İfk olayında Abdullah b. Übey’e ceza verildi mi?

Tarih: 24.05.2024 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İfk hadisesinde Peygamber Efendimiz Abdullah Bin Übey’e ceza verdi mi?
- Vermediyse neden vermedi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Asıl iftira olayının tertipçisi olan Abdullah b. Übey b. Selûl’ün cezalandırılıp cezalandırılmadığı kesin biçimde bilinmemektedir.

Farklı rivayetlere göre dedikoduyu çıkardığını bizzat kendisinden duyan şahitlerin bulunamaması sebebiyle cezadan kurtulmuş, başka bir rivayete göre ise o da cezalandırılmıştır.

Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:

İfk; yalan, büyük yalan, iftira, namuslu birinin namusu hakkında iftira etmek demektir.

İfk olayı; İslam tarihinde Resulullah (asm)'in zevcesi ve müminlerin annesi(1), Hz. Aişe validemiz hakkında münafıklar tarafından uydurulan iftira olayının adıdır.

Hz. Aişe annemizin suçsuzluğuyla ilgili ayetler gelince(2), ona isnat edilen kötülüğün artık bir iftira olduğu anlaşılmıştır.

Bu iftirayı diline dolayanlara verilmesi gereken ceza gündeme gelmiştir.

İftira sahiplerine ceza verilip verilmediği konusunda Maverdi, iki görüş bulunduğunu, bu görüşlerden birinin, "İfk" ehlinden hiç kimseye ceza uygulanmadığı yönünde olduğunu, gerekçenin ise, cezaların ancak ikrar ve apaçık delil ile gerçekleştirilebileceği hakikati olduğunu belirtmektedir.(3)

Ancak bu konuda suçluların suçlarını ikrarları olmasa bile, iftirayı yaydıkları apaçık delillerle biliniyordu. Hassan b. Sabit, Cahş'ın kızı Hamne ve Mıstah b. Uscise'nin bu iftirayı yaydığını bilmeyen hemen hemen yok gibidir. Nitekim bu üç kişiye de had cezası verilmiş ve seksen sopa ile cezalanırmışlardır.(4)

İftiranın elebaşısı olarak bilinen Abdullah b. Übey’e had cezası verilip verilmediği hususunda da farklı rivayetler mevcuttur.

İmam Kuşeyri’nin İbnu Abbas'a dayandırarak naklettiği bir rivayette Hz. Peygamber'in (asm), Abdullah b. Übey'i cezalandırdığı söylenmektedir.(5)

Ancak, Ebu Davud'un Hz. Aişe'ye isnat ederek yaptığı rivayette, onun "Bana yapılan iftirada masum olduğuma dair ayetler inince, Allah'ın Resulü iki erkek ve bir kadına had cezası vurulmasını emretti.” dediği söylenmekte ve takip eden rivayette de bu iki erkek ve bir kadının isminin, Hassan, Mistah ve Hamne olduğu belirtilmektedir.(6)

Bu konuda Kurtubi de Abduııah b. Übey'e had vurulduğunu işitmediğini nakletmektedir.(7)

İbnu Übey'e niçin had cezası vurulmadığı konusunda farklı yorumlar ve açıklamalar vardır:

1. Had cezaları onu hak edenler hakkında bir hafifletme ve bir kefaret sayılır. İslam düşmanları ise buna ayık değildir. Allah ona ahirette çok büyük bir azap hazırlamıştır ki bu ona haddi gerektirmez.

2. İbn Übey sözü süsleyip insanları toplar, "Denildi ki..." diyerek hikâye yoluyla anlatır, kendisine nispet olunmayacak bir kalıba dökerdi; bu sebeple had uygulanmadı.

3. Had cezası ancak ya suçunu itiraf ve ikrar etmekle ya da açık bir delil ile sabit olur. Abdullah b. Übey ise bunu ne ikrar etmiş ne de aleyhine böyle bir şahitlikte bulunan olmuştur. O bunu kendi avanesi arasında anlatıyordu. Onlar da aleyhine şahitlik yapmadılar. Kendisi bunu Müslümanlar arasında anlatmamıştı.

4. İftira cezası iftiraya uğrayanın hakkıdır. Ancak iftira edilenin mutlaka istemesi ile uygulanır. Her ne kadar onun Allah hakkı olduğu söylense de iftira edilenin mutlaka istemesi gerekir. Aişe annemiz ise İbn Übey'in had görmesine dair talepte bulunmamıştır.

5. Onun cezası infaz edilmesindeki yarardan daha büyük bir fayda gözetildiği için terk edilmişti. Bu güdülen gaye, onun kavmini İslam'a ısındırıp ondan nefret ettirmemekti. Çünkü o aralarında sözü dinlenen, reisliklerini yapan biriydi. Cezalandırılması hâlinde fitnenin yayılması muhtemeldi.

Belki de bu anlatılanların hepsi göz önüne alınarak ceza verilmemiştir.

Mistah, Hassan ve Hamne ise sopayla cezalandırıldı. Bunlar sadık mürninlerden olduklarından temizlenmeleri için ve kefaret olsun diye cezalandırıldılar. O zaman Abdullah b. Übey bu temizlenmeye layık olmadığından terk edildi.(8)

Kaynaklar:

1) bk. Ahzab, 33/6.
2) bk. Nur, 24/4-5.
3) Kurtubi, Tefsir, 12/20.
4) İbn Hişam, Sire, 3/315; Taberi, Tarih, 2/616.
5) Kurtubi, 12/201.
6) Ebu Davud, no: 4474, 4475.
7) Kurtubi 12/201.
8) İbn Kayyim, Zadü'l-Mead, 111/1222-1225.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 88
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun