Hava tahmin raporu düzenlemek gaybı bilmek midir?

Tarih: 30.03.2006 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Lokman suresinin 34. Ayetinde mealen şöyle buyurulmaktadır:

“Kıyametin ne zaman kopacağını, yağmurun ne zaman yağacağını, ana rahmindeki çocuğun mahiyeti ve ceninin istidadının ve manevi simasının ne olduğunu, insanın hayır ve şer olarak yarın ne kazanacağını ve nerede öleceğini ancak Allah bilir ve haberdardır.”

- Bu ayet mealinden de anlaşılacağı gibi, mugayyebat-ı hamseden (bilinemeyen beş şey) olan hava tahminlerinin hükmü nedir? Acaba hava tahmin uzmanları bilinmeyeni mi biliyorlar?

Cenab-ı Hak yağmurun yağma zamanını, sebeplere ve alışılmış kanunlara bırakmayıp, doğrudan doğruya kendi ilahi kudretine ve iradesine bağlamıştır. Hâlbuki, genel olarak diğer fiillerinde sebepleri ve kanunları, kudretine perde yapmıştır.

Yağmur, hayata kaynak ve rahmete vesiledir. Diğer nimetler gibi bizlere ulaşmasında araya kesin kanunlar konmamıştır. Yani insanlara dua kapısı kapanmaması için, ilahî hikmet böyle perdeleri araya koymamıştır. Eşref-i mahlukat ve hâlife-i zemin olan insanın hayatını devam ettirebilmesi için gerekli olan su; hidrolojik devr-i daim diye tarif ettiğimiz, yer ile atmosfer arasındaki gel git hareketi ile insanlara ulaşmaktadır. Bir bölgeden atmosfere yükselen su buharı, yine aynı yere yağış olarak düşmemektedir. Başka bölgelere de ne zaman yağış olarak düşeceği bilinmemektedir.

- Bu durumda meteoroloji ilminin hakikati nedir? Hava tahmin raporlarının hazırlanması için yapılan bunca masraf beyhude midir? Yoksa bu raporlar hazırlanmamalı mıdır?

Şu bir gerçektir ki; meteoroloji ilminin bildiği gayba ait şeyler değildir. Bu ilim Allah'ın insanlara lütfettiği akıl ve ilim nimetlerini birleştirerek, çok yaklaşmış olan yağmur olayını bir müddet önceden tahmin etmektedir. Bu tahmin işi de semaya bakılarak değil, meteorolojik haritalara bakılarak yapılmaktadır. Bu konuyu biraz daha açarsak mesele anlaşılacaktır:

Halihazırda bütün ülke meteorolojileri bir aile gibidir. Meteoroloji saati, uluslararası rasat kodları, meteorolojik hadiselerin sembolleri... Hepsi bütün ülkelerde aynıdır. Âdeta meteoroloji tek dil, tek ülke gibidir. Ana sinoptik rasat saati diye ifade ettiğimiz 00, 06, 12, 18 gmt (greenwich mean time) saatlerinde bütün dünya meteoroloji istasyonlarındaki vazifeli rasatçılar, istasyonlarının o anki hava durumunu, uluslararası rasat kodlarına uygun olarak şifreleyip kendi ülkelerindeki merkezlere, ülkeler de bu rasatları kontrol edip dünyanın belli noktalarındaki ana toplama merkezlerine gönderirler. Bu toplama merkezleri, rasat bilgilerini belli saatlerde bütün dünyaya radyofax ve bilgisayar aracılığı ile ulaştırır. Bu bilgiler, ülkelerin ve istasyonların sadece kod numaraları ile temsil edildiği meteorolojik haritalara bilgisayar tarafından işlenir ve eş basınç eğrileri çizilerek farklı hava kütlelerini temsil eden cephe sistemlerinin yönü ve hızı belirlenir.

Bu noktadan sonra sıra tahmin yapmaya gelmiştir artık. Görüldüğü gibi gaybi olan hiçbir şey yoktur. Meteorolojik haritalardan okunan ve yorumlanan bilgiler, her istasyon için aynı saatte ölçülmüş ve kaydedilmiş bilgilerdir. Yani, gaybdan çıkmış, herhangi bir noktaya göre daha batı boylam derecelerinde emareleri görülmüş bir yağışlı hava kütlesini taşıyan hava akımlarının hızı ölçülerek, hava tahmini yapılacak olan noktaya ne zaman ulaşacağının tespit edilmesinden ibarettir. Şu anda gelişmiş ülkelerde radar teknolojisi ile cephe sistemleri ve buna bağlı hava hareketleri, anında radar ve bilgisayar ekranından izlenebilmektedir.

Meteoroloji ilmindeki bu gelişmelere rağmen yüzde yüz doğru tahmin çok zordur. Özellikle tahmin süresi uzadıkça tutarlılık yüzdesi düşmektedir. Meteorolojistleri en çok yanıltan hava olaylarından birisi de hâlk arasında kırk ikindi yağmurları olarak bilinen, bahar aylarının kararsız yağışlarıdır. Bu dönemlerde hava tahminlerinin tutarlılık yüzdesi, yüzde altmışlara kadar düşmektedir.

Sadece meteoroloji ilminin penceresinden bakıldığında dahi, ilim ve teknolojideki baş döndürücü gelişmeler, insanın ancak aczini anlamasına vesile olmaktadır. Netice olarak ilim, mugayyebat-ı hamse denilen, yalnız Allah'ın bildiği gayba ait şeyleri değil, emareleri görünmüş, maddi âlemde belirmiş olanları tespit edebilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun