Hak, şahsiyetlerle tanınmaz; önce Hakkı tanı, sonra Hak ehlini tanırsın, sözünün kaynağı nedir?

Tarih: 31.08.2018 - 20:19 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ali (r.anh) ait olduğu söylenen bu sözün kaynağı nedir?
"Hak, şahsiyetlerle tanınmaz; önce Hakkı tanı, sonra Hak ehlini tanırsın; batılı tanı sonra batıl ehli tanırsın."

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Ali, soruda geçen söze yakın bir ifadeyi, şahısları tanımada temel ölçü olarak ifade etmiştir.

Tarih, Hz. Ali’nin şefkat, merhamet, adalet, barış, samimiyet, fedakârlık gibi insanî - ahlâkî meziyetler bakımından müstesna bir şahsiyet olduğunu tescil etmiştir. Cemel, Sıffîn, Nehrevan gibi asırlardır ümmeti derin bir üzüntüye boğan talihsiz olayların ardından, muhalifleri için gözyaşı dökerek onlara dua etmesi, Hz. Ali’nin hassas ruh halini yansıtmaktadır.

Sıffîn vakasına katılan ve Hz. Ali’ye yakınlığıyla tanınan Kümeyl b. Ziyâd, “Acaba senin hak üzerinde olduğuna, Talha ve Zübeyr’in de batıl yolda olduklarına itikat etsek ne olur?” sualini sorarak, düşüncesini eylem ve slogana dönüştürme isteğini Hz. Ali’ye ulaştırınca; Kümeyl b. Ziyâd’ın bu düşünce ve eylem planına mukabil, Hz. Ali’nin ona şu ahlak ilkesini öğrettiği görülmüştür:

“Sen şahısları hak ile tanı, hakkı şahıslarla tanıma. Yeter ki sen hakkı tanı, onun ehlini de tanırsın!”

“İ’rif er-ricâle bi’l-hakkı velâ ta’rif el-hakka bi’r-ricâli i’rif el-hakka ta’rif ehlehû.”(1)

Onun öğrettiği bu ahlak ilkesinde geçen hak kelimesi, vahiy ve akl-ı selim kaynaklı bilgi, temel ölçü ve doğru olarak anlaşılmalıdır. Bu anlayış, hak kelimesinin “Kitap ve sünnetin doğrudan veya dolaylı olarak getirdikleri” “Mâ câe bihi el-Kitâbu ve’s-Sünne nassan ev istinbâtan”(2) şeklinde yapılan tarifiyle de mutabakat arz etmektedir.

Şüphesiz Hz. Ali tarafından altı çizilerek hakkı merkeze alan bu talimat, Müslümanlar arasında yaşanabilecek yeni bir fitne ve fesat hareketinin önüne geçilmesinde hayli etkili olmuştur.

Hz. Ali’nin birleştirici, kaynaştırıcı ve kucaklayıcı engin siyasetini gösteren bu talimat, her zaman ve her mekanda hayata geçirilmesi gereken evrensel-sosyal bir strateji olarak görülmelidir.

Ayrıca temel ölçüleri ve doğruları esas alan bu talimat, şahısları tanıma konusunda sübjektif kabul değil, objektif yaklaşımı öngören ahlâkî bir kriter özelliği taşması bakımından da önemli olmalıdır.

Yine Hz. Ali’nin “Söyleyenin kim olduğuna bakma, söylediği şeye bak!” veya “Söyleyene değil, söylediğine bak!”(3) tavsiyesi, aynı noktaya vurgu yapan bir başka uyarı olmalıdır.

Dipnotlar:

1) Kâsmî, Muhammed Cemâleddîn, Kavâidü’t-tahdîs min funûni mustalahi’l-hadîs (thk. Muhammed Behcet el-Baytâr),Beyrut 1407/1987, s. 291.
2) İbn Allân, Muhammed es-Sddîkî el-Mekkî, Delîlü’l-fâlihîn li turukı Riyâdi’s-sâlihîn, Beyrut, ts., I, 436.
3) Ali el-Kârî, Ebu’l-Hasen Nûreddîn Ali b. Sultân, el-Masnû’ fî ma’rifet’l-hadîs el-mevdû’ (thk. Abdülfettâh Ebû Gudde), Haleb 1414, s. 169; bk. Zekeriya Güler, Ali b. Ebi Talib’in Günümüz Problemlerine Işık Tutan Bazı Ahlak İlkeleri, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2002 / Bahar XIII. Sayı, s. 36-46.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun