Adalet-i izafiye için ayet ve hadis var mı?

Tarih: 05.03.2021 - 11:58 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bediüzzaman, adalet-i mahza için Kuran’dan delil gösterirken, “adalet-i izafiye” için niye göstermiyor?
- Adalet-i izafiyeyi ifade eden ayet-i kerime ve hadisi şerif var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konuda açık bir ayet veya hadise rastlayamadık. Fakat gerek ayet ve gerekse hadislerde “ehven-i şer” manasını ifade eden bazı konuların yürürlükte olması, bir adalet-i izafiyeye işaret olabilir.

İslam alimlerinin özellikle de Üstad Bediüzzaman’ın bu konuda verdikleri misalleri ve kuralları genel olarak Kur'an ve hadislerden aldıkları ilhama dayandığını düşünüyoruz.

Mesela: Bediüzzaman'ın şu ifadelerini bu genel istinbatın bir sonucu olduğunu düşünmekte bir beis yoktur:

a) “Adalet-i mahza ile adalet-i izafiyenin izahı şudur ki: مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِى اْلاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا âyetin mana-yı işarîsiyle: Bir masumun hakkı, bütün halk için dahi ibtal edilmez. Bir ferd dahi, umumun selâmeti için feda edilmez. Cenab-ı Hakk'ın nazar-ı merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için ibtal edilmez. Bir cemaatin selâmeti için, bir ferdin rızası bulunmadan hayatı ve hakkı feda edilmez. Hamiyet namına rızasıyla olsa, o başka mes'eledir."

"Adalet-i izafiye ise: Küllün selameti için, cüz'ü feda eder. Cemaat için, ferdin hakkını nazara almaz. Ehvenüşşer diye bir nevi adalet-i izafiyeyi yapmağa çalışır. Fakat adalet-i mahza kabil-i tatbik ise, adalet-i izafiyeye gidilmez, gidilse zulümdür.” (bk. Mektubat, s. 53-54)

Buna göre, Müslümanların düşmanın saldırısını defetmek için cihad ile canlarını feda etmeleri veya devletin bazı insanları cihada sevketmeleri bir adalet-i izafiye olarak değerlendirilebilir. 

b) Ayet ve hadislerde açıkça adalet-i mahzadan söz etmeleri, onun tatbikinin önemine işarettir. Adalet-i izafiyeyi, açıkça değil de bir nevi “her şeyin zıddıyla bilinmesi” kaidesi doğrultusunda, adalet-i mahza ile açılan zıddıyyet penceresinden işaret edilmesi, adalet-i mahzanın tatbiki mümkün olduğu sürece adalet-i izafiyeye gidilmemesine bir derstir. 

c) “Her Müslümanın, diğer Müslümana ırzı, malı ve canı / kanı haramdır.” (Tirmizî, Birr 18) şeklindeki hadis-i şerifte bunlar yasaklandığı halde, yerine göre, organ nakli, organların kesilmesi gibi hususlar, “ehven-i şer” ve “adalet-i izafiye” çerçevesinde değerlendirilebilir. “Büyük zarar küçük zararla defedilir” kaidesi de bir nevi “ihtiyaru ehveni’ş-şerreyn” kuralının bir açıklamasıdır.

“Böyledir; her kim kendisine yapılana misliyle karşılık verir, sonra yine haksız bir saldırıya uğrarsa Allah ona mutlaka yardım eder. Allah çok affedici, çok bağışlayıcıdır.” (Hac, 22/60)

mealindeki ayette “misliyle karşılık vermek” bir adalet-i mahzadır.

d) Adalet her zaman ideal anlamda tam olarak gerçekleşmez, bazen eksik olarak gerçekleşir ve bu şekilde gerçekleşmesinde de bazen bir zorunluluk olabilir.

Ancak, adalet-i mahzayı tatbik etmek mümkün olduğu durumlarda adalet-i izafiyeye gidilmez, gidilse zulüm olur.

Bu tür adalet, ehven-i şerreyn kaidesine dayanır. Yani zamanın şartlarının zorlaması neticesinde iki şerden veya iki zarardan daha hafif olanı tercih edilir. Ancak bunun da gerçek şer ve zarara dayanan bir durum olmalıdır. Yoksa vehme ve kolaycılığa dayanan bir durum olursa caiz olmaz.

Şu halde zaruret hükümlerine dayanan bir adalet-i izafiye söz konusudur.

Zaruret, kaçınılması mümkün olmayan iki şer ve zarardan daha hafifini tercih etme esasına dayanır. Bu, aynı zamanda İslam hukukunun temel esaslarından biridir. Kuraan ve Sünnet’teki zaruret hali de, bu esas üzerine oturur.

Bu husus Mecelle’de şu kaidelerle dile ifade edilmiştir:

“Zaruretler memnû’ olan şeyleri mubah kılar.” (Mecelle, Md. 21)

“Zarar-ı âmmı def’ için zarâr-ı hâs ihtiyâr olunur.” (Mecelle, Md. 26)

“Zarar-ı eşedd zarar-ı ehaff ile izâle olunur.” (Mecelle, Md. 27)

“İki fesad teâruz ettikde, ehaffı irtikâb ile a’zamının çaresine bakılır.” (Mecelle, Md. 28)

“Ehven-i şerreyn ihtiyar olunur.” (Mecelle, Md. 29)

“Def-i mefâsid celb-i menâfi’den evlâdır.” (Mecelle, Md. 30)

Özetle, esas olan adalet-i mahzadır, zarurete göre izafi adalet de bir adalettir, ancak adalet-i mahzayı tatbik etmek mümkün olduğu durumlarda adalet-i izafiyeye gidilmez, gidilse zulüm olur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun