Hüsniyye isimli eser hakkında bilgi verir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
HÜSNİYYE, Şia'ya ait çeşitli inançları Hüsniyye adlı bir cariyenin dilinden hasımlarına karşı savunan bir eser.
Hüsniyye, her ne kadar Şiî-İmâmî âlimlerden Ravzü'l-Cinân adlı tefsirin müellifi Ebü'l-Fütûh er-Râzî'ye (ö. 552/ 1157) nisbet ediliyorsa da muhtevanın incelenmesi ve içinde geçen kişilerin yaşadıkları dönemlere ait tarihlerin karşılaştırılması sonunda, adı bilinmeyen bir müellif tarafından Safevîler devrinde hayalî bir roman biçiminde kaleme alındığı anlaşılmıştır.
Eserde işlenen senaryoya göre Abbasî halifelerinden Hârûnürreşîd zamanında (786-809) Bağdat'ta geçmektedir.
Konuların basite indirgenmesi ve tartışma üslûbu içinde verilmesi, esere sürükleyici bir nitelik kazandırmıştır. Hüsniyye'nin, tartışma sırasında kendisinden emin olduğunu gösteren bir üslûpla, karşısındaki âlimlerin cehaletini ortaya koyarak onları zor durumda bırakması, Şiî okuyucu için bir tatmin ortamı meydana getirmeyi amaçlar. Eserin tarih boyunca Şiî gruplar arasında ilgi görmesinin en önemli sebebi bu olmalıdır.
Hüsniyye'de birçok ilmî yanlışlık ve tutarsızlık mevcuttur.
Meselâ, Hüsniyye'nin kendisiyle tartıştığı belirtilen ve zamanın en büyük âlimi olarak gösterilen Basralı İbrahim b. Hâlid el-Avnî'nin kimliği meçhuldür. Biyografik kaynaklarda, o devirde Avnî nisbesiyle bilinen İbrahim b. Hâlid adlı herhangi bir âlime rastlanmamaktadır. İmam Şafiî'nin mensuplarından olup 240 (854) yılında vefat eden Ebû Sevr İbrahim b. Hâlid adlı bir âlimin varlığı bilinmekteyse de bunun Avnî şeklinde bir nisbesi yoktur. Ayrıca bu zatın Hârûnürreşîd'in halife oluşundan yaklaşık altmış yıl sonra vefat etmesi de münazarada yer aldığı yolundaki bilgiyi şüpheli kılmaktadır.
Şia'nın seçkin âlimlerinden sayılan Hânsârî ise Hüsniyye'deki İbrahim b. Hâlid'i Mu'tezile'nin önde gelen âlimlerinden İbrahim b. Seyyar en-Nazzâm olarak göstermektedir. Genç yaşta öldüğü bilinen Nazzâm hayatının son devresini (835-846) Bağdat'ta geçirmiştir. Buna göre Nazzâm, 193 (809) yılında vefat eden Hârûnürreşîd döneminde Bağdat'ta bulunmadığı gibi, aynı dönemde zamanının en büyük âlimi olması da mümkün değildir.
Eserin, Allah'ın sıfatlarıyla ilgili bahsinde Hüsniyye muhataplarını "Allah'a sekiz dokuz kadîm sıfat isnat eden Eş'arîler" olarak itham etmektedir. Halbuki Ebü'l-Hasan el-Eş'arî, bu tartışmaya iştirak ettiği ileri sürülen Ebû Yûsuf'tan yetmiş sekiz, İmam Şafiî'den ise elli altı yıl sonra doğmuştur. Eş'arî'nin Mu'tezile'den ayrılarak kendi mezhebini kurması ise 300 (913) yılından sonra vuku bulmuştur.
Hüsniyye'de Şiîler'in öldürülmesi ve mallarının alınması için Ebû Hanîfe'nin fetva verdiği iddiası da asılsızdır. Aksine Ebû Hanîfe'nin Emevîler ve Abbasîler devrinde mâruz kaldığı baskıların en önemli sebebi Ehl-i beyte duyduğu muhabbetti.
Eserde Sünnîler'in Hz. Hüseyin için yas tutmadıklarından şikâyet edilirken, onların matem tutanları Râfizî, Alevî, Kızılbaş, Tahtacı, Arap uşağı gibi ifadelerle aşağıladıkları belirtilmektedir. Tahtacı ve Arap uşağı tabirleri asırlar sonra Anadolu'daki Alevîler için kullanılan Türkçe mahallî lakaplar olup, bunları ne Hârunürreşid döneminde Hüsniyye'nin, ne de eserin müellifi olduğu iddia edilen Ebü'I-Fütûh er-Râzî'nin bilmesi mümkündür.
Diğer taraftan münazara esnasında Hüsniyye'nin, karşısındaki kişileri küçük düşürmek üzere kullandığı ileri sürülen sözlerin de mezhep taassubunun ve geleneksel Sünnî düşmanlığının ürünü olduğu açıktır.
Şîa'yı desteklemek ve Ehl-i sünnet'in görüşlerini çürütmek amacıyla kaleme alınan Hüsniyye'nin meçhul bir müellifin hayal mahsulü eseri olduğu, araştırmacı Şiî müellifler tarafından da kabul edilmektedir.
Aslı Arapça olan bu küçük hacimli eser 958 (1551) yılında İbrahim b. Veliyyullah Esterâbâdî tarafından hac yolculuğu esnasında Şam'da bulunmuş, İran'a getirilerek Farsça'ya çevrilmiştir. Bu tercümenin muhtelif baskıları yapılmıştır. Eserin bir başka neşrini, yine Ebü'l-Fütûh er-Râzî'ye nisbet edilen Yuhannâ-yi Zimmî der Cüstecûy-i Hakikat adlı eserle birlikte Difâ' ez Harim-i Teşeyyu adıyla Muhammed Muhammedî İştihardi gerçekleştirmiştir.
Muhammed Ra'nâ Bağdadî tarafından yapılan Türkçe tercümesinde (1270/1853) müellifi sanılan Ebü'l-Fütûh er-Râzi'nin ismi yanlış olarak Ebü'l-Feth Mekkî şeklinde kaydedilmiş, daha sonraki baskılarda da aynı hata tekrarlanmıştır. Türkçe'de muhtelif baskıları yapılan Hüsniyye'nin Tam Hakiki Hüsniye adıyla oldukça hatalı bir neşri Hasan Ayyıldız tarafından gerçekleştirilmiştir. (İstanbul 1970).
Ahmed Feyzi (ö. 1909), Hüsniyye'ye Feyz-i Rabbânî fî Redd-i Bâtıl-ı İrânî adıyla bir reddiye yazmıştır.
(bk. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1999, c. 19, s. 34-35)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Şeyh Bedreddin kimdir? Bir alevî şeyhi mi yoksa ilk komünist midir? İslâm'a aykırı görüşleri bulunan Varidat adlı eserin müellifi olduğu doğru mudur?
- Fıkıh usulü nedir, usul kitapları nelerdir?
- Şia (Şiiler) hadis kitapları hakkında bilgi verir misiniz? Bizim hadis kaynaklarımızla onlarınki çok büyük farklılıklar gösteriyor; neden böyle farklılıklar var?.
- İbn Battal kimdir, eserleri ve hangi mezhepten olduğu hakkında bilgi verir misiniz?
- Hanefi mezhebinin fıkıh usulüne dair eserleri hakkında bilgi verir misiniz?
- Hadika ve Berika adlı kitaplar güvenilir mi?
- İBN MACE
- İbni Nüceym kimdir?
- Fıkıh alimleri ve eserleri hakkında bilgi verir misiniz?
- Mudara nedir, hangi konularda uygulanabilir?