Evli kadının çalıştığı gelir kendisine aittir hükmünün kaynakları nelerdir?
- Sosyal devlet sisteminin geçerli olduğu Almanya gibi ülkelerde evli kadının çalıştığı gelir kendisine aittir hükmünün kaynakları nelerdir?
- Bu bir içtihat mı?
1. Sosyal devlet sisteminin geçerli olduğu Almanya gibi ülkelerde evli kadının çalıştığı gelir kendisine aittir ve kocasına sormadan istediği gibi tasarruf edebilir ve kocası ona geliri de olsa bakmak zorundadır tezi, İslam hukuku bağlamında nasıl değerlendirilebilir?
2. Yine bu bağlamda kadının çalışması kocasının iznine tabidir hususu var ve kadının çalıştığı gelir kendisine aitse, o durumda Almanya gibi sosyal yardımın verildiği ülkelerde geliri üst seviyede olmayan kocalar eşinin (karının) çalışmasını çoğunlukla istemezler, çünkü diğer yardımları talep etme imkanından mahrum kalacak ve kadının çalıştığını da evinin harcamalarında kullanamayacak. Bu durum Türkiye’de sosyal devlet henüz çok gelişmediği için gündemde değil ama Almanya gibi ülkelerde bu bir sorun.
3. Nisa suresinin 34. ayetinden de kadının çalıştığı kendine aittir hükmüne yer verenler var. Tanınmış meallerin çoğunda bu yer almıyor. Nisa 34'ten bu hükmün çıkarılması mı söz konusu yoksa o hüküm ayet mi oluyor?
4. Bu hükmü uygulayıp İslam aile hukukunun diğer hükümlerini uygulamamak HÜKÜM CIMBIZLAMASI olmuyor mu? Bir içtihat işine gelen kişi tarafından alınıyor ama evlilik, boşanma, miras ve diğer konular dikkate alınmak istenmiyor. Bu durumda ya tamamı ya da hiçbiri alınmaması gerekli değil mi?
Değerli kardeşimiz,
Nikâh akdinin hükmü (doğurduğu, taraflara yüklediği sonuçlar) arasında, kadının malının ortak olması yoktur. Bu hüküm hem uygulamaya hem de İslam mülkiyet hukukuna dayanmaktadır. İslâm hukukçuları nafaka yükümlülüğünün evlilik akdinin hukukî sonuçlarından olduğu hususunda fikir birliği içindedir. Evlilik süresince bu yükümlülük devam eder; evliliğin sona ermesi halinde iddet nafakası ödenip ödenmemesi evliliği sona erdiren sebebe göre değişiklik gösterir. Konuya ilişkin âyet ve hadislere binaen (el-Bakara 2/228, 229, 233, 236; en-Nisâ 4/19, 34; et-Talâk 65/1, 6, 7; Buhârî, “Nafaḳāt”, 1, 9; Müslim, “Zekât”, 38, “Aḳżıye”, 7; Ebû Dâvûd, “Nikâḥ”, 40-41; Tirmizî, “Tefsîr”, 9) İslâm hukukçularının büyük çoğunluğu evlilik nafakasında -fakir, gāib veya hasta bile olsa- kocanın nafaka borçlusu, kadının -zengin de olsa- nafaka alacaklısı olduğu noktasında ittifak etmiştir. Zâhirî hukukçusu İbn Hazm’a göre zengin olan kadın kocasının nafakasını temin etmekle yükümlüdür (el-Muḥallâ, X, 92).
Sözünü ettiğiniz Nisa Suresi 34. ayetteki "kavvam" kavramının kocanın nafaka yükümlülüğü şeklinde yorumlanmasının yanı sıra (ve birçok hadis ve uygulama) kocanın, karısı ve çocuklarının nafakasını temin ile yükümlü olduğunu ifade ediyor.
Kadın geçinmek için çalışmaya mecbur değildir.
Şahsi arzusu veya kamu yararı kadının çalışmasını gerekli (ihtiyaç) kılıyorsa, kadın uygun işlerde çalışabilir.
Kocası kadının çalışmasına izin vermiyorsa, kadın da ısrar ediyorsa durum, ayette geçtiği üzere hakemlere (ehliyet sahibi ve uzman kişilerden oluşmuş tarafsız kişiler) getirilir. Hakemler bir çözüm (anlaştırma) bulamazlarsa boşanma yolu da açıktır.
“İslam’ın bütün hükümlerini uygulamayan hiçbir hükmünü uygulamasın.” diye bir kural, bir mantık yoktur. Kul, uygulamadığının suçunu ve günahını yüklenir, uyguladığının da sevabını alır, vazifesini ifa etmiş olur...
Esas olan ailenin devamlılığıdır. Günümüz dünyasında artan ihtiyaçlardan dolayı özellikle büyük şehirlerde asgari ücret veya ona yakın bir maaş ile çalışmak zorunda kalan erkeğin aldığı maaşın yeterli olamayacağı ve aile geçimini sağlamakta zorlanacağı açıktır. Böyle bir durumda kadının maaşı varsa eşine destek olması aklı selimin onaylayacağı bir davranıştır. Aksi davranışlar ise ailede sıkıntılar doğuracaktır.
Almanya örneğinde olduğu gibi kadının kazancından kaynaklı olarak erkeğin gelirinde bir kesinti oluyorsa veya alacağı maddi desteğe engel teşkil ediyorsa, erkeğin de bu durumdan kaynaklı olarak aile geçiminde sıkıntı yaşaması halinde kazancından eşine destek verme zarureti ortaya çıkmaktadır. Bahsettiğiniz durumda geliri olan kadının aile ekonomisine katkıda bulunma mecburiyeti doğmaktadır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- NAFAKA
- Kadının çalıştığını ve kazancını, eşine veya aileye harcama zorunluluğu var mı?
- Mirastan kadına az mı veriliyor, niçin?
- KEFÂET
- Baba kızına ömür boyu bakmakla yükümlü mü?
- Erkek bahane bularak eşine kızabilir mi? Erkek kız arkadaşı ile konuşabilir mi? Bu kadına bir zulüm değil mi?
- Benim meşru isteklerim mi önemli yoksa eşimin nafile ibadetleri mi?
- Osmanlı padişahları ve cariyelik sistemi hakkında bilgi verir misiniz?
- Resmi kanunlara göre boşanma durumunda, mal paylaşımının eşit olarak yapılması İslami kurallara uygun mudur?
- Kadın, eşinden izinsiz ailesini eve çağıramaz mı?
Yorumlar
Neredeyse 7 senedir benim kazandığım bana ait modunda olan bir eşim var. Çocuklarımdan biri de dedelerinin, dayılarının da telkinleriyle annemin kazandığı kendisine ait diyor. Baba köle gibi yapmak zorunda, Anne de kraliçe gibi her istediğini yapıyor. Sen evlenince ne yapacaksın diye sorunca da aynı evlat, ben evlenmeden önce soracağım bu konuyu ve öyle cevap verirse kapıyı göstereceğim diyebiliyor.
İslam dini aile yapısını bozan, birbirinin haklarına riayet etmeyen her türlü davranışı yasaklamıştır. Erkeğin aile geçimiyle sorumlu olması demek aile fertlerinin israfa kaçan keyfi harcamalarının sorumluluğunu da erkeğe yüklediği şeklinde anlaşılmamalıdır. Kadın ve çocuklarınız sizin sorumluluğunuzu suistimal ediyorlarsa bazı tedbirler alma hakkınız da vardır. Cevapta da atıfta bulunduğu gibi İbn Hazm zengin olan kadının fakir kocasına nafaka ödemesi gerektiği yönündeki ifadesi doğrultusunda geliri olan kadının da gerek evlilik döneminde gerekse boşanma sonrası iddet döneminde maddi yükümlülükleri olduğuna dikkat çekilmiştir.
Eşinizin yakınlarının olumsuz telkinlerde bulunmaya haklarının olmadığını da bilmeleri gereklidir. Aileniz içerisinde huzursuzluğa yer vermemek için sizin de kavvamlık görevinizi yerine getirip suistimale mahal vermemeniz önemlidir. İyi niyeti suistimal etmek isteyen insanlar her türlü yolu deneyeceklerdir.