazlumun duası makbûldür" demektir. Başka rivâyetler, mazlum âsi de olsa, fâcir ve hatta fakir de olsa duasının makbul olduğunu tasrîh eder. Ahmed İbnu Hanbel'in bir rivâyetinde:
دَعْوَةُ الْمَظْلُومِ مُسْتَجَابَةٌ وَاِنْ كَانَ فَاجِراً فَفُجُورُهُ عَلى نَفْسِهِ "Mazlumun duası makbuldür, facir bile olsa, zira onun fücûru kendini ilgilendirir." buyrulmuştur.
İbnu'l-Arabî der ki: "Bu hadis, mazlumun duasına icâbet edileceği hususunda mutlak gözüküyor ise de aslında bir başka hadisle mukayyeddir. O hadis şudur: "Duâ edenler üç kısımdır: Ya talebine hemen cevap verilir ya bekletilip daha iyisi verilir ya da kendisinden duaya bedel, misliyle günah affedilir." Nitekim, benzer bir durum bir üslûbla Zât-ı ilâhîlerini, "darda kalana kendisine dua ettiği zaman icâbet edip sıkıntısını alan..." olarak tanıtırken, bir başka âyette ise, "Dua ettiğiniz şeyi, dilerse giderir." (En'âm, 6/41). buyurarak "meşîetiyle" kayıtlamaktadır." (bk. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, h. no: 2010)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Mazlumun hakkı, ahirette Allah tarafından eksiksiz ödenecek mi?
- İncittiğiniz insanın ve kırdığınız gönlün bedduasından korkun, sözü hadis mi?
- Peygamberimiz (s.a.v.) Yemen'in Cened vâliliğine tayin ettiği Muaz bin Cebel'e hangi tavsiyelerde bulunmuştur?
- MAZLUM
- MÜSLÜMAN BELDELERE VALİ VE ZEKÂT MEMURLARI GÖNDERİLMESİ
- "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız." hadisinin vürud sebebi nedir? Herhangi bir konuda kullanabilir miyiz?
- Mobbing nedir; Müslüman mobbing yapar mı?
- Peygamberimiz, kendi peygamberliğini tasdik etmiş midir? Kelime-i şehadetin kaynağı nedir?
- Kadının kocasına itaati konusundaki hadiste "secde etme" "taş taşıma" gibi ifadeler niçin kullanılmıştır? "Eğer bir kimsenin bir başkasına secde etmesini emretseydim, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim ve..."
- Salavatsız yapılan bütün dualar geçersiz mi?