İmanı olmayan ya da imanın bazı rükünlerinde problemi olan insanların sonsuz azaptan kurtulamayacakları doğru mudur?

Tarih: 31.05.2012 - 01:16 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hangi ayet ya da hadislerden hiç kurtulamayacaklarına ulaşılmıştır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İmanı olmayanın ebedi olarak cehennemde kalacağına dair pek çok ayet ve hadis vardır:

Aşağıda meali verilen bir kaç ayet şöyledir:

“İnkâr edip zulmedenleri Allah affedecek değil. Onları cehennem yolundan başka bir yola çıkaracak da değil. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır. Bu da Allah’a göre çok kolaydır.” (Nisa, 4/168-169)

“Benim vazifem sadece Allah’ın mesajlarını tebliğ etmektir. Kim Allah’a ve Elçisine isyan ederse, ona cehennem ateşi vardır, hem de ebedî kalmak üzere oraya girecektir.” (Cin, 72/23)

“Doğrusu kim Rabbine kıyamette suçlu olarak gelirse, onun yeri cehennemdir. Orada ne ölür kurtulur, ne de yaşamı hayat sayılır.” (Taha, 20/74)

“Allah’a saygı duyacak olan, nasihati düşünüp ders alır. Ama pek bedbaht olan ise ondan kaçınır. Böyle olanlar âhirette, en büyük ateşe girer. Orada artık ne ölür, ne de rahat yüzü görür.” (A’la, 87/10-13)

İman esaslarının bir kısmını inkâr edenlere gelince;

Evvela, iman esasları öyle bir bütünlük arz ediyor ki, birisine iman etmek, diğerlerine de iman etmeyi zorunlu kıldığı gibi, birisini inkâr etmek, diğerlerine olan imanı da zedeler.

Bediüzzaman Hazretlerinin “Neden bir cüz'î hakikat-ı imaniyeyi inkâr eden kâfir olur ve kabul etmeyen müslüman olmaz?” sorusuna verdiği cevap, konumuzu aydınlatacak kıymettedir.

“Elcevab: İman altı rüknünden çıkan öyle bir vahdanî hakikattır ki, tefrik kabul etmez. Ve öyle bir küllîdir ki, tecezzi kaldırmaz. Ve öyle bir külldür ki kabil-i inkısam olmazlar. Çünkü her bir rükn-ü imanî, kendini isbat eden hüccetleriyle sair erkân-ı imaniyeyi isbat eder. Her biri her birisine gayet kuvvetli bir hüccet-i a'zam olur. Öyle ise bütün erkânı, bütün delilleriyle sarsmayan bir fikr-i bâtıl, hakikat nazarında bir tek rüknü, belki bir hakikatı ibtal edip inkâr edemez. Belki adem-i kabul perdesi altında gözünü kapamakla, bir küfr-ü inadî yapabilir. Gitgide küfr-ü mutlaka düşer, insaniyeti mahvolur. Hem maddî, hem manevî Cehennem'e gider.” (Asa-yı Musa, Birinci Kısım, Dokuzuncu Mesele)

Bu sebepledir ki, bazı ayetlerde imanın bir parçasını, bir rüknünü inkâr edenlerin cehennemde ebedi kalacaklarına dair beyanat vardır. Aşağıda bir iki misalini görmekteyiz:

“O kimseler ki ne Allah’ı tanırlar ne resullerini, ve o kimseler ki Allah’ı tanıdığını iddia edip resullerini tanımayarak, Allah ile resullerini birbirinden ayırmak isterler. Ve o kimseler ki 'Resullerin bazısına iman ederiz, bazısını reddederiz.' derler, ve böylece iman ile küfür arasında bir yol tutmak isterler. İşte bunlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Biz de kâfirler için zelil ve perişan eden bir ceza hazırladık.” (Nisa, 4/150-151)

“Gerek Ehl-i kitaptan, gerek müşriklerden olan kâfirler, hem de devamlı kalmak üzere cehennem ateşindedirler. Onlar bütün yaratıkların en şerlisidirler.” (Beyyine, 98/6)

Bu ayette, Ehl-i kitap için de kâfir ifadesi kullanılmış ve ebedi cehennemde kalacaklarına vurgu yapılmıştır. Halbuki onlar özellikle Yahudiler, Allah’ın birliği başta olmak üzere diğer iman esaslarına iman ediyorlar. Yalnız Hz. Muhammed’e iman etmedikleri için bu unvanı ve bu cezayı haketmişler. (krş. Taberi, Razî,  Alusî, Merağî,, ilgili ayetin tefsiri)

Aşağıdaki ayetlerden de bu hakikatleri görme imkanımız vardır:

“Deyiniz ki: 'Biz Allah’a, bize indirilen Kur’ân’a, Keza İbrâhim’e, İsmâil’e, İshak’a, Yâkub’a ve onun torunlarına indirilene ve  yine Mûsâ’ya, Îsâ’ya, hülasa bütün peygamberlere Rabb’leri tarafından verilen kitaplara iman ettik. Onlar arasında asla bir ayrım yapmayız. Biz yalnız O’na teslim olan Müslümanlarız.' Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, doğru yolu bulmuş olurlar. Yok yüz çevirirlerse, mutlaka size karşı bir ayrılık ve düşmanlık içindedirler. Bu takdirde ise onların hakkından gelmek için Allah sana yeter. O hakkıyla işitir ve bilir.” (Bakara, 2/136-137)

İslamiyet'ten haberi olmayanlara ise ehl-i fetret denilir. Bu her zaman olabilir. Bu açıdan bu zamanda da olsa böyle bir kimse ya da kimseler varsa, onlar da fetret ehlindedir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Fetret ehli, İslam'dan haberi olmayanların sorumluluğu var mıdır?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun