Hz. Ömer hakkında, Müslümanların onunla güç kazanması abartılı olduğu söyleniyor; bu söylenenler doğru mu?

Tarih: 06.04.2012 - 09:37 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Ömer (ra), İbn­i İshak tarikiyle gelen rivayetlere göre, Ficar Savaşı'ndan dört yıl önce Mekke'de dünyaya gelmiştir. Bu tarih Hz. Peygamber (s.a.s)'e peygamberlik vazifesinin verilmesinden otuz yıl öncesine tesadüf eder. Kendisine isnad edilen bir diğer rivayete göre Hz. Ömer (ra), meşhur Fil Vak'ası'ndan on üç yıl önce doğmuştur.

Asıl adı Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza b. Reyâh b. Abdillah b. Kurt b. Rizah b. Ady b. Ka'b b. Lüeyy b. Gâlibi'l­Kureşî, künyesi ise Ebu Hafs'tır. Kureyş kabilesinin Mahzum oymağına mensub olan Hz. Ömer (ra)'in annesinin adı Hanteme binti Haşim'dir.

Babası, Hattab b. Nüfeyl olup, nesebi Ka'b'da Resulullah (s.a.s) ile birleşmektedir.

Hz. Ömer (ra), uzun boylu, iri cüsseli, beyaz tenli, alnı geniş bıyıkları uzun ve saçları dökük birisiydi. Çocukluğunda deve çobanlığı yapan Hz. Ömer (ra), gençliğinde neseb ilmi, silah kullanma gibi Araplarca şerefli işler arasında kabul edilen şeylerle meşgul oluyordu. Hz. Ömer (ra) aynı zamanda çok iyi bir hatipti.

"Cevahir kadrini, cevherfürûşân olmayan bilmez." fehvasını tasdik ettirircesine, Abdullah b. Mes'ud'a "Ömer (ra) Müslüman olduğundan beri hep izzetli olmuşuzdur." sözünü söylemiştir.

Müslüman olmakla, İnsanlığın İftihar Tablosu Hz. Muhammed (sas)'in terbiyesi altına girerek, İslâm'ın sadık bir talebesi, sonraki dönemleri itibariyle de bütün insanlığa üstad olan Hz. Ömer (ra), İslâm öncesinde üzerinde yetiştiği toplumun izlerini taşıyan birisiydi. Develerle güreş yapar, herkese sataşır, alabildiğine cesur, azametli, heybetli ve sözü dinlenir bir insandı. Fakat Müslüman olmakla bunlar yerini birer birer İslâmî çizgide olması gereken hasletlere bıraktı. Artık karşımızda karıncaya bile basmayan, hassas, ince ruhlu muhasebe duygusu ile dopdolu, cihad aşkıyla yanan, mazlumun, mağdurun yanında olan dev bir kamet vardı. İslâm'ın emir ve yasaklarını sistematize ederek, onun devlet haline gelmesinde inkâr edilmez rolü olan Hz. Ömer (ra)'i sayılamayacak kadar çok yönlerinden bazıları ile tanımaya ve tanıtmaya çalışalım.

Mekkeli müşriklerin, gösterdiği zorbaca tepkiden dolayı Müslümanlar, Beytullah'a gidip namaz kılamıyor ve ancak gizlice bir araya gelebiliyorlardı. Ömer (ra) Müslüman olunca doğruca Beytullah'ın yanına gitti ve Müslüman olduğunu haykırdı. Orada bulunanlar şiddetli tepki gösterdi. Ancak o, müşriklere karşı savaşını sürdürerek onların, Müslümanlara gösterdiği muhalefeti kırdı ve bir avuç Müslümanla birlikte herkesin gözü önünde Beytullah'ta namaza durdu. Onun bu şekilde saflarına katılması Müslümanlara büyük bir moral desteği sağlamıştı. Abdullah İbn Mes'ud'un; "Ömer'in müslüman oluşu bir fetihti" (Üsdül-gâbe, IV /151; İbn Sa'd, Tabakatu'l Kübra, III / 270) sözü bunu açikça ortaya koymaktadir.

Taberî'nin İbn Abbas'tan tahric ettiği bir hadise göre, Müslümanlığını ilk ilân eden kimse Hz. Ömer (r.a) olmuştur (Suyûtî, Tarihul-Hulefâ, 129). Ömer (r.a) benliğini kuşatan imanın verdiği heyecanla, küfre karşı açık ve net bir şekilde, hiç bir tehdide aldırış etmeden mücadele ediyordu. Müşrikler, şecaat ve kararlılığını eskiden beri bildikleri için, ona sataşmaya cesaret edemiyorlardı.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun