İbrahim Hakkı Hazretlerinin dünyanın dönüşü hakkında görüşlerini nasıl değerlendirmeliyiz? Böyle büyük zatlar nasıl bilim tarafından ispatlanmış kanularda böyle hatalar yapabiliyor?..
Değerli kardeşimiz,
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin en önemli eseri "Marifetname"dir. Eserin başlığı olan "Marifetname"nin kaynağının marifet, yani evrenin işaretlerini okuyabilme, gayb âleminin bir kısmını ifşa edebilme, anlamından düşünüldüğünde eserin yazılma amacı anlaşılabilir. Buna göre İbrahim Hakkı’nın eseri yazmadaki amacı evrenin işaretlerini ve sırlarını insana bildirip, onların da Allah’ın büyüklüğünü daha iyi tasavvur edebilmelerini sağlayabilir hâle getirmektir.
İbrahim Hakkı da özellikle astronomi ilminde -diğer âlimlerde de görüldüğü gibi- pek çok farklı nitelikli kaynaklardan beslenmiştir. Ona göre ilimde esas olan Allah’ın varlığı ve evrenin her detayına kadar onun tarafından yaratıldığının bilinmesidir. Dolaysıyla aklî ilimlerin hiçbir şekilde dinî ilimlerle çelişmeyeceğini düşünür. Bu yönüyle bakıldığında Astronomi alanında birbirine tezat teşkil eden Batlamyus ve Kopernik teorilerinin (en basit anlamda ilki dünyayı evrenin merkezinde görürken, ikincisi güneşi merkeze oturtur) ikisine de değer atfetmesini, bir çelişki olarak görmemek lazımdır. İbrahim Hakkı’ya göre bunlar Allah’ın yarattıklarının ne kadar farklı olarak okunabileceğini ve zenginliğinin de o derece fark edilebilineceğini gösterir. Her iki teori de Allah’ın yüceliğini gösterir birer araç olarak görülebildiği derece değerlidir.
Aşağıda "Marifetname"den uzun bir alıntı veriyoruz:
"Eski Astronomi ve Fizik bilginleri, seçkin ve takdir görmüş dikkatli çalışma ve metotlarıyla Esiri cisimlerle dört unsurdan yapılı alem küresinin özünü, mahiyetini, şekil ve suretini, durumlarındaki düzeni, tavır ve hareketleriyle özelliklerini ve duruşlarını ve diğer gizli hallerini bulup açıklamada iki ayrı görüşe bölünmüşlerdir. Bu alimler toplumundan dikkatli incelemeleri ve isabetli fikirleriyle birinci görüşü beğenmiş ve onda karar kılmış olanlar, kadim (eski) Astronomlar adıyla nam salmışlardır. Bu kadim astronomların verdikleri bilgiyi daha çok nefsi bilmek ve Allah'ın sonsuz kudreti, hayret verici sanat eserleri üzerinde düşünmeye vesile olmak için buraya kadar bu Marifetnameye yazdık. İkinci görüşü benimseyen bilginler toplumu, ateşten ibaret olup alemi aydınlatan Güneşi, bütün unsurların en mükemmeli ve gökle yerdeki cisimlerin merkezi olmak üzere kıyamete kadar alemin ortasında çevirili ve durucu konmuş, yeri top gibi yuvarlak ve Güneşin etrafındaki gezgenlerden bir gibi hareket edici ve dönücü, gökleri de bir hal üzere sakin ve kararlı sanmış ve o şekilde itibar etmişlerdir. Sonra halk arasında bu görüşlerine düzen, doğruluk ve kuvvet vermek için çalıştıkça saf kalpli olan insanlar, onlara kınama ve kötüleme taşlarını atarlardı. Çünkü onlar, halkın akıl ve idrakine aykırı ve gözleriyle gördüklerine ters düşen, Arzın hareketine inanırlardı. Bu sebepten muhtelif insanlardan soğuk muamele görür, onların kin ve nefretiyle karşılaşırdı. Fakat buna rağmen eski zamanlardan bugüne gelinceye kadar geçen asırlarca zaman içinde hep, Arzın hareketine inanılmış, Eflatun bile ömrünün sonunda Arzın hareket ettiğini kabul etmiştir."
"Devirler uzar, zamanlar geçer ve asırlar birbiri ardınca akarken bilginler de gök alemini incelemiş, feleklerin hallerini birer birer gözetleyip yazmaya başlamış bilhassa son zamanın alimleri, tabiat kanunlarına uyarak aletlerle gözlem yapmaya önem vermiş ve bu yolda çalışıp tecrübeler kazanmışlardır. Bu gözetleme ve incelemeler ilerleyip feleklerin hal ve durumları ilmi bir görüşle açıklandıkça bu ikinci görüşü benimsenmeye başlanmış ve beğenilmiş olan son zaman alimlerinin bu görüşü, yeni Astronomi adıyla nam salmıştır. Hatta bu görüşü benimseyen ve kabul edenler, Astronomları taklit ederek evlerinin ortasında ve avlularında mum ve ateş yakarlarmış. Yalnız gaflete düşüp bu hallere güvenip inanmak dini emir ve inançlardan değildir. Çünkü bütün alem her ne şekil ve surette olursa olsun ve gökle yerdeki cisimlerin bileşimleri her ne nitelikte bulunursa bulunsun ve bu feleklerle yıldızlar hangi biçimde dönerse dönsün alemin sonradan var olduğunu inkar etmemek gerekir.
İbrahim Hakkı, astronomi ve diğer müspet ilimleri öğrenmenin gerekliliğini savunur. Ona göre insan, Allah’ın eseri olan tabiatı, ne kadar iyi anlarsa, Allah’ı da o kadar iyi anlamış olur. Dünyanın küre biçiminde olduğunu anlatır. Yuvarlak olduğunu kabul etmek gerektiğini ileri sürer. Kabul etmeyenlere aklî ve naklî deliller getirir. Batlamyus sistemi ile Kopernik sistemini karşılaştırır. Kopernik sistemini yani dünyanın güneş etrafında dönüşünü savunur. Erzurum’da saat 12:00 iken, diğer şehirlerde saatin kaç olacağını tespit etti. Yüz şehir için fark cetvelleri hazırladı. Çağının modern ilimlerine bütünüyle vâkıf olan İbrahim Hakkı, eserinde Amerika’nın keşfine de yer verdi, nasıl keşfedildiğini anlattı.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ibrahim Hakkı Hazretleri hakkında bilgi verir misiniz?
- Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Marifetname" adlı eserinde ne tür bilimsel özellikler vardır?
- Tasavvuf büyüklerinin bahsettikleri kaf dağı, meşmeşie gibi durumları nasıl değerlendirmeliyiz?
- İbn Arabi gibi zâtların eserlerinde geçen bilime aykırı görüşlere ne dersiniz?
- MÜNECCİM
- Marifetname adlı eserdeki bilgilerin kaynağı var mı?
- Allah, insanlık tarihini başlatmak için neden dört buçuk milyar yıl bekledi, güneş sisteminin tesadüfen bir sistem oluşturması ihtimali yüzde kaçtır?
- İbrahim Hakkı Hazretlerinin yaptığı ayna hakkında bilgi verebilir misiniz?
- Evrendeki Mükemmel Yörüngeler [Kur'an Mucizeleri]
- Hadislerde bahsedilen ilim, bilimi kapsıyor mu?