İbadetlerimin sevaplarını bütün ümmete ve geçmiş ümmetteki Müslüman kardeşlerimize bağışlıyorum, ulaşır mı?
Değerli kardeşimiz,
İslam’da temel bir prensip var; bir kimse yaptığı güzel veya kötü bir işin yapılıp devam etmesine vesile olursa, diğer insanların -o ilk insanın açtığı çığırda- yürüyerek elde ettiği sevap veya günahın bir misli o ilk çığırı açan kişinin de defterine yazılır ve o insanların kendi sevap veya günahlarından da bir şey eksiltilmez.
Bu konuda temel prensip olarak şu hadis-i şerifi zikredebiliriz:
Müslim’in Cerir b. Abdullah el-Becelî’den aktardığına göre, Peygamberimiz -özetle- şöyle buyurmuştur:
“İslâm'da iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabının bir misli de kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey noksanlaşmaz. Her kim de İslâm'da kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günahı vardır. Ayrıca o kötü çığırda yürüyenlerin günahının bir misli de ona aittir. Fakat onların günahından da hiçbir şey noksan olmaz.”(Müslim, zekât, 69).
Bu hadis-i şerifin tercümesi şöyle de verilebilir:
“Her kim İslam’da iyi bir çığır açarsa, o çığırın ecir ve sevabı yanında, (kıyamete kadar) o çığırla güzel amel edenlerin -sevaplarından hiçbir şey noksan edilmemek şartıyla- kazandığı sevapların bir misli de o ilk çığırı açan kimsenin defterine yazılır. Her kim de İslam’da kötü bir çığır açarsa, o çığırın günahı yanında, (kıyamete kadar) o çığırla kötü işler yapanların -günahlarından hiç bir şey noksan edilmemek şartıyla- kazandığı günahların bir misli de o ilk çığırı açan kimsenin defterine yazılır.”
Asrın müceddidi Bediüzzaman Hazretlerinin aşağıdaki açıklamaları da bu konuda önemli bir parametredir.
“Birinci Sual: Denildi ki: 'Fatiha ve Yâsin ve hatm-i Kur'anî gibi okunan virdler, kudsî şeyler, bazan hadsiz ölmüş ve sağ insanlara bağışlanıyor. Halbuki böyle cüz'î birtek hediye ân-ı vâhidde hadsiz zâtlara yetişmek ve her birisine aynı hediye düşmek, tavr-ı aklın haricindedir.'"
"Elcevab: Fâtır-ı Hakîm nasılki unsur-u havayı kelimelerin berk gibi intişarlarına ve tekessürlerine bir mezraa ve bir vasıta yapmış ve radyo vasıtasıyla bir minarede okunan ezan-ı Muhammedî (asm) umum yerlerde ve umum insanlara aynı anda yetiştirmek gibi, öyle de; okunan bir Fatiha dahi, (meselâ) umum ehl-i iman emvatına aynı anda yetiştirmek için hadsiz kudret ve nihayetsiz hikmetiyle manevî âlemde, manevî havada çok manevî elektrikleri, manevî radyoları sermiş, serpmiş; fıtrî telsiz telefonlarda istihdam ediyor, çalıştırıyor."
"Hem nasıl ki bir lâmba yansa, mukabilindeki binler âyineye (her birine) tam bir lâmba girer. Aynen öyle de, bir Yâsin-i Şerif okunsa, milyonlar ruhlara hediye edilse, her birine tam bir Yâsin-i Şerif düşer.”(Şualar, Birinci Şua, Birinci Sual)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- İnsan alışkanlık haline getirdiği nafile ibadetlerden öldükten sonra da o ibadetleri yapıyormuş gibi sevap alabilir mi?
- "Bir saat ilimle meşgul olmak, altmış yıl ibadetten hayırlıdır." diye bir hadis var mıdır?
- Ankebut suresi 13 ile Necm suresi 38. ayetleri çelişiyor mu?
- İnsan öldürmeyi Kabil mi icat etmiş oluyor?
- Okunan Kur'an'ın, Fatiha ve İhlas'ın sevabı ölmüşlerimize nasıl hediye edilir?
- Vefat eden müminlerin, berzah (kabir) hayatında kendilerine okunan dualardan haberdar olması hakkında bilgi verir misiniz?
- Ölenin arkasından, onun hesabına tesbih çekmenin dinde yeri var mıdır?
- Cami ve mescitleri yaptırmanın sevabı nedir?
- Okul ve cami yapmanın sevabı nedir?
- Ölmüşlerimizin ruhuna neden Fatiha okuruz?