Freud, insanlarının bir yaratıcıya inanmalarının sebebinin çocukluktan kaynaklandığını iddia ediyor. Böyle düşünen birinin haklılık payı nedir?

Tarih: 11.06.2012 - 13:20 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Psikanalistin kurucusu Freud'a göre, insanlarının bir yaratıcıya inanmalarının sebebi çocukluktan kaynaklanıyor. Çocuklar, babaya güvenmek, hayran olmak ve babadan korkmak gibi duyguları yetişkin hâle geldikten sonra da devam ettirmek isterler. Bunun için baba yerine yaratıcıyı -haşa- kendileri uydurur.

- Böyle düşünen birinin haklılık payı nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Böyle düşünen birinin hiçbir haklı payı yoktur. Çünkü;

- Çocuklarda olan nice duygular var ki, büyüdükten sonra onları terk edebiliyorlar.

- Bu çocukluk duygusu -babaya hayran olmak gibi, büyüklere karşı saygılı olma duygusu- neden insanda vardır, bunu kim ona koymuştur? Bu hayranlık duygusu yerine nefret ve küçük görme duygusunun olmamasında hangi Psikanalist analizi söz konusudur?

- Çocukken bebeklerin annelerine karşı besledikleri tutkunluğu, onların memelerinden süt emmelerini cinsellik duygusu olarak algılayan Freud’un psikolojik durumu, herkesten daha çok analiz edilmeye değmez mi?

- Şu bir gerçektir ki, insanın yaratılışında var edilen bir duygu vardır ki, insanlar kendilerinden çok büyük varlığa dayanmak ister. Çok güçlü bir kaynaktan yardım almak ister. Eskilerin eskimez ifadeleriyle “istinat ve istimdat” noktaları insanların yaratılışında vardır. Bu iki noktanın tatmin edilmesi ancak Allah’a iman etmekle mümkündür. Zaten, bu duygunun tesadüf eseri olarak insanda var olması düşünülemez. Tek makul izahı, onun -kendini fıtri olarak her zaman iç alemlerinde hissettirmek için- yaratıcı tarafından insanlarda var edilmesidir.

- Allah’ın varlığını gösteren binlerce ilmî, dinî, akli deliller ortada iken, FREUD’un vehim ve vesveselerine değer vermek aklın kârı değildir.

- Aslında bir Yahudi asıllı olan FREUD’un bu psikolojik tahlilini, onun bağlı bulunduğu Yahudilik düşüncesinde arama gerekir. Çünkü Yahudilikte, Yahudileri döven, öldüren, cezalandıran sert bir imaja sahip milli bir ilah anlayışı vardır. Freud’un bu psikolojik tahlili çocukluğundan beri edindiği bu kültürün bir sonucudur.

Halbuki İslam’da sonsuz rahmet sahibi bir Allah imajı her zaman ön plandadır. Kur’an surelerinin başında kendini Rahman ve Rahim olarak takdim eden, bütün günahları bağışlayan, İslam ümmetini hiç bir zaman helak etmeyen, Hz. Muhammed (asm)’i alemlere rahmet olarak gönderen, dünyadaki cezaları dahi birer şefkat tokadı olarak değerlendirilen, rahmetinin yüz derecesinden sadece birini bu dünyaya yayarak bütün canlıların ondan istifade ettiklerini, ahirette ise doksan dokuz rahmetini ortaya koyacağına inanılan sonsuz bir rahmet kaynağı imajına sahip bir Allah inancının, FREUd’un bu vesveselerini bir anda yıkmaya yeteceğini düşünüyoruz...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun