Kıskançlığın ölçüsü hakkında bilgi verir misiniz?

Tarih: 23.11.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

Eşlerin birbirlerini kıskanmaları hususunda, Efendimizin hayatından örnekler vererek beni aydınlatırsanız sevinirim.
- Karı-koca birbirini kırmadan, incitmeden kıskançlık konusunda nasıl davranmalıdır?..

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kıskançlık duygusunun geniş bir sahası vardır. Ancak en meşhur olan sahası eşler arası olduğu için, biz de bunu tahlil edeceğiz.

Kıskançlık; yaratılış itibariyle insanlarda var olan gayret duygusunu ifade eder. Bir hadiste şu bilgileri görmekteyiz.

Sad b. Ubade bir konuşma esnasında:

“Eğer bir adamı eşimle birlikte görürsem, onu kılıcımla paralarım.” demişti. Sad’ın bu sözünden haberdar olan Hz. Peygamber (a.s.m) ashabına hitaben şöyle buyurdu:

“ Siz Sad’ın şu gayretine mi şaşırıyorsunuz? Vallahi ben ondan daha gayretliyim, Allah ise benden daha gayretlidir. Allah, bu gayreti yüzündendir ki, gizli, açık her türlü hayasızlığı haram kılmıştır. Allah’tan daha fazla tövbeden / delilden hoşlanan kimse yoktur. Bu sebepledir ki, müjdeleyici ve uyarıcıları göndermiştir. Yine Allah’tan daha fazla övgüden hoşlanan kimse yoktur. Cenneti vaad etmesinin nedeni budur.” (Buharî, Tevhit, 12).

Türkçe'de, gayret, daha ziyade çabalama, olağanüstü çalışma, yılmadan, usanmadan faaliyet içinde olma gibi anlamlara gelmekle beraber, yabancıların, kutsal sayılan şeylere saldırmalarını görmekten hâsıl olan tepki; koruma, esirgeme ve kayırma duygusu anlamına da gelir. Çalışkan ve fedakâr kişilere gayretkeş ve gayretli denir.

Arapça’da gayret, kıskanmak ve kıskançlık manasına gelir.

“Gayret, nâm ve nâmusa zarar verecek hallerden hamiyet etmek manasınadır ki, kıskanmak tabir olunur ve ğıyar, Hakk Teâlâ, kullarına rahmet etmek; hayır ve bol rızık ihsan eylemek manasına gelir. Pek gayretli, hamiyetli ve kıskanç kişiye gayrân ve gayûr denir.” (bk. Asım Efendi, Kâmus, trc., 594-595)

Yukarıdaki hadiste de geçtiği üzere Gayûr/kıskanç, Allah’ın isimlerindendir. Bütün peygamberlerde, evliyada, takva sahibi salih insanlarda bir anlamda kıskançlık vardır.

Erkeğin, eşinin güzelliğini, kadınca hal ve hareketlerini ve cinsel hayatını kendisine tahsis etmesini istemesi vb. hususları başka bir erkekle paylaşmak istememesi gayrettir, kıskançlıktır. Böyle bir durumu gördüğü veya tahmin ettiği veyahut da hissettiği zaman bu, onun gayretine dokunur, tepkisine sebep olur, buna sebep olanları bir şekilde cezalandırmayı düşünür. Gayretine dokunmak, kıskançlık duygusunu harekete geçirmektir.

Erkek, eşini kıskandığı gibi, aynı şekilde kadın da eşini kıskanır. Ancak her konuda olduğu gibi eşler arası kıskançlığın da bir ölçüsü ve dengesi olmalıdır. İnsanda öfke kuvvetinin varlığı, onun kendi canını, ailesini, malını, korumaya yöneliktir. Eğer bu duyguyu aşırı derecede kullanmaya kalkarsanız, zalim bir despot, mağrur bir ceberut olursunuz. Bunun gibi, kıskançlık duygusunun veriliş gayesi, eşlerin birbirlerinin iffetini korumak, onları kendini bilmez serserilerin kötü bakışlarından esirgemek, evlilikten doğan karşılıklı aidiyet olgusunun saygın hatırasını el üstünde tutmak gibi hususlardır.

Genellikle kadın korunmaya daha muhtaç olduğundan, onun koruyucu zırhı olan erkekteki kıskançlık duygusu daha güçlüdür. Yüce Yaratıcının verdiği, hikmet dolu bu kıskançlık duygusu, kendi sınırları içerisinde kaldığı sürece iyidir. Fakat, sınırları zorladığı zaman ilaç iken zehir olur. Bu sınır, Kur’an ve sünnetin belirlediği sınırdır. Bu sınırın altında kalanlar, gayretsizlik damgasını yedikleri gibi, sınırın dışına çıkanlar da şüpheci damgasını yemeye mahkum olurlar.

Çok kuvvetli emareler olmadığı sürece eşlerin birbirinden şüphelenmeleri, onları tam bir şizofreni tanımına sokabilir. Bu gibiler, Kur’an-ı Kerim'e yasaklar listesine alınan “suizan” ve “tecessüs” suçundan yargılanacaklardır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun