Lucy isimli iskelet evrime delil midir?

Tarih: 27.01.2015 - 01:27 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Lucy isimli bir iskelet hakkında bir yazı okudum ve Lucy'nin en yaşlı insan iskeleti olduğunu ve bu yüzden evrimin olduğunu savunanlar var. Yazıyı aynen paylaşıyorum. Aydınlatırsanız sevinirim...
- Lucy, Havva'ya pek benzemiyor ...!! Lucy kim mi? Lucy, dünyada şimdiye kadar bulunan en yaşlı insansı iskelet! 3 milyon yaşındaki bu kadın iskeleti, insan evriminin daha iyi anlaşılmasında bir dönüm noktası sayılıyor. Hatta bilim insanları, 40 yıl önce keşfedilen iskeletten hala bir şeyler öğreniyor. BBC Earth’in hazırladığı Lucy dosyasında ilginç bilgiler var. Mesela, Etiyopya’nın Afar bölgesindeki kazıda Lucy’nin ilk kalıntılarını bulan paleoantropolog Donald Johanson’ın neden bu ismi verdiği gibi… O gece kampta çaldıkları Beatles şarkısı “Lucy in the sky with diamonds”ndan ilham almış…

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Lucy, Australopithecus maymun grubundandır. Australopithecus aferensis’e verilen isimdir. İnsanın atası olduğu iddia edilen fertlerin başında; Ardipithecus ramidus, Australopithecus sediba ve Australopithecus afarensis (Lucy) ilk sırayı alır.

National Geographic dergisi, Temmuz 2010 tarihli sayısında Ardipithecus ramidus fosili hakkında bilgi vermişti.

Bu yazıyı kaleme alan Jamie Shreeve’dir. Fosilleri bulan ekibin yöneticisi ise, Tim D. White idi. Fosil Afrika kıtasında Etiyopya’nın Orta Avaş Vadisi’nde 1995 yılında bulunmuştu. Yani günümüzden tam 15 yıl önce. Ama yeni bir bilgi gibi nazara verilmiştir. Fosil dedimse, öyle tek parça bir yapı değil. 125 adet diş ve çene kemiği, ayak ve el parmakları v.s. parçasının bir araya getirilmesiyle şekillenmiştir. Daha sonra Tokyo Üniversitesi’nden Gen Suwa, mikro bilgisayarlı tomografi ile dijital ortamda, bu fosil parçalarından kısmi bir kafatasının yeniden şeklini teşkil ediyor. Fosilden alınan 5 binin üzerindeki CT görüntüsünden 64 dijital parçanın bir araya getirildiği, bundan sanal bir kafatası inşa edilip, olmayan sol tarafın, ayna görüntüsü kullanılarak çizildiği belirtiliyor.  Buradan hareketle de hayali bir varlık yüzü ve iskelet yapısı çizilmiştir. Bu fosile de Ardipithecus ramidus adı verilmiştir.

Teşkil edilen bu fosilin insanın geçmişini aydınlattığı belirtilerek, insanın geçmişi aşağıdaki şekilde şematize edilmiştir:

4 milyon yıl önce (Ardipithecus ramidis) ---> 3-3.5 milyon yıl önce (Australopithecus afarensis (Lucy) ---> 1 milyon yıl önce (Homo erectus) ---> Bugünün insanı (Homo sapiens)

Bu şemada yer alan fosilleri sırası ile kısaca değerlendirelim:

1. Ardipithecus Ramidis

Yukarıda değerlendirmesi verilen bu fosil 125 parçadan meydana geliyor. Bu fosillerin hepsinin aynı canlıya ait olduğu iddia ediliyor. Kol kemiği olduğu belirtilen fosilin, kafatası ile aynı canlıya ait olduğunda büyük şüphe var. Nitekim bu fosilin değerlendirmesinde Ardipithecus ramidis’in hem iki ayaklı ve hem de dört ayaklı olduğu iddia ediliyor.

White, bu fosile ait Ardipithecus ramidis’in başparmağını geliştirmesi ve iskelet yapısını buna göre ayarlamasının sadece birkaç bin yıl almış olabileceğini belirtiyor.

Aynı şekilde Ardipithecus’un dört ayaktan iki ayağa geçişinde, dişiye ve yavrulara yiyecek taşıması için buna gerek duyduğu ve bu ihtiyaca binaen iki ayaktan dörde geçtiği belirtiliyor.

Yani bir canlı neye ihtiyaç duyarsa vücudu ona göre değişecektir. Bu ifadelerin hiçbir ilmî değeri yoktur. Böyle ifadelere, sadece çocukları uyutmak için anlatılan masallarda yer verilir.

2. Australopithecus Afarensis (Lucy)

Shipman, Australopithecus afarensis’in insanın atası olamayacağını, Australopithecus afa­ren­sis’e ait olduğu kabul edilen fosil parçalarının muhtemelen değişik organizmaların fosilleri olduğunu ve bunların yanlış birleştirilmiş bulunduğunu belirtir[1].

Australopithecus afarensis ve Australopithecus africanus fosilleri üzerinde senelerce araştırma yapan Oxnard ve Zuckerman, Australopithecus afarensis’in el, bilek, ayak, omuz ve leğen kemikleri üzerinde yaptıkları çok yönlü istatistikî araştırmalarla, bunların insana değil, orangutan ve şempanzeye benzediğini belirtmişlerdir[2].

Australopithecus üzerinde bir ekiple 15 yıl çalışmış olan Zuckerman’ın ifadesi oldukça ke­sindir. O, bu hususta şöyle der:

Kafa yapıları bakımından bütün Australopithecus’lar tamamen ileri yapı maymunlar (apes)’a benzerler[3].

 

Afrika’da geniş bir alandan toplanarak Australopithecus aferensis’e ait olduğu tahmin edilerek bir araya getirilmiş fosil parçaları ve bu fosiller dikkate alınarak ressam tarafından çizilmiş Australopithecus africanus resmi.

3. Homo Erectus

Pekin ve Java Adamları Homo erectus (Dik yürüyen maymun) adı altında gruplandırılmıştır[4]. Pekin ve Java Adamları’nın fosil yapısının, iddia edildiği gibi, insanın atası olamayacağına, pek çok yayında yer verilmiş olmasına rağmen aynı şeyler tekrar tekrar gündeme getiriliyor. İnsanın atası olarak ileri sürülen bu fosillerin kısaca durumuna bakalım.

a. Pekin Adamı (Sinanthropus Pekinensis)

Pekin Adamı’na ait elde sadece bir diş vardır. Pekin Adamı’na ait bütün fosillerin İkinci Dünya Harbinde kaybolduğu ileri sürülmektedir. Bütün araştırıcılar, Pekin Adamı’nın avcılar tarafından öldürülüp yendiğinde hemfikirdirler. Zira bütün kafataslarının beyin kısımlarına kuvvetle vurulup kırılmıştır. O’Connel’e göre Pekin Adamı, eski taş ocağındaki işçiler ta­rafından öldürülüp yenmiş, ya büyük babonlar veya iri yapılı makiler (Büyük maymunlar)’dir[5].

b. Java Adamı (Pithecanthropus Erectus)

Java Adamı; iki diş ile bir kafatası ve bir uyluk kemiğinden ibarettir. Dubois 1891 yılında bu fosillerin tekbir canlıya ait olduğunu ileri sürdü ve buna Pithecanthropus erectus (Dik Yü­rüyen Maymun Adam) adını verdi.

Du­bois 1922 yılında, yani otuz yıl sonra, Java Adamı olarak ileriye sürdüğü varlığın, aslında büyük bir gibbon maymunu olduğunu itiraf etmiştir[6].

Dubois’in bu açıklamasına Arkeoloji Ansiklopedisi de şöyle yer vermiştir:

Dubois’in, önce ‘dik yürüyen insan’ ismini verdiği yeni statü, çok mu­halefetle karşılaştı. Ama sonradan Dubois’in kendisi de fikrini de­ğiştirip, bulduğu fosillerin büyük bir ape (iri yapılı maymun) ol­duğunu söylemesine rağmen, bu kafatası genel bir kabul gördü[7].

Bütün bu itiraflara rağmen, insanın maymunla ortak atadan geldiğini peşin bir hükümlü kabul eden ateistler tarafından Java Adamı, insanın atası olarak takdim edilmeye devam ediyor.

Australopithecus Sediba

Australopithecus sediba’nın Etiyopya’nın Afar bölgesinde bulunan 13 fertten meydana gelen Australopithecus afarensis ailesinin suda boğulmuş ferdi olduğu bildirilmektedir[8].

Australopithecus sediba maymununun gündüzleri suda avlandığı, geceleri de ağaca çıkıp yattığı ileri sürülmektedir. Ayak bileği yapısı, leğen kemiği ve kafatası hacmi insanınkinden farklıdır. Kaynak’a göre, ayak topuğu kemiği suyu terk edince değişmeye başlamıştır. Meldrum bunun yaklaşık 200 000 yıl önce olabileceğini belirtir[9].

Australopithecus sediba, Australopithecus afarensis (Güneyin Maymunu) ailesinin bir ferdidir. O sahanın bilim adamları tarafından Australopithecus grubunun insanın atası olmadığı, maymunların atası olduğu hakkında kesin ifade ve dellileri verildi. 

Australopithecus sediba maymununun beyin hacmi 420 cc dir. Halbuki insan beyni 1350-1400 cc arasındadır.

Kibii ve arkadaşlarına göre, bu varlığın iki ayak üstünde yürümesi ve dik gövdeye sahip olabilmesi için kaburga kafesinin silindirikleşmesi ve daralması gerekmektedir. Diğer taraftan insan beynine yakın yavrular doğurabilmesi için de leğen kemiğinin (Pelvis) yuvarlaklaşmasına ihtiyaç vardır. İşte Australopithecus sediba maymunu bu ihtiyaçlara göre değişmiştir[10].

Kaynak, leğen kemiği (pelvis) değişikliğinin, büyük kafalı yavrular doğurmak için değil, iki ayak üstünde yürümek için gerekli olduğunu belirtir ve şöyle der:

Aslında pelvisin modern insan pelvisine doğru değişmesinin sebebi büyük kafataslı yavrular doğurmak değil, iki ayaklılıktır. Gövdeyi iki ayak üstünde düşey olarak taşıtan ana parça pelvistir. Şempanze pelvisine benzer bir pelvis düşey bir gövdeyi iki ayak üstünde taşıtamaz[11].

Pickering ve arkadaşları; Australopithecus sedibia’nın yaşını 1.977 milyon, Homo habilis’in yaşını da 1.9 milyon yıl olarak vermekteler. İki maymun türü arasında 70-80 bin yıl fark oluşunu da, beyin hacminin 420 cc’den 680-750 cc’ye çıkması için gerekli süre olarak görmektedirler[12].

Kaynak da buna itiraz etmekte ve şöyle demektedir:

3-4 milyon yıl içinde 350 cc’den ancak 420 cc. ye ulaşan kafatası hacmi, 70-80 bin yıl içinde nasıl olduda 420 cc’den 680-750 cc’ye ulaşmıştır diye sorulmalıdır. Bu olağanüstü ve hızlı değişimin de nedeni akıl taklasıdır[13].

Steward ve arkadaşları da Australopithecus’un elinin, maymun elinden insan eline dönüşmesini ve özellikle insandaki baş parmak şeklinde teşekkülünü, Australopithecus’un balık tutma ihtiyacından kaynaklandığını belirtmekte ve şöyle demektedir:

Su ürünlerinin en önemlisi olan balığın yakalanması ve taşınması, modern insandaki gibi, el başparmağının kavrayıcı özelliğinin gelişmesini gerektirmektedir[14].

Kaynak Australopithecus sediba maymununun insanın evrimini anlamada çok önemli olduğunu, üzerinde titizlikle durulması gerektiğini belirtir ve şöyle der:

Australopithecus sediba insan evriminin Rosetta taşıdır. İnsanlık tarihi ve bilim için bir şanstır; doğru okunmalıdır[15].

Ne güzel bilimsel bir yaklaşım! Maymun insan olmak istiyor ve dolayısıyla vücut organları da ona göre değişiyor.

Siz de vücudunuzda istemediğiniz ya da şeklini beğenmediğiniz organları, istek ve arzunuzla niye değiştiremiyorsunuz?

Bırakın vücut organlarınızda değişiklik istemeyi, yüzünüzde çıkan istemediğiniz kılların çıkmasına niye mani olamıyorsunuz? Sizde Australopithecus sediba maymunu kadar akıl ve şuur yok mu?

O bütün el, ayak, ve kalça kemiği gibi organlarını istediği şekilde değiştiriyor, bütün vücuduna söz geçiriyor da, siz sadece yüzünüzde veya elinizde çıkan bir kıla söz geçiremiyor musunuz? Demek ki siz evrimci değilsiniz.

Bırakınız insanın vücudundaki kılların çıkmasına mani olmasını, vücudunda ters dönen kılın verdiği ızdıraptan ameliyatla zor kurtuluyor. Demek ki bunlar Australopithecus sediba maymunu kadar vücutlarına söz geçiremiyorlar.

Evrimci Kaynak bunu akıl taklası diye isimlendiriyor. Aslında onun doğru ifadesi, akıl tutulması veya bilimsel hokkabazlıktır.

Australopithecus sediba veya Australopithecus aferensis (Lucy) gibi maymunları insanın atası yapmak için baş vurulan çalışmalar ve güya bilim adına yapılan gayretler, boş şapkadan tavşan çıkaran cambaz oyunlarını da geride bırakan tam bir hokkabazlıktır. Ama işin hakikatini bilmeyen gençleri bilim adına aldatmak için gayet güzel bir metottur.

İsteyen bu hokabazlıkları ilim olarak kabul eder, koynunda saklar, ona hakikat gibi inanır ve bu tip evrime bir din gibi iman eder, isteyen de buna gülüp geçer. Herkes istediğini seçmekte serbest değil mi?

Dipnotlar: 

[1] Shipman, P. Baffling Limb on the Family Tree. Discover, 1986, September.
[2] Oxnard, C. University of Chicago Magazine, 1974, p.8-12; Oxnard, C. The Place of the Austrolopithecines in Human Evolution:  Graunds for doubt? Nature. 1975, Vo1.258. p.389-395;  Zuckerman, S. Journal of the Royal Collage of Sur­geons of Edinburg. 1966,  Vol.l1. p.87-115; Zuckerman, S. Beyond the Ivory Tower. Top­linger Publ. Co.New York. 1970, pp. 11-12,64,75-94.
[3] Montagu, A. Man: His First Million Years. Word Publishers. Yonkers. 1957, p.51-52.
[4] Boule, M., Valois, H. M. Fossil Men. New York:Dreyden Press, 1957.
[5] O'connel, P. Science of Today and the Problems of Genesis. Hawthome, CA. 1969.
[6] Howells, W.  Mankind in the Making. Doubleday and CO. Garden City  N.Y.P. 1967, 155-156.
[7] Cottrell, L. The Concise Encylopedia Arc­heology. Hawthorn. New    York. 1960, P. 394
[8] Job M. Kibii, Steven E. Churchill, Peter Schmid, Kristian J. Carlson, Nichelle D. Reed, Darryl J. de Ruiter, Lee R. Berger. A Partial Pelvis of Australopithecus sediba. Science 9 September 2011: 1407-1411. DOI:10.1126/science.1202521.
[9] Meldrum D. Jeffrey . Journal of Scientific Exploration, Vol. 18, No. 1, pp. 65–79, 2004.
[10] Job M. Kibii, Steven E. Churchill, Peter Schmid, Kristian J. Carlson, Nichelle D. Reed, Darryl J. de Ruiter, Lee R. Berger. A Partial Pelvis of Australopithecus sediba. Science 9 September 2011: 1407-1411. DOI:10.1126/science.1202521; Churchill, Lee R. Berger. The Foot and Ankle of Australopithecus sediba. Science 9 September 2011: 1417-1420. DOI:10.1126/science.1202703.
[11] Kaynak O. 2010 IV. Ulusal Biyolojik Antropoloji Sempozyumu Bildiri Özetleri Kitapçığı :2; Kaynak O. 2011 XI. International Syymposium on ‘’Disorder Systems: Theory and Its Applications’’:15
[12] Robyn Pickering, Paul H. G. M. Dirks, Zubair Jinnah, Darryl J. de Ruiter, Steven E. Churchil, Andy I. R. Herries, Jon D. Woodhead, John C. Hellstrom, Lee R. Berger. Australopithecus sediba at 1.977 Ma and Implications for the Origins of the Genus Homo. Science 9 September 2011: 1421-1423. DOI:10.1126/science.1203697.
[13] Kaynak O. 2010 IV. Ulusal Biyolojik Antropoloji Sempozyumu Bildiri Özetleri Kitapçığı :2; Kaynak, O. 2011 XI. International Syymposium on ‘’Disorder Systems: Theory and Its Applications’’:15.
[14] Stewart A. M. E, Gordon C. H, Wich S. A, Meijaard E. 2008 İnternational Journal Of Primatology 29:543-548.
[15] Kaynak, O. Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi, 09.12.2011.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun