İslam cezalarının uygulanması; eski zamanda bir suç islendiğinde ölüm cezası çok kolay verilirdi, mesela cinayet için veya zina için vs... Bu davranış neden bizim dinimiz tarafından desteklendi? Böyle olunca kulun tövbe şansı kesilmiyor mu?

Tarih: 24.12.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kim demiş İslam hukukuna göre ölüm cezaları ya da diğer cezalar kolay verilir!..

Tarihte İslam namına yapılan hataların sorumlusu elbette İslam olmayacaktır. Bu asırda, hukuk namına, kanun namına yapılan zulümlerin haddi hesabı yoktur. Bütün bu zulümleri mevcut kanunlara yüklemek doğru olur mu?

Şimdi söyleyeceklerimiz kısaca sorudaki bütün noktaları aydınlatmaya yönelik olacaktır. Zina suçuna biçilen ceza bizzat Kur'an'da "nekal" olarak, yani ağırlaştırılmış bir ceza olarak değerlendirilmiştir. Maksat, sosyal, toplumsal, ailevî huzuru bozan ahlakî-bulaşıcı virüsleri cemiyetten tamamen temizlemek..

Elbette Allah her şeyi en iyi bilir. Bununla beraber, zina suçunun tespit edilmesi, dört âdil şahidin cinsi ilişkiyi gözleriyle gördüklerine dair beyanatlarına bağlanmıştır. Bunun anlamı şudur: bu konuda hiç kimse dedikodu etmesin, ağzını açmasın... Aksi taktirde, şahitler müfteri muamelesini görecekler. Hatta bir eksiğiyle üç şahit bile olsa üçü de iftira suçundan, seksen değneği hak edecektir...

Bu tedbir, bir yandan toplumu rahatsız eden dedikoduları önleyecek, diğer yandan şayet gerçekten bir suç işlenmişse, sahibine tövbe kapısını açık bırakmış olacak. Nitekim, adamın biri (Maiz el-Eslemî. bk. Tirmizi, hudud 5), Hz. Peygamber (a.s.m)'e gelerek zina yaptığını üç defa itiraf etmiş, Hz. Peygamber (asm) her defasında onu dinlemeyip yüzünü başka tarafa çevirmiş. Nihayet adam dördüncü defa aynı suçu itiraf edince, bu kez rahmet peygamberi "Sende delilik var mı?" diye sormuş. Adam "Yok" deyince, hak ettiği cezayı vermiştir. (Buharî, Hudud, 25)

Bu hadis bize açıkça, İslam toleransını, kişinin suçunu gizlemesi durumunda ona toleranslı davranılacağını göstermektedir. Ancak iş bizzat mahkeme kayıtlarında sabit olduktan sonra, Allah'ın o konudaki emirlerini yerine getirmek gerekir. Aslında cezalar dahi günahlara kefaret olan birer tövbe hükmündedir.(Tirmizî, Hudud, 12). Dinimizde, bu tür toleransların gösterilmesine âmirdir. Nitekim, bir hadiste bu husus şöyle vurgulanmıştır:

"Kim bir Müslüman'ın kusurunu örterse, Allah da kıyamet günü -bir rivayette dünya ve ahirette- onun kusurlarını örter." (Tirmizî, Hudud, 3).

Kısas ise, Kur'an'a göre hayat fışkırtan bir cezadır:

"Ey ince düşünebilen akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır."(Bakara, 2/179).

Gerçekten adaletle bu hüküm uygulansa, pek çok hayat kurtulur. Çünkü, ölüm cezasında büyük bir caydırıcı güç vardır. Bu prensip, hakkıyla ve adaletle uygulansa, hiç kimse, korkusundan başkasını öldürmez ve ölüremez. Böylece, başkası ölümden kurtulup hayat bulduğu gibi, kendisi de cinayet işlemediği için onun da hayatı kurtulur. İki gün sonra hapisten çıkacağını düşünen ve Allah korkusu da nedir bilmeyen kimselerin cinayetten elini neyle çektirebilirsiniz?

"Bir insan öldüren bütün insanları öldürmüş gibidir. Bir hayatı kurtaran bütün hayatları kurtarmış gibidir."(Maide, 5/32)

ayetine iman eden bir insan kolay kolay adam öldürmediği gibi, buna inanan bir yargıç da, bu konuda karar verip kalem kırmak için bin defa düşünecektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun