İslamiyet'te intikamın / mukabelenin yeri nedir?

Tarih: 27.12.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslâm hukukunda "Zarara zararla mukabele yoktur." Buna göre kişiler arasında, meşrû müdafaa dışında, mukabele bi'l-misil, yani verilen bir zarara aynıyla mukabele yoktur. Bu, ferdî intikam almaya ve kavgaya yol açar, toplum düzenini bozar. Zarar görenin dava açma ve zarar için tazminat isteme hakkı vardır.

"Uğradığı zarar izale olunur." (Mecelle Md. 20) ve tazmin ettirilir.

"Bir kimse diğerin malına kıymetçe bir gûnâ noksan getirse, noksan-ı kıymetini zâmin olur." (Mecelle, md. 917).

Ancak, tecavüz eden kâfirlere karşı mukâbele-i bi'l-misil olmak üzere Müslümanlar savaş açabilirler:

"Haram ayı, haram aya karşılıktır. Hürmetler, karşılıklıdır. Kim size saldırırsa, onun size saldırdığı kadar siz de ona saldırın, Allah'tan korkun, bilin ki Allah (günahlardan) korunanlarla beraberdir." (Bakara, 2/194).

Yani mukabele edilmesi âyetle -hangi zamanda olursa olsun- saldırıya cevap verilmesi emredilmiş olmaktadır. Zaten haram ayında savaşma yasağı İslâm'da kaldırılmıştır. Saldırıya benzeri ile karşılık verilmesi, İslâm'ın izzeti için gereklidir. (Şamil İslam Ans., Mukabele Md.)

Kişi yaşadığı ülke kanunlarına tabi olmalıdır. Zarara uğrayan kimsenin, bu zararı kendisi telafi etmeye kalkışması anarşiye, kan davalarına ve toplum düzeninin buzulmasına sebep olur. Bu sebeple intikam almak için mukabelede bulunmak doğru değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun