İslam’ın terör ile alakası yoksa Müslüman ülkelerdeki terör nasıl izah edilebilir?

Tarih: 25.09.2020 - 07:17 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İslam’ın terör ile ilişkisi yok, ama Orta Doğudaki 17 Müslüman devletin 8’inde terör var. İslam’ın teröre karşı bir din olmasına rağmen birçok İslam ülkesinde iç savaş var ve bu terör örgütleri de Müslüman olduklarını iddia ediyor tabi ki.
- Afrika’daki 18 Müslüman ülkesinin 11 tanesi de Fransa sömürgesi altında.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah Teala bütün insanları yüce zatını hamd, tesbih ve takdis etsinler ve bunu da Allah’ın emirlerini yerine getirerek, nehiylerinden de kaçınarak yapsınlar diye yaratmış. Bütün bunların tamamına ibadet yani kulluk vazifeleri denir.

Bu kulluk vazifeleri akılla da bulunamayacağı için, ilk insan ve ilk peygamber Hazret-i Âdem’den Hazret-i Muhammed’e (asm) kadar bunları bildiren peygamberler ve beraberlerinde açıklayıcı kitaplar göndermiş. 

Ve bu bildirimler Hazret-i Muhammed (asm) ile son bulmuş, Allah katındaki tek din olan İslam tamamlanmış ve insanlar kıyamete kadar son kitap Kur'an ve onun öğretmeni Muhammed (asm)’ın bu kitabı tefsir edip anlattığı, yaşadığı ve gösterdiği şekilde iman etmekten ve gene buna göre hayatlarının ferdi ve içtimai her yönünü tanzim etmekten imtihana tabi tutulmuşlar.

Evrendeki fennî kanunlar Allah’ın kudret sıfatından zuhur etmekte, insanların gerek Allah ile gerek kendi aralarındaki her türlü ilişkisini de Allah’ın kelam sıfatından zuhur eden Kur'an-ı Kerim belirlemektedir.

Herkesçe bilinir ki Allah’ın fennî kanunlarına ters hareket edilirse muhakkak karşılığı alınır. Mesela, bir adam yerçekimi kanununu hiçe sayıp 3. kattan atlarsa yere çakılır. Kışın arabasına antifriz koymazsa, sıcaklık sıfırın altına indiğinde motordaki su donar ve boruları çatlatır... Örnekleri çoğaltabiliriz.

Bunların hepsine Allah’ın fennî kanunlarına âdetullah diyebiliriz. Bu âdetulllah kanunlarına ters davranışta bulunduğumuz zaman, genelde karşılığını derhal bu dünyada görmekteyiz.

Aynen öyle de Allah’ın bir de insanların kendisiyle ve insanlar arası sosyal ve hukuksal ilişkilerini tanzim eden âdetullah kanunları var. Bunlar da Kur'an ve sünnet ile belirlenmiş. Bunlara aykırı davranıldığı zaman ise, Allah rahmeti gereği genelde hemen cezalandırmaz. Müddet verir ki kulu tövbe etsin ve doğru yolu bulup halini ıslah etsin ki, ebedi hayatını kurtarsın.

Dolayısıyla insanların fert olarak olsun, toplum olarak olsun başlarına gelen her şey bu âdetullah gereğidir.

Ayetle sabittir ki, iyilikler Allah’tan, kötülükler ise bizdendir. Yani iyilikleri isteyen de yaratan da Allah’tır; kötülükleri ise isteyen insandır yaratan Allah’tır.

Bu açıklamalar sonrası sualinize gelelim:

Önce tarihteki İslam’ın şaşaalı devletlerine bir bakalım, konuyu anlamamıza yardımcı olacaktır. Sonuçta unutmayalım ki bunların tamamı Müslüman devletleriydi, ancak az sonra belirteceğimiz gibi âdetullaha ters işler yaptılar ve Müslüman olmalarına rağmen tarih sahnesinden silindiler.

Emeviler; Arap kavmiyetçiliğini ön plana çıkartmaya başladıktan kısa bir süre sonra tarih oldular.

Abbasiler ve Selçuklular; Sen-ben kavgaları ile parça parça ayrıldılar. Onlarca beylik, emirlik, sonunda haçlı ve Moğol zalimleri tarafından tarihin sayfalarına gömüldüler.

Endülüs; gene sen-ben fitne ve kavgaları sebebiyle haçlıların doğuda zulüm yapmalarına seyirci kaldılar, cihadı terk ettiler ve tarihin sayfalarına gömüldüler.

Osmanlı; teknik konuda Batı'yı örnek alacaklarına, ahlak konusunda örnek aldılar ve Tanzimat'tan sonra bir asır dahi geçmeden onlar da tarih sayfalarına gömüldüler.

Günümüze gelince;

İslam’ı hiç bilmeyen bir insan eline Kur'an’ı alsa, Peygamberin hayatını okusa... Sonra da dönüp Müslüman dediğimiz devletlere baksa taban tabana zıt o kadar çok şey görür ki... Bu Allah’ın muradı değildir. Hakiki anlamda bu devletler Allah yolunda değiller ki Allah onlara yardım etsin diye düşünüyoruz.

Aslında buna rağmen merhameti sınırsız olan Rabbimiz yardım ediyor… 

Mesela, Kudüs’teki zulümden bahsediyor Müslümanlar; “Allah’ım yardım et!” diyorlar. Teşbihte hata olmasın, Allah da lisanıhâl ile gayet aşikar bir şekilde diyor ki; 

“Ey kullarım! Sayemde 2 milyara yaklaşan nüfusunuz var! Yürüme mesafesinde 4-5 milyonluk İsrail’in etrafında 150 milyon Müslüman var! Benden daha ne istiyorsunuz? Sizin durumunuz Bedir’deki 300 Müslüman’dan daha mı zor? Niğbolu’dan, Mohaç’tan daha mı sıkıntılı? Çanakkale’den daha mı vahim? Siz bir adım atın ben size koşayım, ilave yardım da edeyim. Görmediniz mi Türkiye’yi 15 temmuzda? Değil bin, yüz bin kişinin bir tankla, helikopterle veya uçakla başa çıkması imkansız görünürken, bu işler nasıl oldu sanıyorsunuz? Gayret kuldan destek Ben’den... Ama gayret olmazsa, bana tam iman etmiyor ve sözlerime itimat etmiyorsunuz demektir. Böyle olursa da ben sizi sizinle baş başa bırakırım ve nasıl olsa gün gelir bana layıkıyla kulluk vazifelerini yerine getirecek kullarım gelir ve ben İslam sancağını onlara teslim ederim. Aklınızı başınıza alın!”

Halklar cesur olacak, lafta değil, evvela Allah’ın dinini iyi öğrenecek, yaşayacak, yaşatacak… 

İslam devletlerindeki halklar, zalim ve ayağı kaymış günümüz zalim, despot ve hainleriyle ezilmekte:

- Firavun (zalim diktatörler),

- Haman (silah gücünü elinde bulunduranlar),

- Karun (Finans gücünü elinde bulundurup faizle zulüm edip paylaşmayanlar) ve 

- Belam (Dini nefis ve hevasına göre yorumlayıp, şahsi çıkarlarına alet eden din adamları) kılıklı sözde idareciler..

Burada şuna çok dikkatli bakmamız gerekir ki, milletimize çok önemli vazifeler düşmektedir. Daha ziyade bu vazifeleri Allah bize yüklemiştir. Bu bir nimettir, ama nimete nankörlük etmememiz gerekir.

Ve başta kendi toplumumuzu akabinde İslam dünyasını ve tüm insanlığı irşad etmek için hepimizin dinimizi başta Kur'an olmak üzere sahih kaynaklardan iyice öğrenip, yaşamak ve yaşatmakla ve elbette dünyanın en ücra köşesine kadar tebliğ etmekle mükellefiz. 

Diğer İslam ülkelerinde olmayan imkanlarımız -şu yazdıklarımızı acaba kaç İslam ülkesinde bu açıklıkta yazabiliriz- ve şanlı tarihimizden alacağımız feyz ve Allah’ın da yardımıyla üstümüze İslam dünyasına abilik yapmak düşmektedir.

Bu devirdeki en büyük cihadımız da budur.

Biz bu yolda ilerlersek, şurası kesindir ve Allah’ın vaadidir ki, Allah’ın yardımı da bizimle olur ve umulmadık işlerde umulmadık başarılar elde edebiliriz.

Tıpkı kendi çölünden dışarı çıkmamış birkaç bedevinin kurduğu medeniyetin, 40-50 sene sonra Çin’den Endülüs’e kadar o zamanki bilinen dünyaya adaletle hükmetmesi ve 400 çadırlık sığır çobanlarından oluşan bir kavmin 600 sene adaletle dünyaya hükmetmesi gibi...

İlave bilgi için tıklayınız

Bizi geri bırakan İslâm mı?
Müslümanların, İslam ülkelerinin geri kalmasının sebepleri nedir ...
Kıyamet ile ilgili hadislerde Yahudilerle bir savaşın olacağı geçiyor ...
Dünyada dört koldan İslam'a saldırılar yapılıyor; İslam düşmanlarının ...
İradenin Ölümü: Yeis, Ümitsizseniz, Ümit Sizsiniz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun