Ölmek Üzere Olan Kimseye Yapılacak İşler Nelerdir?


* Ölmek üzere olan kimse, eğer mümkünse, sağ yanı üzerinde yüzü kıbleye gelecek şekilde yatırılır. Buna imkân olmazsa, sırt üstü yatırılarak başının altına biraz yastık konarak yükseltilir ve yüzü Kâbe`ye doğru çevrilmiş olur. Bu arada azar azar da su içirilir.


* Daha şuûru yerinde iken ve can çekişmeye başlamadan önce, ona telkinde bulunulur. Bu da onun yanında kelime-i şehadet getirmek suretiyle yapılır. Ancak söylemesi için ısrar edilmez, sadece işittirilir. Bu şekilde telkin yapılması ittifakla müstehab kabûl edilmiştir.


* Ayrıca ölüm hâlinde olan kimsenin yanında Yâsîn sûresinin okunması da müstehabtır.


* Telkini, ölecek kimseye, nefret etmediği bir kimsenin yapması gerekir.


* Telkin, tevbeyi de içine alacak şekilde estağfirullahe`l-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüve`l-hayyü`l-kayyûm... şeklinde yapılabilir. Hadîs-i şerîf`te: "Kimin son sözü `Lâ ilâhe illâllah` olursa, Cennete girer" buyurulmuştur.


* Ölüm hâlinde iken ağzından küfrü mucib şeyler çıkan kimsenin küfrüne hükmolunmaz. Müslümanların ölüleri gibi işleme tâbi tutulur. Çünkü ölüm ânında, şuur bozukluğu ile, irâde dışı sözler çıkabilir.


* Ölüm sırasında ölüden sâdır olacak bâzı görünüşte çirkin ve nâhoş halleri de kötüye yormamak ve bu durumu kimseye anlatmamak gerekir. Nitekim evliyaullahtan bir zâtın yanında son anlarında kelime-i tevhid getiriliyormuş. O ise kaşını gözünü oynatıp yüzünü asıyor, "hayır" diyormuş. Bu hâli müşahede eden kimseler, son derece üzülmüşler ve ölen hakkında kötü kötü düşünmeye başlamışlar. Nihayet vefatından sonra onu rü`yada gören bâzıları, ondan şu îkazı almışlar:


"Siz benim yanımda kelime-i tevhid söylerken, Şeytan da gelmiş, bir bardak buzlu su ile dolaşıyor: "İmanını verirsen bu suyu veririm" diyordu. Ben ise Şeytana, "hayır" diyordum. Siz benim Şeytana söylediğim bu "hayır" sözünü, kendinize deniyor şeklinde anladınız. Hakkımda su`-i zanna düştünüz. Ölüleriniz hakkında hayra alâmet şeyleri söyleyin, fakat kötüye alâmet şeyleri yaymayın. Zira o kötüye alâmet gibi görünen şeyler, aslında iyiliğe delil de olabilir. Ama siz anlayamaz, sû`-i zanda bulunmuş olursunuz."


* Ölüm vuku bulunca, ölünün gözleri hafif hareketlerle kapatılır. Geniş bir bezle çeneler bitiştirilerek çene altından başın üstüne bağlanır. Tâ ki ağız açık kalmasın. Bunları yapan kimse, şöyle dua eder: Bismillâhi ve alâ milleti resûlillâhi... Allâhümme yessir aleyhi emrehu ve sehhil aleyhi mâ-ba`dehû ve es`id bi-likâike ve`c`al mâ harece ileyhi hayren mimma harece anhü (*).


* Sonra kolları yanlarına doğru bırakılır ve bacakları uzatılır. Daha sonra elbiseleri soyularak bir örtü ile üstü örtülür ve yüksekçe bir sedir üzerine konur. Şişmemesi için de karnının üzerine bir bıçak v.s. gibi bir demir parçası konur.


* Ölünün yanında cünüp, hayızlı veya nifaslı bir kimse bulunmaz.


* Bundan sonra, ölüye dua etmeleri veya gerekli hazırlıkları yapmaları için, ölünün dost ve akrabalarına haber verilir. Techiz ve tekfini için acele edilmelidir. Ölünün sebebsiz yere bekletilmesi caiz değildir.


* Ölü yıkanmadan önce, yanında Kur`an okunması mekruhtur. Ölünün bulunmadığı başka bir odada okunabilir.


* Ölünün yanında güzel kokulu bir şeyler bulundurmak da iyi olur.


* Teberrük veya şefkat sevgisiyle ölüyü öpmekte bir beis yoktur. Nitekim Resûlüllah Efendimiz Osman bin Maz`un`un ölüsünü yıkanmadan evvel öpmüştür.


 

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 50.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun