Kötülükten sakındırmazsanız beraber batarsınız anlamında bir hadis var mı?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, iyiliği emretmenin ve kötülükten sakındırmanın birinci kuralı, onu yaşamaktır ve hayata geçirmektir. Karanlıkla cihad etmenin ilk kuralının ışık olmak gerektiği gibi.
Bu nedenle bir Müslümanın yapması gerekenleri yerine getirdikten sonra diğer Müslümanlara bu konuda yardımcı olması da ayrı bir görev ve sorumluluktur.
Konuyla ilgili bir hadis şöyledir:
Hz. Ebu Bekir (ra)'den rivayet edildiğine göre (bir gün) Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle demiştir:
"Ey insanlar! Siz; 'Ey iman edenler! Siz kendinize düşene bakınınız. Hidayet yolunda olduğunuz zaman sapıtan kimse size zarar veremez.' (Maide, 5/105) ayetini okuyorsunuz (ve hükmünün genelliğini sanarak iyiliği emretmeyi ve fenalıktan sakındırmayı bırakıyorsunuz). Halbuki biz Allah’ın Elçisi aleyhissalatü vesselamdan şu buyruğu muhakkak işittik:
"Şüphesiz, insanlar kötü bir şeyi görüp de sakındırmadıkları zaman Allah’ın onlara umumi bir ceza vermesi çabuklaşır (veya yakınlaşır)." (İbni Mâce, Fiten, 20)
Bu hadiste geçen ted’u fiilinin dua veya davet kullanılmış olması muhtemeldir. Bu iki ihtimale göre de mana şöyle olur:
Şayet fiil davet manasına olursa; isticabe de halkın davete icabet etmesi anlamını ifade eder. Yani İslamiyet’in iyi saydığı şeyleri emretmeyi ve kötü saydığı şeyleri menetmeyi geciktirmeden zamanında yapınız. Eğer gerekli tedbiri baştan almayıp bu işte gecikirseniz, birtakım kötülükler işlenirken ve iyilikler ihmal edilirken seyirci kahırsanız; bundan sonra yapacağınız telkin ve uyarılara, gayret ve çabalarınıza kimse kulak vermez, davetlerinize icabet edilmez, sözünü kimse dinlemez.
Hadisteki ted'u fiili dua manasında olursa isticabe de Allah’ın duayı kabul etmesi anlamını ifade eder ve bu takdirde mana şöyle olur:
İyi şeyleri emretmeyi ve fena şeyleri menetmeyi zamanında yapınız, bunu ihmal etmeyiniz. Bu görevi ihmal ederseniz, suçlu durumuna düşersiniz dualarınız da kabul olunmaz olur. İşte böyle bir duruma düşmeden önce iyiliği emir ve kötülüğü yasaklama görevinizi yapınız.
Bu hadiste gecen Maide suresinin 105. ayetinin zahirine bakan bazı kimseler, müminlerin sadece kendilerinden sorumlu olduğunu ve hidayet yolunu izleyince dalalete gidenlerin onlara zarar vermeyeceğini zannetmişler. Bunun için Hz. Ebu Bekir ayetin yanlış yorumlanmaması gerektiğini belirterek, kastedilen manayı açıklayan hadisi rivayet etmiştir. Yani bu ayet; iyi şeyleri emretme ve fena şeyleri menetme görevine aykırı değildir.
Bu ayet, iyi geyleri emretme ve fena şeyleri men etme görevine aykırı olmaz. Çünkü muhakkik alimlere göre ayetin manası şöyledir:
Ey insanlar! Siz mükellef olduğunuz görevleri tam yaptığınız zaman diğerlerinin hataları size zarar vermez. İnsanların sorumlu oldukları görevlerden birisi de iyi şeyleri emretmek ve fena şeyleri menetmektir. Bir mümin bu görevini yapınca sorumluluğu biter, Allah onu asla kınamaz, çünkü görevini yerine getirmiştir, muhatabı uyar veya uymaz, eğer uymazsa o zaman sorumluluk ona aittir.
Konuyla ilgili başka bir hadis de şöyledir:
Allah’ın çizdiği sınırlara riayet ederek İslam’ı yaşamaya dikkat gösterenlerle riyakarlık ve yağcılıkla Müslüman geçinenlerin durumu denizdeki bir geminin alt ve üst katını kura çekerek paylaşan insanların durumuna benzer. Bunlardan kimisine geminin alt kısmı kimine de üst kısmı düşer. Aşağıdakiler su almak için yukarı inip-çıkarlarken yukarıdakilerin üzerlerine su sıçrattılar. Bunun üzerine yukarıdakiler şöyle derler:
“Yukarıya çıkarak bize eziyet etmenize müsaade etmeyeceğiz.”
Aşağıdakiler de şöyle derler:
“Biz de geminin alt kısmından bir delik açarak suyumuzu oradan alırız.”
Eğer üsttekiler, alttakileri yapacakları bu işten el çektirmezlerse hepsi birden boğulup ölürler, onlara engel olurlarsa hepsi birden kurtulurlar. (Buhari, Şerike, 6; Tirmizi, Fiten, 12)
Demek ki Müslümanların herhangi bir kimsenin kötülük işlemesine seyirci kalması diye bir şey olamaz.
Ancak her insanın bir kötülüğü engellemesi veya bir iyiliği emretmesi farklıdır.
Örneğin, işlenen kötülüklere idareciler eliyle engel olur; alimler nasihat ederek dilleriyle engel olur, halk da kalbiyle o kötülüğü reddeder, tepkisini gösterir.
İşte her insan kendine düşen tarafı ihmal eder, görevini yerine getirmezse, o zaman toplum gemisi batar.
İlave bilgi için tıklayınız:
- İYİLİĞİ EMRETMEK, KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK
- "Kişi değiştirmeye güç yetiremiyeceği bir münkeri (sakıncalı eylemi ...
- Bir erkek, başını örtmeyen, namazını kılmayan eşini, hadiste geçen ...
- Bir yanlışlık gördüğümüzde düzeltmezsek günaha girer miyiz? Bir ...
- Kötülüklere, toplum içinde uygunsuz davranan ve kötülük yapanlara ...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Namaz kılmayan birisi, başkasına namaz kılmasını söyleyebilir mi?
- Kendi yapmadığını başkasına yap demek doğru mudur?
- Enfal Suresi 25. ayette "Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah azabı çetin olandır." diyor. Yani bu ayete göre Allah zulmetmeyenlere de mi azap edecek?
- SOSYAL DAYANIŞMA
- "Yapmadığınız şeyleri niçin anlatıyorsunuz?" anlamındaki ayete göre, kişinin yapmadığı şeyleri emretmesinin mesuliyeti var mıdır?
- MÜNKER
- İyiliği tavsiye etmek neden yaşam tarzına müdahale olarak algılanıyor?
- "...Kim bu güruhla eliyle... diliyle... kalbiyle mücahede ederse mü' mindir. Bunun gerisine, artık zerre miktar iman yoktur." hadisini ve emir bi'l-ma'rûf nehiy ani'l-münker konusunu açıklar mısınız?
- Dini bilmeyen ancak son derece önyargılı ve bu konuda cahil insanlarla iletişimimizde nasıl davranmalıyız? Bu insanlarla iletişimimizde ne yapmalıyız? Tartışmalı mıyız, susup onları kendi hallerine mi bırakmalıyız? Suskun kalmak günah mıdır?..
- Taşıdığı yükünde alkol olanın kazancı haram mı?