Hz. Ömer'in yağmur duasında, Peygamberimizin amcası Hz. Abbas'ı vesile kılmasını açıklar mısınız?

Tarih: 27.09.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Enes b. Mâlik (r.a.) anlatıyor: Halk kıtlığa maruz kaldığında Ömer b. el-Hattâb (r.a.), Abbas b. Abdilmuttalib ile istiskâda bulunarak:

- Allâh'ım! Peygamberimiz ile sana tevessül ederdik de bize yağmur verirdin. (Şimdi ise) Peygamberimizin amcası ile sana tevessül ediyoruz, bize yağmur ver! derdi. Bunun üzerine yağmur yağar ve halk suya kavuşmuş olurdu.(Buhârî, K. el-İstıska, 3; K. Fedâili's-sahâbe, 11.)

AÇIKLAMA:

Buhârînin (v. 256/869) rivâyet ettiği bu hadis sahih kabul edilmiş; gerek metin gerekse isnad bakımından sıhhati tartışma konusu yapılmamıştır.

Bu rivâyet, sahâbenin sahâbe (Abbâsın şahsı) ile tevessülünü gösteren açık bir delildir. Hz. Ömer'in, "Biz Peygamberimiz ile sana tevessül ederdik" ifadesi sahâbenin, hem hayatta iken hem de vefatından sonra (Hz. Ömer devrinde vuku bulan) kuraklık ve kıtlık yılına (âmur-ramâde) kadar Peygamber ile tevessülde bulunduklarını ortaya koymaktadır.

Hz. Ömer'in bu hareketi, Peygamber ile câiz olduğu gibi, onun, hayatta olan yakınıyla da tevessülün câiz olduğunu gösterir. Hatta İbn Abdilberr (v. 463/1070), Hz. Ömer'in Abbas ile istiskâda bulunmasının sebebini açıklarken şöyle demektedir:

Yeryüzü, Hz. Ömer devrinde hicretin on yedinci senesinde şiddetli bir kuraklığa maruz kalmış ve kıtlık olmuştu. Bunun üzerine Kab, Ey müminlerin emîri! İsrâiloğullarının başına böyle bir musibet geldiğinde, Peygamberlerin yakını (asabe: baba tarafından yakınlar) ile istiskâda bulunurlardı dedi. Hz. Ömer de, İşte Rasûlullâhın amcası, babasının benzeri/kardeşi ve Hâşimoğullarının seyyidi! diyerek Abbâs'a gitti ve halkın içinde bulunduğu kıtlıktan ona yakındı.

Şevkânî'nin (v. 1250/1834) değerlendirmesi ise şöyledir: Gerçekten Peygamber (s.a.v) ile hayatta iken tevessül sabit olmuştur. Ayrıca vefatından sonra ondan başkasıyla da sahâbenin sükûtî icmâı ile tevessül sabit olmuştur. Çünkü sahâbeden hiçbiri, Hz. Ömer'in Abbas (r.a.) ile tevessülünü yadırgamamıştır.

Hz. Ömer, Abbâsı yanına alıp onunla tevessül ve teveccühte bulunduktan sonra, "Allâh'ım, bulut da su da senin katındadır, bulutu gönder ve bize yağmur indir!.." diyerek uzun bir duâ yapmıştır. Gözyaşları içinde ve duygu yüklü bir iklimde gerçekleşen bu uzun duâdan sonra Hz. Ömer'in, Vallâhi bu (Abbas) Allâh'a vesiledir ve Onun nezdindeki yeridir/itibarıdır!? (Hâzâ vallâhi el-vesîletu ilallâhi azze ve celle vel-mekânu minhu) şeklinde sarfettiği söz ve Hassân b. Sâbitin, "... Abbâsın hâtırına/onun yüzü suyu hürmetine yağmur yağdı?" mânasına gelen şiiri, doğrudan zât ile (yani onun Allah nezdindeki mertebesiyle) tevessülü kabul edenlerin görüşünü destekler mahiyettedir.

Ayrıca, İbn Abdilberre göre birçok tarikten gelen şu rivâyet de bu noktada aydınlatıcı rol oynamaktadır. Hz. Ömer istiskâda bulunmak üzere Abbâsı da yanına alarak (musallâya) çıktı ve şöyle dedi:

"Allâh'ım! Biz, Peygamberimizin amcası ile sana yaklaşıyor (tekarrub) ve onun şefaatçi olmasını diliyoruz (istişfâ). Peygamberin için onu gözet! Nitekim sen, ana babasının iyilik ve salâhı sebebiyle iki (yetim) çocuğu gözetmiştin. Biz, istiğfar ve istişfâ ederek sana geldik!.."

Sonra Hz. Ömer insanlara yönelerek şöyle seslendi:

"Rabbinizden mağfiret dileyin. Çünkü O çok bağışlayıcıdır. (Mağfiret dileyin ki) üzerinize bol bol yağmur indirsin, mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın!"

Sonra da Abbas ayağa kalkarak duâ etti. Abbâsın gözleri yaşla doluydu.

Netice itibariyle Hz. Ömer'in, dilimizde Peygamberimizin (s.a.v)  "amcası hürmetine" diye duâ etmek şeklinde ifadesini bulan Abbas ile tevessülünün, öncelikle onun zâtı yani, Peygambere (s.a.v) olan yakınlığı sebebiyle Allah katındaki mertebesi; değer ve konumu ile tevessül mânasına geldiği anlaşılmaktadır. Birden fazla vuku bulan istiskâ/tevessül vakasından, Abbâsın fazileti, Hz. Ömer'in tevâzu ahlâkı, ehl-i beyt ve salih zatlarla istiskâ ve istişfâın müstehap oluşu gibi hükümler çıkarılmış bulunmaktadır.

Söz konusu vaka sebebiyle, neden Abbas ile istiskâ/tevessül şeklinde gelebilecek bir suâlin, sadece akrabalık bağı veya fiziki yakınlık ile izah edilmesi eksik ve yetersiz kalacaktır. Zira Rasûlullâhın (s.a.v), kendisinden iki veya üç yaş büyük olan amcası Abbas için kişinin/insanın amcası babası gibidir diyerek ona hürmet ettiği, onu üzen ve incitenlerin kendisini de üzmüş ve incitmiş olacaklarını söylediği bilinmektedir.

Detay için tıklayınız:

Tevessül, ayet ve hadislere göre caiz midir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun