Gök gürültüsü, meleğin azarlaması mı?

Tarih: 26.09.2025 - 16:39 | Güncelleme:

Soru Detayı

Gökte duyduğumuz sesler, kamçısı olan meleğin azarlaması mı?
Abdullah bin Abbâs (r.a) dedi ki: “Yahudiler (bir gün) Hz. Peygamber (sav)’e gelip sorular sordular. Bize gök gürültüsünün mahiyetini söyle.’ dediler. Resûlullah (a.s); ‘Bulutlardan sorumlu ateşten kamçısı olan bir melek vardır. O melek, kamçısıyla bulutları Allah’ın istediği yere doğru sürer!’ buyurdu. Yahudiler: O halde (bulutlardan) duyduğumuz bu ses nedir?’ diye sordular. Resûlullah (sav): ‘Bulutların emredilen yere gitmeleri için meleğin azarlamasıdır!’ diye cevap verdi. Yahudiler ‘Doğru söyledin!’ dediler…(Kaynak için bkz: Ahmed, Tirmizî, Nesâi, Ebû Nuaym)
Şimdi uzunca hadisten bu kısmı sormak istiyorum, bulutların çıkan ses şimşek gibi veya gök gürüldemesi sesleri meleğin azarlaması mıdır? Bu haşa bilimsel hata değil midir? Gök gürültüsü ve şimşeğin sesinin sebeplerini bugün biliyoruz melekler gözle görülmez ve sesleri duyulmaz meleklerin azarlaması nasıl bulutların sesi olabilir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, burada geçen ifade bulutların gelişigüzel değil, Allah’ın emriyle belirlenen yere doğru yönlendirildiğini ifade eder.

Buna göre, “azarlama” mecazi olarak:
- Görevli meleğin, bulutlara Allah adına emir vermesi, onları itaat ettirerek yönlendirmesi,
- Bulutların, tıpkı bir ordunun komutana itaat etmesi gibi, meleklerin sert ve kesin yönlendirmesiyle hareket etmesi,
anlamına gelir.

Nitekim aynı ifade Saffat Suresinin 2. ayetinde de geçer ve “Engellemeye çalışanlar” diye meal verilebilir. Yani meleklerin Allah’ın izniyle gök cisimlerini, en küçük bir sapmaya izin vermeksizin ilâhî buyruk ve yasalara itaat ettirmeleri, sevk ve idare etmeleri veya bütün kozmik ve dünyevî varlıkların ilâhî hüküm ve kanunlara boyun eğmelerini sağlamaları şeklinde açıklanır. (İbn Atıyye, ilgili ayetin tefsiri)

Şimdi konuya bir mukaddime olarak Bediüzzaman hazretlerinin şu ifadelerini takdim etmekte fayda vardır. Daha sonra meseleyi birkaç madde halinde sunmaya gayret edeceğiz:

“Sonra ra’dı dinler ve berke (şimşeğe) bakar, görür ki: Bu iki hâdise-i acibe-i cevviye tamtamına وَيُسَبِّحُ الرَّعْدُ بِحَمْدِهِ ve يَكَادُ سَنَا بَرْقِهِ يَذْهَبُ بِاْلاَبْصَارِ ayetlerini maddeten tefsir etmekle beraber, yağmurun gelmesini haber verip, muhtaçlara müjde ediyorlar…Evet hiçten, birden hârika bir gürültü ile cevvi konuşturmak ve fevkalâde bir nur ve nar ile zulmetli cevvi ışıkla doldurmak ve dağvari pamuk-misal ve dolu ve kar ve su tulumbası hükmünde olan bulutları ateşlendirmek gibi hikmetli ve garabetli vaziyetlerle başaşağı gafil insanın başına tokmak gibi vuruyor:

"Başını kaldır, kendini tanıttırmak isteyen faal ve kudretli bir zatın harika işlerine bak! Sen başıboş olmadığın gibi, bu hâdiseler de başıboş olamazlar. Her birisi çok hikmetli vazifeler peşinde koşturuluyorlar. Bir Müdebbir-i Hakîm tarafından istihdam olunuyorlar." diye ihtar ediyorlar.” (Asa-yı Musa, 103)

Söz verdiğimiz maddeleri kısaca şöyle izah edebiliriz:

a) İlgili hadis, hadis kaynağında geçmektedir. (bk. İbn Hanbel, hno: 2483)

Bu ifadenin fen bilimlerinde doğrulanmadığı için bir hata olur mu?

Hayır, bir hata olmaz. Eğer öyle kabul edersek, iman esasları dahilinde mevcut yüzlerce hakikati hatalı kabul etmemiz gerekir.

b) Meleklerin bile Allah’a karşı “Bizim senin bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur.” (Bakara, 2/31) demelerine ve ruhun mahiyetinin bilinemeyeceği konusu seslendirilirken insanlara hitaben “ilimden siz çok az bir şey verildiniz.” (İsra, 85) mealindeki ayete rağmen Fen bilimlerini Kuran’ın tashihine haşa ölçü olarak kullanmak elbette isabetli değildir.

c) Bedir savaşında meleklerin İslam ordusuna yardımcı olarak gönderilmesi bir gerçektir. “Fakat onların sadece Müslümanların kalplerini tatmin etmek için gönderildiği, yardım ve zaferin Allah tarafından olduğu” gerçeğine vurgu yapılmıştır. (bk. Ali İmran, 2/124-126)

d) Bu vurgu, her şeyin bir zahir bir de batın yönünün bulunduğu, Zahir isminin bir tecellisi olarak sebepler örgüsüne bağlı olarak çalıştığı, Batın isminin tecellisi olarak da meleklerin çalıştırıldığını gösteriyor.

Fakat perdeli perdesiz her iki işlem de netice itibariyle Allah’a aittir. “Bütün işler en son Allah’a döndürülür.” (Bakara, 210; Al-i İmran, 109; Enfal, 44) mealindeki ayette hem tevhid namına bütün şirkler reddedilir, hem bütün mülk vahid ve Ahad olan Allah’a verilmekle O’nun tevhid arşına layık yegâne yaratıcı olduğunun altı çizilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun