Dünyanın ölmesi ne demek?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle şunu ifade edelim: Dünya denilince ahiret hayatından önceki her şeyi ve kainatın geçirdiği bütün safhaları birlikte düşünmemiz gerekiyor. Yoksa "Dünya" ile kastedilen mana, üzerinde yaşadığımız Arz Küresi değildir.
Kıyametin kopmasıyla, Güneş'in dürülmesi, dağların uçması, denizlerin yanması gibi dünya hayatının sona ermesinin ilk hareketleri tahakkuk edecektir.
İnsanın bir süre can çekişip sonra ölümü tatması gibi, bu safhalardan sonra da dünya hayatından hiçbir eser kalmayacak, böylece dünyanın ölümü vuku bulacaktır.
Bunu dirilme, mahşer, vakfe, mizan safhaları takip edecek ve sonunda insanların bir kısmının cennete, diğer kısmının da cehenneme girmesiyle ahiret hayatı tam manasıyla başlamış olacaktır.
Bu kainattaki hareketler, değişmeler, canlıların bir süre yaşayıp ölmeleri, yerlerine başka canlıların gelmeleri konusunda şu harika ifadeler büyük bir kapı açıyor:
“ … Başka bir alemin mahsulatının tezgahı hükmünde çarkları dönüyor.” (bk. Nursi, Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz)
Bu dünya hayatının mahsulleri bir başka aleme gönderilmezse, o zaman bu kainat kendi üretimini yine kendi içinde tüketen hikmetsiz bir fabrika gibi olur. Buna akıl ve hikmet müsaade etmediğine göre, bu mahsullerden, özellikle de insanlardan Allah’ın emirlerine göre hareket edenlerin mükafat göreceği ve isyan edenlerin de cezalarını çekeceği bir başka alem olacaktır. O alemin gelmesi için bu kainatın faaliyetinin son bulması gerekir. Akıl ve kalbler ancak böylece tatmin olabilirler.
Bu alemi sonsuz kudretiyle yaratan Cenab-ı Hak, elbette onu yıkmaya da kadirdir.
Ayrıca, bu alemin yıkılmasının mümkün olduğu, onun meyvelerinde açıkça görülmektedir. Zira büyüme kanununa tabi olan bütün varlıklar önce kemale ererler, fıtrî ömürlerini tamamlamak üzere faaliyetlerini bir süre sürdürürler, sonra zevale meyleder ve ölürler.
İnsanın nutfede başlayan yolculuğunun kabirle son bulması gibi, bu alemin de bir ilk noktadan başlayan yolculuğu insanın yaratılmasıyla kemale ermiş oluyor. Bu kemalden sonra zevale meyletmeye de başlamıştır. Kıyametin kopmasıyla dünya hayatı da son bulacaktır.
Bu mümkünün vaki olmasına ve son iki safhanın da tahakkuk etmesine, yani yıkılan bu alemin yerine ebedî bir alemin yaratılmasına hiçbir mani yoktur. Kudret sonsuzdur. Hikmet, adalet, rahmet de bunu gerektirmektedir.
Böyle bir alemin yaratılacağı bütün semavî kitaplarda haber verilmiş ve bütün peygamberlerce insanlara müjdelenmiştir.
“Evet, şu gecenin sabahı ve şu kışın baharı ne kadar makul ve lâzım ve kat'i ise, haşrin sabahı da berzahın baharı da o katiyettedir.” (bk. Sözler, Dokuzuncu Söz)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Teheccüd Namazı Ne Zaman ve Nasıl Kılınır?
- Teheccüd namazı ne zaman ve nasıl kılınır; nasıl niyet edilir?
- Ahirette insanların ebedi olarak yaşaması, yalnız Allah Teala'nın ebedi olması hususu ile nasıl açıklanır?
- Ahirete inanmayan kimseye ne diyebiliriz? İnsanlık olarak iyi olan bir arkadaşım Allah'a inanıyor, ama kıyamet kopmayacak diyor, ahirete, cennet ve cehennemin varlığına inanmıyor?..
- Namazı her gün 5 vakit kılmaktaki hikmetler nelerdir?
- Allah evreni neden yok edecek?
- Kıyametin kopmasının ve kainatın yıkılmasının mantıki ve bilimsel delilleri nelerdir?
- Denizanaları, "Bütün canlılar ölümü tadacaktır." ayetine aykırı mı?
- İki diriliş arasında ne kadar süre geçecektir?
- Dünya ve ahiret arasındaki en belirgin fark nedir?