Harverde’da yapılan keşif İslamiyet’i destekler mi ters mi düşer?

Tarih: 09.07.2023 - 20:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Harverde’da çalışan genç bir bilim adamından bir keşif İslamiyet’i destekler mi ters mi düşer bu deneyi açıklayabilir misiniz?
- Dünya üzerinde yaşamın 4 milyar yıl önce nasıl başladığına dair gizemlerden birini açığa çıkaran 26 yaşındaki Furkan Öztürk'ün keşfini, Nobel ödüllü bilim insanı Jack Szostak, "çığır açıcı" olarak tanımladı.
- Bilimin 175 yıldır çözüm beklediği keşifle, canlıların oluşum sürecinde neden sadece bir tür simetriye sahip molekülün kullanıldığına açıklık getirilirken; keşfin uzayda yaşama kadar birçok gizeme kapı aralaması bekleniyor.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Furkan Öztürk gibi genç bir Türk araştırıcının dünya çapında ses getirecek tarzda bir araştırma içerisinde olması bizleri memnun etti. Dua ederiz ki, bu araştırma onu Allah’a (c.c.) yaklaştırmış olsun. Allah Teala'yı tanımadan ve hatta onun yokluğunu iddia edecek tarzda bir araştırmanın içinde bulunması arzu edilecek bir husus değildir.

Allah’ı devreden çıkararak her şeyin kendiliğinden olduğunu iddia eden bir ekip, yaklaşık iki yüz yıldır hayatın yeryüzünde kendiliğinden başladığını ispat etme çabasındadır. Bunula ilgili 1950’lili yıllarda bir çalışma yapılmış, hayatın temelini teşkil eden amino asit moleküllerinin bir kısmını sentezlemişlerdi.

Fakat ortaya çıkan bu amino asitler hem sağ el ve hem de sol el modelinde yer alıyorlardı.

Hâlbuki canlılarda bulunan amino asitlerin hepsi sol el modeli şeklinde kıvrılmakta idi. Furkan’ın yaptığı deneyde bu kıvrılmanın özellikle manyetik özelliğe sahip elementlerde sadece sol yönde olduğu belirtilmektedir. Güya buradan hareketle canlılığın kendiliğinden ortaya çıkabileceği düşünülmektedir.

Üniversitelerde ders kitabı olarak takip edilen Evrim ve Yaratılış kitabımızın 5. baskısında yer alan Stanley Miller deneyi ile ilgili metin şöyledir:

Stanley Miller Deneyi

Stanley Miller, ilkel atmosferin gaz bileşimi olarak kabul edilen gazları bir araya getirerek, bazı aminoasitlerin sentezlenebileceğini göstermiştir.

Bir kimya öğrencisi olan Stanley Miller, 1953 yılında Şi­ka­go’da, metan, amonyak ve hidrojeni su içerisinde çözerek bir cam balona koyup elektrik deşarjına tabi tutmuştur.

Miller, o devirde dünyada bulunması varsayılan karışımları ve enerji kaynaklarını kullanmıştır. Miller, ultraviyole ışınlarının yanı sıra atmosfer hareketlerinden dolayı ortaya çıkan şimşekleri, yani elektrik deşarjını enerji kaynağı olarak almıştır. Bu denemede 24 saat içinde birçok bileşiğin yanı sıra tabiatta çok bulunan üç aminoasit teşekkül etmiştir. Bunlar glisin, asparagin ve alanin’dir.

Stanley Miller Deneyinin Kritiği

Miller’in deneyi birkaç yönden tenkit edilmektedir:

1. Miller’in aletlerinin can alıcı kısmı, soğuk tuzaktır. Bu yapı kimyevi tepkimelerden hasıl olan ürünleri toplama ödevi görüyordu. Şayet soğuk tuzak kullanmamış olsaydı, o aminoasitler elektrik kıvılcımları tarafından parçalanacaktı. Hâlbuki Miller’in bu koruyucusuna benzeyen bir vasıta, ilkel yeryüzünde yoktu[1],[2],[3].

2. 1980 yılından sonra literatürler, ilk dünya şartlarının zannedildiği gibi metal, kaya ve buzun homojen karışımı olmadığını, ilk atmosferin metan, amonyak ve hidrojenden meydana gelmediğini göstermiştir. Son çalışmalarla o zamanlar dünyanın çok sıcak olduğu, ergimiş nikel ve demir karışımından meydana geldiği belirtilir. O devirdeki atmosferde daha çok azot, karbondioksit ve su buharı karışımı olması gerektiği kanaati yaygındır. Hâlbuki bunlar, organik moleküllerin teşekkülü için amonyak ve metan kadar uygun değildir[4].

3. Stanley Miller, ilk atmosferde oksijen bulunmadığını farz ederek, deneyinde oksijen kullanmamıştır. Çünkü oksijen, oksidasyon sebebiyle aminoasitlerin teşekkülüne mâni olur. Hâlbuki fotoliz olayıyla su ve karbondioksitten oksijen açığa çıkmaktadır. Su ve karbondioksit, ultroviyole ışını tesiriyle parçalanır. Zira ilk atmosferde ozon (O3) tabakası olmadığından yeterli miktarda ultroviyole ışığının yeryüzüne ulaştığı kabul edilmektedir.

Fotoliz olayının formülle açıklaması:

H2O + UV fotonu è OH- + H+
OH- + OH- è H2O + O=
CO2 + UV fotonu è CO + O=

4. Canlı bünyesinde bulunan bütün proteinler levo (sol elli) aminoasitlerdir. Şimdiye kadar hiçbir canlıda dekstro (sağ elli) aminoaside rastlanmamıştır. Stanley Miller’in deneyinde hem levo hem de dekstro aminoasitler hasıl olmuştur. Hâlbuki dekstro aminoasitleri, canlı yapı ve fonksiyonunu bozucu tiptedir.”

Furkan’ın konusu ile ilgili internette yer alan bilgiler özet olarak şöyledir:

Öztürk’ün yaşamın kökeni üzerine yaptığı deneyler ile doğa bilimleri alanında hâlâ cevaplanması gereken 125 sorudan birinin de yanıtlanmış olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.

Dünya’da yaşamın nasıl ortaya çıktığının ve ilk canlı hücrelerin nasıl oluştuğunun bilimin cevap aradığı en büyük gizemlerin başında geldiğine işaret eden Öztürk şöyle konuştu:

“Yaklaşık 4 milyar yıl önce, Güneş Sistemi ve Dünyamız oluştuktan kabaca 500 milyon sene sonra, Dünya’da yaşamın ilk izlerini görmeye başlıyoruz. Peki, yaşam nasıl ortaya çıktı, hangi kimyasal ve fiziksel süreçler yaşamı tetiklemiş olabilir? Doktora çalışmamda bu sorulara açıklık getirebilecek deneysel çalışmalar yaptım. Araştırmam, yaşamın kökenine dair önemli, ancak karanlıkta kalmış bir problem üzerine. Bu problemin ismi homokiralite yani yaşamı oluşturan moleküllerin sağ veya sol elli olma durumu, bildiğimiz haliyle yaşamın bir özelliği.

Bizim aradığımız şey, kiral simetriyi, yani ayna simetrisini, kırabilecek fiziksel bir etkileşimdi. Çalışmalarımız ortaya koydu ki tabiatta bolca bulunan manyetik mineraller yani bir anlamda doğal mıknatıs özelliği gösteren taşlar, bu simetrinin kırılmasına yol açabilir. Yaptığımız deneyler, manyetik yüzeylerin kiral moleküller ile çok güçlü bir şekilde etkileştiğini ve manyetizmanın homokiraliteye yol açmış olabileceğini gösteriyor. ‘Yaşamın kökeni’ problemi âdeta bir bulmaca gibi, elde ettiğimiz sonuçlar bu büyük bulmacanın önemli bir kısmının çözümüne yönelik ciddi bir adım. Surda bir gedik açtık, devamının da geleceğine inanıyorum.

Bu keşifle hayatın başlangıcına dair bilmediğimiz çok önemli bir gizeme ışık tuttuk. Yaşamın nasıl ortaya çıktığı tabiattaki en büyük gizemlerden bir tanesi. Bu problemi bir yapboz gibi düşünün. Bu yapbozun parçalarının nerelere oturacağını tam olarak bilemiyoruz. Çünkü 4 milyar yıl öncesine dair elimizde çok fazla direkt kanıt yok. Biz aslında yaptığımız çalışmayla yaşamın başlangıcına dair çok büyük bir parçayı yerine koymuş olduk. Etrafında şekillenecek diğer bilgilerin ne olacağını henüz bilmiyoruz. Ama eminim ki bu keşif, başka sorulara cevap bulmamızı da sağlayacak ve yaşamın kökenine dair ilginç ipuçları verecek.”

Furkan’ın çalışmasının özeti böyle.

Allah Teala insanları bilime ve araştırmaya teşvik ediyor. İlk yaratılışın şartlarının neler olduğu ve nasıl meydana geldiğinin ortaya konması güzel bir çalışma olur. Ancak yaratılışın Allah’ın eseri olduğunu göz ardı etmemek kaydıyla.

Allah her an erkeğin vücudunda spermleri, kadının vücudunda da yumurta hücrelerini cansız atom ve moleküllerden yaratmaktadır. İlk cansızdan canlının yaratılışı da bu tip olabilir.

Tesadüf ve tabiat eseri olarak cansız elementlerden kendiliğinden ilk canlının meydana geldiği düşüncesini ispat çalışmalarının uzun bir geçmişi vardır. Böyle bir çalışmanın ve çalışma ile ilgili açıklamanın Müslüman bir Türk gence yaptırılmasının altında, İslam âlemindeki gençlerin tesadüfen meydana gelen bir ilk yaratılışa sıcak bakmadıkları bilindiği için, onları böyle bir düşünceye inandırmak ve yönlendirmek olduğu kanaatini taşıyoruz. Ümit ederiz ki bu kanaatimizde yanılmış olalım.

Kaynakla:

[1] Bliss, R. B. and Parker, G. E. Origin of Life. Ca­lifornia. 1979.

[2] Demirsoy, A. Kalıtım ve Evrim. Meteksan Yay. No.11. Ankara. 1984.

[3] Miller,S.L. Production of Amino Acids Under Possible Primitive Earth  Conditions. Science, 1953, V ol.117.

[4] Gribbin, J. Carbon Dioxide, Ammonia and Life. New Scientist. Vol.94. May 13. 1982, p.143.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun