Filogenetik ağaç, evrim soy ağacı; canlıları uzak mı tutuyor?

Tarih: 07.09.2024 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Moleküler filogenetik ağaçlar canlıların ne kadarını birbirinden uzak çıkarıyor?
- Canlıların yüzde kaçı moleküler olarak birbirinden uzak çıkıyor, bu konuda bilgi var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Fosiller, Darwinizmin öngördüğü şekilde hayvanların ortak bir atadan evrimleştiğini göstermekte başarısız olunca, evrimci bilim insanları, canlıların morfolojik ve anatomik yapılarındaki DNA dizilimlerinin verilerine göre akrabalık bağlarına dayanan bir evrim soy ağacı (filogenetik) yapmayı denediler.

Moleküler ağaçlarda yapılmak istenen nispeten basittir. Bir organizmada bulunan bir gen paketi seçilir. Daha sonra bu genlerin, nükleotid dizilerinin analiz yapılır. Elde edilen bu diziler bir başka organizmanın gen dizilimi ile karşılaştırılır. Nükleotid dizilerinin benzerlik derecesine göre akrabalık oranlarına göre evrim soy ağacı teşkil edilir

Anatomik yapılara göre teşkil edilen standart memeli ağacı, insanları fillerden çok kemirgenlerle daha yakın akraba olarak yerleştirir. Ancak mikro RNA genleri adı verilen belirli bir DNA türü üzerinde yapılan çalışmalar bunun tersini ortaya koydu. DNA, insanların kemirgenlerden çok fillere daha yakın olduğunu gösteriyor. Gen bazlı ağaçlar arasındaki bu tür çatışmalar son derece yaygındır.

İlk olarak hayatın üç temel alanı; bakteri, arke ve ökarya ait genlerin dizilimiyle işe başlandı. Ancak bu genler, hayatın bu temel gruplarının ağaç benzeri bir model hâlinde çözümlenmesine izin vermiyordu.

Mesela RNA, A türünün B türüyle C türünden daha yakın akrabalığını gösterirken, DNA'dan teşkil edilen bir ağaç bunun tam tersini veriyordu.

Bu verilerden sonra biyokimyacı W. Ford Doolittle şu açıklamayı yaptı:

“Moleküler filogenistler, 'gerçek ağacı' bulmakta başarısız oldular. Bunun sebebi, yöntemlerinin yetersiz olması ya da yanlış genleri seçmeleri değil, hayat tarihinin bir ağaç şeklinde gelişmemiş olmasındandır.”   

New Scientist de bu konuyu şöyle dile getirdi:

“Uzun bir süre boyunca kutsal kâse bir hayat ağacı inşa etmek için çalışıldı…  Ama bugün proje, olumsuz delillerden dolayı parçalanmış, paramparça olmuş durumdadır.”

Evrimsel moleküler sistematiğin öncülerinden Carl Woese, bu uyumsuzluğun, ağacın her yerinde görülebildiğini dile getiriyor ve şöyle diyor:

“Filogenetik uyumsuzluklar, evrensel ağacın her yerinde, kökünden çeşitli taksonların içindeki ve arasındaki ana dallarda ve birincil gruplaşmaların oluşumuna kadar her yerde görülebilir.”

Aynı şekilde Graham Lawton da bitkilerin ve hayvanların soy ağacı tarzında bir gelişme göstermediğini şöyle dile getiriyor:

"Araştırmalar, hayvanların ve bitkilerin evriminin de tam olarak ağaca benzemediğini gösteriyor."

Moleküller ile Morfoloji Arasındaki Çatışmalar

Organizmaların dış yapısı ve vücut planı, o varlığını morfolojisini verir. Filogenetik ağaçların teşkilinde sadece DNA gibi moleküllerin karşılaştırılması yeterli değildir. Bunun yanında morfolojiye dayanan özellikler de dikkate alınır.

Yapılan çalışmalarda moleküle dayalı soy ağaçları ile morfolojiye dayalı soy ağaçları arasında da uyumsuzlukların olduğu gözlendi.

Liliana ve arkadaşları, moleküler ve anatomiye dayanan soy ağaçları çalışmalarının birbirini desteklemediğini şöyle dile getirmektedirler:

"Morfolojik ve moleküler analizlerden elde edilen filogeniler arasındaki ve farklı moleküler dizi alt kümelerine dayalı ağaçlar arasındaki uyumsuzluk hem karakterler hem de türler açısından veri kümeleri hızla genişledikçe yaygın hale geldi."

Yakınsak Evrim İddiası, Ortak Ata Kavramını Desteklemiyor

Yakınsak evrim nedir?

Yakınsak evrim, akraba olmayan canlıların arasında görülen benzer biyolojik yapıların, benzer çevrelerde ve benzer şartlar altında doğal seçilim yoluyla kazanılmış özellikler olduğu iddiasını ifade eden bir terimdir.

Mesela, akraba olmayan farklı canlı türlerinde kanat yapılarının ortaya çıkması gibi. Ya da Yunusların, bir memeli oldukları hâlde, milyonlarca yıldır deniz ortamında bulunmalarından dolayı, balıklara benzer bir vücut yapısını doğal seçilim etkisiyle kazandığı iddiaları gibi.

Evrimciler tarafından türler arasında ortak atadan kalıtım yoluyla gelmeye dayalı soy ağaçları kurulamayınca böyle bir görüş ileriye sürüldü. Kanatlı bütün sineklerin, böceklerin ve kuşların milyonda bir cereyan eden ve onunda yüzde doksan dokuzu zararlı olan bir mutasyonla meydana geldiği görüşü ileri sürüldü.

Böyle bir görüş, bir yaklaşım değil, ideolojik bir düşünce tarzıdır.

"ABD Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabı"nda yer alan bir çalışma, biyologların mitokondriyal DNA (mtDNA) kullanarak büyük kuş grupları için filogenetik bir ağaç oluşturmaya çalıştıklarında, elde ettikleri sonuçların kuş ilişkileriyle ilgili geleneksel kavramlarla keskin bir şekilde çeliştiğini gördüler. Hatta bazı kuş mtDNA'ları ile yılan ve kertenkele gibi uzak türlerin mtDNA'sı arasında "yakınsak" benzerlikle karşılaştılar ve kuş mtDNA'sının "birden fazla bağımsız kökene" sahip olduğunu öne sürdüler.

Frederick, Nature Immunology dergisinde 2005’de yayınlanan bir makalesinde, bitki ve hayvanların, kendi bağışıklık sistemlerinin benzer bir biyokimyasal yapıya sahip olduğunu, fakat atalarında böyle bir bağışıklık sistemin bulunmadığını bildirdi. Ortak atanın, "beklenmedik derecede benzer" bu sistemleri açıklayamadığını, bunun bitkilerde ve hayvanlarda bağımsız gelişen kökenlere işaret ettiğine dikkati çekti.

Evrimci Michael Syvanen yakınsak evrim konusunda şöyle diyor:

“Hayatın gerçekten de birden fazla kökeni olabilir.”

Sonuç Olarak;

Canlılarda dış görünüş benzerliğinin bilimsel bir değeri yoktur. Bu benzetme, beyazlığından dolayı şekerle tuz arasında yakın akrabalık bağı aramaya benzer. Aynı yapı ve şekilde iki flaş diskin dış benzerliklerinden dolayı içindeki bilgilerin de yakınlık veya akrabalığından söz edilebilir mi? 

- Allah isterse bir canlı türünden bir başkasını yaratamaz mı?

- Yaratabilir. Ama Allah’ın bugün görünen böyle bir kanunu yok. Geçmişte olduğuna ait de hiçbir bilimsel delil mevcut değil.

Canlılarda da esas olan onların genetik programları ve şifreleridir. Bilimin bize gösterdiği, her bir canlı türünün kendi genetik yapısına sahip olarak ve doğrudan mevcut haliyle yaratıldığıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 98
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun