Kur’an’da bebeğin üç karanlık içinde olduğu ve iki tam yıl emzirilmesi gerektiği bilgisi, bilimsel verilerin beş karanlık içinde ve üç yıl emzirilmesi gerçekleriyle çelişmiyor mu?

Tarih: 17.02.2012 - 10:03 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kur’an-ı Kerim’de bilimle ve bilimsel çalışma ile çelişen veya çatışan hiçbir şey yoktur. Çünkü Kur’an-ı Kerim Allah’ın kelamından geldiği gibi, ilimlerin konusu olan kâinat ve içindeki bütün varlıklar da Allah’ın kudret sıfatının eseridir.

Hem Kur’an-ı Kerim ve hem de kâinat kitabı Allah’ın olduğuan göre, niye birisi diğerine ters düşsün veya çatışsın?..

Kur’an-ı Kerim’i ve Allah’ı kabul etmeyenler, kendilerine göre bilimle İslâm dininin çatıştığı yönünde, gerçekle ilgisi olmayan iddiaları zaman zaman ileriye sürüyorlar. Böyle iddiada bulunanların gözlerini dinsizliğin ideolojik karanlığı tamamen bürüdüğü için, bilimin çalışma metodunu ve çalışma konusunu da görmüyorlar veya bilmiyorlar ya da kasten görmezlikten geliyorlar.

Bilimin bir tarifi, “Her an değişen değer hükümleri” dir. Demek ki bilimsel veriler, elde edilen yeni değerler ve yeni bilgilerle her an değişebilir. Nitekim bilimsel çalışmaların sonucu olarak, anne sütünün çocuğa zararlı olduğu, bunun yerine mamalara ağırlık verilmesi gerektiği yönündeki doktor iddiaları, daha düne kadar gündemdeydi.

Kur’an-ı Kerim’deki bilgilerin ve hükümlerin, o işin uzmanlarınca açıklanması ve yorumlanması gerekir. Çocuğun iki sene emzirilmesinden maksat, üç sene emzirilmez manasına gelmez. Aksine, en az iki sene emzirme tavsiye edilmiştir. Bilimin birkaç sene sonra, tekrar dönüp, en az iki sene emzirilmesi gerektiğini belirtmeyeceğini kim garanti edebilir?

Madem bilimin bildirdiği bu hüküm, zamanla değişebilecektir. O zaman Kur’an’ın bildirdiği hükme itiraz edenlerin, bu ve benzer konuları ele alarak İslâm dinine saldırmalarını hangi kefeye koyacağız?

Her bilimsel değerin değiştiği durumda, Kur’an’nın o hükmünü sorgulayacak mıyız? Böyle bir din anlayışı olur mu?

Böyle bir davranış, ancak dinsizliği kendine meslek olarak seçenlerin yaptığı durumdur.

Bebeğin Kur’an-ı Kerim’de üç karanlık yerde, bilimin de bunu beş katlı karanlık yerde geliştiğinden bahsettiğinden hareketle, güya aklınca Kur’an-ı Kerim’in bilime ters düştüğünü ileri sürüyor. Tam bir inkârcı zihniyet.

Burada maksat hakikati bulma değil, cerbeze ile Kur’an-ı Kerim’in hükümlerini ve dolayısıyla Allah’ı inkârdır. Peki, bir süre sonra bilim de bu gelişmeyi, yeni bir ölçü getirerek, bebeğin geliştiği yeri üç karanlık devreye ayırırsa, o zaman ne diyeceksiniz?

Burada bilimin her şeyi en ince ayrıntılarına kadar en doğru şekilde açıkladığı kabul ediliyor. "Kur’an-ı Kerim’in bildirdiği konular bilime uyuyorsa doğru, uymuyorsa yanlış." düşüncesi, sakat ve ateist yaklaşımın mantığıdır. Normal bir yaklaşımda şöyle değerlendirilecekti:

Kur’an anne karnındaki bebeğin üç tabaka içinde olduğunu bildiriyor. Bilim beş tabakadan söz ettiğine göre, Kur’an ile bilimin arsındaki tabaka farkının nereden kaynaklandığı ortaya konmaya çalışılacaktı. İnsanı yaratan Allah’tır. Kur’an-ı Kerim’in anne karnının tabaka sayısını bilmemesi söz konusu olabilir mi?

Dinsizliği kendisine prensip edinmemiş, ideolojik düşünceden arınmış, bilimsel düşünen birisinin burada yapması gereken, Kur’an-ı Kerim’in hangi yapıları esas alarak bu üç karanlık devreye ayırdığını ortaya koymaktır. Yoksa Kur’an-ı Kerim’in bildirdiklerinin bilime ters düştüğünü iddia etmek değildir.

Ama, başta Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinin yanlışlığı esas alınarak işe başlanırsa, o bilimsel çalışma değil, dinsizliği yaymak için bilimin alet edildiği ideolojik bir düşüncedir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Zümer Suresi 6. ayette geçen, anne karnındaki üç karanlık devre nedir? Bilimsel açıklaması var mı?

Bir çocuğu, iki yaşına kadar emzirmek zorunda mıyız?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun