Borçları yazmak veya yazdırmak farz mıdır?
- Kur’an’da borçların yazılmasından bahseder. Borçlarımızı yazdırmalı mıyız?
Değerli kardeşimiz,
Fıkıh usulünde, Kur'an ve sünnetteki emir kiplerinin ve bu anlama gelebilecek diğer ifade şekillerinin manaya delaleti ve bunlardan hüküm çıkarılması konusu özel bir önem taşır. Bundan dolayı emir kipinin tanımı, çeşitleri, bağlayıcılık derecesi, manaya delaleti gibi konular üzerinde ayrıntılı olarak durulur.
Ayet ve hadislerde geçen emir kipinin hangi anlamda olduğu konusu, müçtehitlere göre değişmektedir. Her müçtehidin dayandığı başka deliller de vardır.
Alimlerin çoğunluğuna göre mutlak emir sigası ilk planda vücubu, yani o İşin yapılmasının kesin ve bağlayıcı tarzda talep edildiğini ifade eder. Emir, vücub dışında kalan bir manaya ancak bunu destekleyecek bir karine bulunduğunda hamledilebilir.
Dış karinelerin bulunmasına göre emir kipinin anlamı da değişebilemktedir. Buna göre emir "ibaha, nedb, tehdid, ta'ciz, irşad, te'dib, dua, teşvik" gibi yirmiden çok mânaya gelmektedir. Bundan dolayı emir sözün söyleniş tarzı, amacı, tarafların konumu, emredilen hususun mahiyeti gibi dış unsur ve karinelerin yardımıyla bazan ibahaya, bazan nedbe, bazan da irşada veya te'dibe delalet etmek gibi farklılıklar gösterebilir.
Karinenin bulunup bulunmadığı veya karinelerin yorumlanması hususunda usul alimleri çok defa farklı görüşlere sahip olduklarından naslarda yer alan emirlerin vücuba veya diğer anlamlara delaleti konusunda farklı ictihadlar ortaya çıkmıştır.
Mesela bazı İslam hukukçuları emri kural olarak vücuba hamledip aynı kuvvette başka bir delil bulunmadığı sürece vücubda ısrar ederken bir başka grup ikinci derece delil ve karinelerden hareketle naslardaki emri tavsiye ve teşvik manasında anlayabilmektedir. (bk. DİA İslam Ansiklopedisi, Emir md.)
İşte bu gerekçelerle,
"Ey iman edenler! Belirli bir vâdeye kadar birbirinize borç verdiğiniz zaman onu yazın. Aranızda doğrulukla tanınmış bir kâtip onu yazsın..." (Bakara, 2/282)
mealindeki ayette geçen "yazın" emrinin bağlayıcı bir emir (âmir hüküm) olup olmadığı tartışılmıştır.
Dört mezhebin imamlarının içinde bulunduğu çoğunluğa göre burada, borcu güvence altına almak için öngörülen tedbirleri ihtiva eden emirler tavsiye niteliğindedir, yapılırsa daha iyi olur (mendup) kabilinden bir hüküm getirmektedir.
Taberî, Dâvûd ez-Zâhirî, Atâ gibi fıkıhçı ve tefsircilere göre bu emir bağlayıcı hüküm getirmektedir; yazmak farzdır, terkeden günahkâr olur.
"Yazın" emrinden sonra gelen "Bir kâtip yazsın!.." emri, "Taraflar okuma yazma biliyorlarsa kendileri yazsınlar ve her biri yazdığını karşı tarafa versin; ayrıca hukukî işlem için tanık bulundursunlar. Eğer taraflar okuma yazma bilimyorlarsa aralarındaki borcu, yazmayı bilen birisi doğru dürüst yazsın" şeklinde anlaşılmış ve yorumlanmıştır. Yazma emri aynı zamanda İslâm hukukunda yazının delil olduğuna, yazılı vesikanın ispat vasıtası olarak kullanılacağına dayanak kılınmıştır.
Kendine başvurulan yazıcının borç vesikasını yazmaya mecbur olup olmadğı konusunda da farklı görüşler vardır. "Yazması mutlak olarak farzdır." diyenler yanında "Farz-ı kifâyedir, vakti müsaitse farzdırır." diyenler de vardır. Hanefi fıkıhçısı Cessâs'a göre yazmanın aslı bile farz olmadığına göre kâtibin yazmasının farz olması düşünülemez. Ancak hakkın zayi olmaması için kendilerine yazmayı öğretmesi veya kendi yerine bir yazıcıyı göstermesi gereklidir. (Ahkâmü'l-Kur'ân, I, 484)
Yazma karşılığında ücret almanın caiz olması da yazmanın hükmüne bağlıdır. Din yönünden farz olan amellerden ücret almak caiz değildir, farz olmayanlardan ücret alınabilir. Âyetlerin lafız ve ruhuna bakılırsa, yazma imkânı bulunan kimselerin, özellikle başkası bulunmadığında ve hakkın zayi olması ihtimali de söz konusu olduğunda yazmaktan geri durmalarının caiz olmadığını söylemek isabetli olsa gerektir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- BORÇ.
- Borçların yazılması ve şahit tutulmasıyla ilgili Bakara Suresi 282. ayetinin açıklaması.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Müdayene ayetindeki, "borçları yazın" emri, bağlayıcı mıdır?
- Bir hükmün farz, vacip, sünnet olduğuna kim karar verir?
- Bakara suresi 282. (Müdâyene) ayetini izah eder misiniz? Burada geçen "borç verirken şahit tutun" ifadesinin hikmeti nedir?
- Borç verirken belli bir vakit tayin etmek faiz olur mu?
- BORÇ
- Zinanın, hırsızlığın itikadi olarak haramlığı kesin olarak bilinemez mi?
- HÂSS
- Başörtüsünün kadına kazandırdıkları nelerdir? Tesettürle ilgili ayet kesinlik ifade ediyor mu?
- Erkeklerin saçlarına kına yakması caiz mi?
- Müdayene ayetinde, borçlar hakkındaki-yazın- emri, bağlayıcı bir hüküm müdür yoksa bir tavsiye midir?