Hz. Muhammed, kötülüğe iyilik mi yapardı?

Tarih: 15.01.2024 - 10:49 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Dinimize göre iyilikler menfaat ve karşılık için yapılmaz, karşılık beklemeden yapılır. Ayrıca yapılan kötülüklere de iyilikle karşılık verilir. Bizim için en güzel örnek olan Hz. Muhammed (sav)’in menfaat, yarar yönüyle karşılıklı olmaması ve kendisine yapılan kötülüklere nasıl iyilik ile karşılık verdiği hakkında ayet ve hadislerden bahsedebilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş! Bu sonuca ancak sabırlı olanlar ulaşabilir, yine buna ancak (erdemlerde) büyük pay sahibi olanlar ulaşabilir.” (Fussilet, 41/34-35)

mealindeki ayetlerde kötülüğe karşı iyilikle muamele etmenin barış ortamını sağlayacağına, düşmanlığı dostluğa çevireceğine dikkat çekilmiştir.

Fakat böyle bir davranışın ancak sabırlı ve psikolojik olumlu sabiteler ve fazilet üreten insanlık erdemlerinden büyük pay sahibi kimseler tarafından gerçekleştirilebileceğine işaret edilmiştir.

“Şüphesiz sen çok yüksek bir ahlak üzeresin.” (Kalem, 68/4) mealindeki ayette Hz. Peygamber (asm) Efendimizin evrensel ahlakın bir abidesi olduğuna vurgu yapılmıştır. Tabii ki, bu güzel ahlak içerisinde “kötülüğü iyilikle savmak” da vardır.

“Allah'tan bir rahmet eseridir ki, sen onlara (Uhud savaşında yanlış yapanlara) yumuşak davrandın. Eğer sen kaba ve katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp gitmiş olacaklardı. Onları affet, onların bağışlanmaları için dua et ve işlerinde onlarla istişare et. Kararını verdiğinde de yalnız Allah'a dayan. Çünkü Allah kendisine tevekkül edenleri sever.” (Al-i İmran, 3/159)

mealindeki ayette ise, Allah tarafından Hz. Peygamberin (asm) kötülüğe karşı gösterdiği iyi davranışı övülmüş, sonra da bazı iyilik örnekleri tavsiye edilmiştir.

Rivayete göre, bir sefer esnasında Hz. Peygamber (asm) ordusuyla istirahat ederken kılıcını yanındaki ağaca asmış ve uykuya dalmıştır. Düşmanlardan biri gelip kılıcını almış ve Efendimizin (asm) baş ucuna gelip bağırmış: “Şimdi senin benden kim kurtaracak?” demiştir. Efendimiz (asm) “Allah!..” diye cevap vermiş. İkinci (bir rivayette üçüncü) kez yine “Seni benden kim kurtaracak?” demiş ve Efendimiz (asm) de “Allah!..” demiş. Bu defa adam kılıcını kınına koymuştur. Bu olayı anlattıktan sonra Efendimiz (asm) orada oturan birini işaret ederek “İşte o adam budur!” demiş ve adama dokunmamıştır. (bk. Buhari, h. no: 2913)

Keza, en büyük ve en yüksek bir ahlak örneğini Mekke fethinde görmekteyiz. Kendisini memleketinden, yurdundan, yuvasından kovan, defalara onu öldürmeye teşebbüs eden, defalarca onunla savaşan bir memleket halkını tamamen hakimiyeti altına almış, deyim yerindeyse, herkesi eli-kolu bağlı bir teslimiyet içerisinde, karşısına el pençe durdurmuş olduğu bir hâlde “Size ne yapacağımızı düşünüyorsunuz?” diye sormuş. Mekkelilerin cevabı “Sen cömert, şerefli bir kardeş, cömert ve şerefli bir kardeşin oğlusun.” şeklinde olmuştur. Hz. Peygamber (asm) “Kardeşim Yusuf’un kardeşlerine dediği gibi (ben de size derim): 'Bugün size bir sorumluluk yoktur. Allah sizi affeder, çünkü o, merhametlilerin en merhametlisidir.' (Yusuf, 12/92) Hadi gidin siz artık serbestsiniz.” dedi, hepsini affetti. (bk. Beyhaki / es-Sünenü’l-Kübra, 18276)

Dikkat çeken bir husus da şudur ki: Hz. Muhammed (asm) Yusuf suresinin 92. ayetini seslendirerek kendi kararını belirtmiştir. Çünkü ayetin numarası olan 92 sayısı aynı zamanda Hz. “Muhammed” (asm) isminin ebced değeridir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun