ECR-İ MİSİL
Benzerine göre tesbit edilen ücret. Ecr, sözlükte sevap, mükâfat, ücret ve karşılık demektir. Misil ise, eş, benzer, denk anlamlarına gelir. Bir İslâm hukuku terimi olarak ecr-i misil, işçi veya memura çalışması karşılığı verilecek olan ücret, maaş gibi bedellerle menkul veya gayri menkullerin kiraya verilmesinden doğan kira bedellerinde bilirkişinin belirlediği miktarlar demektir. Akit sırasında tarafların belirleyeceği ücrete de ecr-i müsemma* adı verilir.
Ecr-i misil işçinin çalışmasının veya yaptığı işin belli esaslara göre takdir ve tesbit edildiği piyasa değeridir. Bir işçinin ecr-i mislinin hesaplanmasında aynı veya benzer işi yapan diğer işçiler, işin yapıldığı yer, zaman ve mevsim gibi unsurlar göz önünde bulunulur (Ali Haydar, Düraru'l-Hukkam, I, 683).
Ecr-i mislin tesbitinde genellikle bilirkişiye başvurulduğu için Mecelle'de: "Bîgaraz ehli vukufun takdir ettikleri ücret" şeklinde târif edilmiştir (Mecelle, Madde: 414). Kira bedelinde ecr-i misli tespitte, kiralanan malla yaklaşık aynı nitelikleri taşıyan benzerlerinin kira bedeli ölçü alınarak tespit yapılır (es-Serahsî, XV, 149; el Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyî, IV, 218; el-Fetâva'l Hindiyye, IV, 424).
Vâkıf, devlet ve yetim mallarının kiraya verilmesi ecr-i misil'le olur. Eğer bu mallar fâhiş gabin derecesinden daha az bir bedelle kiraya verilmişse akit geçersizdir. Bu durumda kiracıya ya kira bedelini ecr-i misil seviyesine yükseltmesi ya da kiralananı tahliye etmesi bildirilir. Bu prensip, adı geçen malların fâhiş gabin (aşırı aldanma) ile alım veya satımında da geçerlidir. Çünkü devlet, vâkıf veya yetim adına bunların mallarını kiraya veren veya satan yahut bunlar adına mal alan kimse, kendi malı üzerinde tasarrufta bulunmadığı için menfaat çatışması olabilir. Bu yüzden töhmet altındadır. Hattâ bu akitlerin geçersiz sayılması için hile veya aldatmanın bulunması da şart değildir (Ali Haydar, a.g.e., I, 588, 589; Hamdi Döndüren, İslâm Hukukuna Göre Alım-Satımda Kâr Hadleri, Balıkesir 1984, s.151, 152). Fâhiş gabin bilirkişinin değerlendirme alanı dışında kalan ve insanların aldanma saydıkları ücret veya satış bedelleridir. Hanefilerden Nusayr b. Yahya (ö.268/881) fâhiş gabin'i gayri menkullerde yüzde yirmi, hayvanlarda yüzde on ve menkul mallarda yüzde beş olarak belirlemiş, Mecelle'nin 165. maddesinde de bu miktarları ölçü almıştır. Ancak bu konuyu çözümleyen bir âyet veya sahih hadis bulunmadığı için, ekonomik şartlara göre çok aldanmanın ölçü ve kriterlerini devirlere göre bir İslâm beldesindeki yöneticilerin belirlemesi mümkündür (İbn Nüceym, el-Bahru'r-Râik, Mısır 1334, VII, 169; İbn Âbidin, Reddü'l Muhtar, IV, 159; Ali Haydar, a.g.e., I, 247; 588, 589; İbn Hazm, el-Muhalla, Mısır 1389, IX, 454 vd.).
Sonuç olarak ecr-i misil iş ve kira (icâre) akitlerinin fâsit olması halinde ortaya çıkar. Meselâ iş akdinde ücret veya maaş kira akdinde ise kira bedeli belirlenmemişse akit fâsit olur. Anlaşmazlık halinde taraflar akdi bozabilirler. Ancak akit konusu kabzedilmiş veya yararlanma olmuş yahut yararlanma için gerekli süre geçmişse, iş akdinde işçi, kira akdinde mülk sahibi ecr-i misle hak kazanır. Çünkü iş veya kira akdi satım akdine yararlanma da mala (ayn) benzer. Hanefiler dışında diğer mezhepler fâsit ve bâtıl akit arasında bir fark görmezler. Hanefîlere göre iş veya kira akdi bâtıl olursa ne ecr-i misil ve ne de ecr-i müsemmâ gerekmez. Suç işletmek için adam kiralamak gibi... (el-Kâsâni, a.g.e., IV, 217; İbn Âbidin, a.g.e., V, 39; İbn Kudâme, el-Muğnî, V, 331; eş-Şirâzî, el-Mühezzeb, I, 399, el-Mevsûatu'l-Fıkhıyye, Kuveyt 1980, s.263 vd.).
Hamdi DÖNDÜREN