HAVZ, HAVUZ
İslâm hukukunda necâsetle kirlenip kirlenmeyeceği hususunda ölçü kabul edilen belli hacimdeki su miktarı.
İslâm dini temizliğe önem verir. Temizlik maddesi ve temizleyici olarak ilk etapta su kullanılır. Abdest almak ve gusül etmek için de suya ihtiyaç vardır. Suyun temizleme özelliğine sahip olduğu Kur'ân nassıyla sabittir. "Allah, sizi temizlemek için üzerinize gökten su indirdi" (el-Enfâl, 8/11) ve "Biz. gökten temiz bir su indirdik" (el-Furkan, 25/48), buyurulmaktadır.
Yaratıldığı gibi aslı üzere kalmış, rengi, tadı ve kokusu bozulmamış ve aynı zamanda abdest alma gibi bir işte kullanılmamış olan su temizdir, temizleyicidir ve kullanılması mekruh değildir. Böyle bir su ile her türlü temizlik yapılır, içilir, yemek pişirilir ve bütün ihtiyaçlar giderilir.
Sular bir taraftan yağmur, dere, pınar, kuyu ve deniz suları gibi taksime tabi tutulurken, diğer taraftan da durgun sular ve akar sular olmak üzere iki kısma ayrılır. Terim olarak durgun suya mâ-i râkid, akan suya da mâ-i câri adı verilir. Örf ve adete göre akar su sayılan veya üzerindeki bir saman çöpünü götüren suya, "akar su" denir. Kaplarda bulunan sular, göl, gölet, sarnıç ve havuz gibi yerlerde birikip duran sulara da durgun sular adı verilir.
İslâm hukukçuları, temizlikte kullanılıp kullanılmaması bakımından, havuzlarda toplanan suları incelemişler, havuzlan büyük ve küçük diye ikiye ayırmışlar ve bunlara pislik karışmasıyla ne yapılacağı hakkında yaptıkları ictihadlar neticesinde bazı hükümler ortaya koymuşlardır.
Suların az veya çok, havuzların da büyük ve küçük olmasıyla, necâset karıştığı zaman bu sularla temiılik yapılmasının câiz olup olmaması gibi bir durum sözkonusudur. Necâset karıştığı zaman, bu az olsun çok olsun, eğer suyun üç vasfından birisi bozulursa, bu su necis sayılır, dolayisiyle temizlikte kullanılamaz. Durgun suyun yüzeyi, yaklaşık olarak altmış sekiz metre kare kadar ise buna çok su; bu miktardan az ise buna da az su adı verilir. Az suya necâset karıştığı zaman, o su necis sayılır. Çok suya karışacak olursa, onun necis sayılması için üç vasfından birinin değişmesi gerekir. Bunlar, suyun kıt olduğu zamanlar için verilmiş hükümlerdir. Yoksa başka su varken necâset karışmış bir suyu kullanmak doğru değildir. Özellikle necâset, suyun vasıflarını bozmasa da ona mikrop aşılar. Bunun için çok dikkatli olmak gerekir. "Allah size kolaylığı ister, güçlüğü istemez" (el-Bakara, 2/185) âyeti, İslâm dininde kolaylık prensibinin, müslümanlara ruhsat sağladığım gösterir. Müslüman duruma göre bu ruhsatlardan istifade eder.
Az su ile çok su, veya küçük havuz ile büyük havuz aynı şeyi ifâde eder. Kaynaklarda kare, dikdörtgen ve daire şeklindeki. havuzların bile alanları verilmiş, bunların büyük veya küçük havuz hükmüne girip girmedikleri açıklanmıştır. Burada esas olan altmış sekiz metre kareden büyüklerin büyük havuz, küçüklerin ise küçük havuz sayılmasıdır. Bunların derinliğine bakılmaz, avuç ile su alındığında suyun dibinin açılmaz olması yeterlidir (İbn Abidin I, 126-130)
Şamil İA
BENZER SORULAR
- Sularla ilgili hükümler nelerdir?
- Mutlak Sular Kaç Kısma Ayrılır?
- Sularla İlgili Hükümler
- Suyun tadı, rengi veya kokusu değişince, necis mi olur?
- Şafi mezhebine göre temizlik (taharet) ile ilgili hükümler nelerdir?
- Abdest suyunun (ma-i müstamel) tekrar kullanılmasının hükmü hakkında bilgi verir misiniz?
- Domuzların yaşadığı dağdan akan su necis olur mu?
- Denizde idrar yapmak caiz midir?
- Gusül abdesti alırken vücudumuzdan sıçrayan suyun su kovasına sıçraması / düşmesi bir problem çıkarır mı?
- Taharet Nedir?