Koskoca Allah beşte bir ganimetten nasıl razı olur?

Tarih: 28.11.2017 - 07:38 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Nasıl hiç şüphe duymadan inanabiliyorsunuz cidden çok şaşırıyorum?
​- Ganimetlerin beşte biri Allah’ın ve Resulünündür diye ayet bile var. Koskoca Allah beşte bir ganimetten razı, yani bütün dünya onun sonuçta, aklınız alabiliyor mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Kimse kusura bakmasın fakat, söylemek zorundayız ki, bu gibi soruları ve düşünceleri görünce, cehaletin bu kadar antika türünün de olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Bu mantık ağına göre, -haşa- "Allah’ın ganimetlerin beşte birine razı olması" doğru değil, fakat hepsini alsa ona yakışır, demektir. Bu akla göre bütün evrenin sahibi olan Allah insanların ganimetlerine muhtaçtır, o da ganimet peşinde... Fakat Kur’an’ın dediği “beşte biri” ona yakışmaz...

- Allah’ın insana verdiği aklın en önemli görevlerinden biri de bilmediği şeyleri bilenlerden öğrenmektir. Onlarca tefsir kaynağı bu ayetin ne anlama geldiğini açıklamışlardır. İnsan hiç mi bunlara müracaat etmez... Herhalde bu uyarı yeterlidir. Şimdi de meselenin aslına geçelim:

İlgili ayetin meali şöyledir:

“Eğer Allah'a ve iki ordunun karşılaşıp hak ile bâtılın birbirinden ayrıldığı (Bedir savaşının olduğu) günde kulumuza indirdiğimize iman etmişseniz, bilin ki elinize geçen ganimetlerin beşte biri Allah'a, Peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Allah ise her şeye kadirdir.” (Enfal, 8/41)

Görüldüğü gibi, ayette yer alan ganimetin “beşte biri” soruda belirtildiği gibi, yalnız Allah’a ait olduğu bildirilmemiştir. Bilakis, Allah ile birlikte, "Peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara ait olduğu" bildirilmiştir.

- Biz bu konuda İslam hukukunda ganimetin taksimiyle ilgili detaylara girmiyoruz. Bu konu tefsir ve fıkıh kaynaklarında oldukça detaylı açıklanmıştır. Biz burada yalnız soruya cevap teşkil edecek birkaç noktaya işaret edeceğiz:

a) "Ganimetin beşte biri"nin taksimatı yapılırken ilk başta Allah’ın zikredilmesi, O’na gösterilmesi gereken saygının ifadesidir. Allah’ın azamet ve büyüklüğünü nazara vermeye yöneliktir. Nitekim, Enfal suresinin başında yer alan “De ki: Ganimetler Allah’a ve onun Resulüne aittir” mealindeki ayette de bu temaya işaret edilmiştir. (bk. Razi, İlgili ayetin tefsiri)

b) Bu ayette Allah’ın zikredilmesi, gerçekten Allah’a bir payın ayrılması anlamına değildir. Zira bütün kâinatın mülkü onundur. Burada Allah’ın zikredilmesi, ganimetlerin Allah’ın emrine uygun taksim edilmesinin önemini vurgulamaya yöneliktir. Yani, kâinatın sahibi olan Allah elde edilen ganimetlerin de asıl sahibidir. Öyleyse onun emirlerine uygun hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu anlamak gerekir.

Bunun anlamı şudur: İnsanlar ganimeti paylaşırken, yalnız düşmandan aldıkları bir mal olarak bakıp da ganimeti hafife almasınlar. Çünkü, bu ganimeti Müslümanlara nasip eden Allah, bu malın da asıl sahibidir. Onun için bu taksimatı Allah’ın rızasına uygun yapsınlar. (krş. a.g.y)

c) Allah kendi elçisinin payını kendi payıymış gibi anlatmakla, Resulünün emirlerine göre hareket etmenin, Allah’ın emirlerine uymakla eş değer olduğuna işaret edilmiştir. “Peygamber size ne verdiyse alın; neyi yasakladıysa ondan da kaçının.” (Haşir, 59/7) mealindeki ayette ganimetle birlikte bu hususun altı çizilmiştir.

d) İmam Şafii’nin belirttiği gibi, burada ganimetin beşte biri Hz. Peygamber (asm)'e aittir. Onun payı ise kamu yararına olmak üzere memleketin maslahatına sarf edilir. Allah’ın payından maksat Resulünün payı demektir. Allah’ın zikredilmesi, Hz. Peygamber (asm)'i şereflendirmek, Allah katındaki saygın yerine işaret etmek ve onun tasarruflarının kâinatın sahibi olan Allah’ın izni dairesinde olan tasarruflar olup uyulması zorunlu olduğuna vurgu yamaya yöneliktir.

Geriye kalan dört pay ise, ayette zikredilen Hz. Peygamber (asm)'in yakın akrabası, öksüzler, fakirler ve yolculara taksim edilir. (krş. Kurtubi, ilgili ayetin tefsiri)

- Diğer bazı alimlere göre, ayetin zahirinde belirtildiği gibi, ganimet altı paya bölünür:

1) Allah’ın payı. Bundan maksat Allah’ın evi olan Kâbe hizmetlerine sarf edilen paydır. Bazılarına göre, bu paydan maksat ihtiyaç sahiplerine verilen paydır.
2) Hz. Peygamberin payı.
3) Hz. Peygamberin yakın akrabasının payı.
4) Öksüzlerin payı.
5) Fakirlerin payı.
6) Yolcuların payı. (bk. Kurtubi, a.g.y; İbn Kesir, ilgili ayet)

e) Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan “Allah’ın payı”ndan maksat, gerçekten Allah’a ait pay anlamına gelmediği açıktır. Buna rağmen böyle bir ifadenin kullanılması, “İslam'daki ganimetlerin taksimatı nefsani arzulara göre değil, Allah’ın rızasını esas alarak dinin emirlerine göre” yapılacağına işarettir. (bk. ei-Bikaî, ilgili ayetin tefsiri)

f) Aslında “Allah’ın payı”ndan maksat, genel olarak milletin ve ülkenin kamu yararına ve (ayette zikredilen grupların dışında kalan) muhtaç olanların faydasına olan pay olarak kabul etmek de ayetin ifadesine uygundur. Nitekim,

“Allah'ın, fethedilen ülkeler halkından Resulüne nasip ettiği mallar Allah'a, Resulüne, Peygamberin yakın akrabasına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Böylece, o malların, sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir servet halini alması önlenmiş olur. Peygamber size ne verdiyse alın; neyi yasakladıysa ondan da kaçının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın cezası pek çetindir.” (Haşir, 59/7)

mealindeki ayetin ifadesinden de bunu anlamak mümkündür.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun