DNA'lardaki hatalar yaratıcının olmadığını göstermez mi?

Tarih: 28.11.2017 - 01:07 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ateistler DNA’larda hatalardan bahsederek yaratıcının olmadığını söylüyorlar.
- Yani mesela DNA hata yapıyor sonra bunu tekrar düzeltiyor. Eğer bir yaratıcı olsa neden hata yaptırıp tekrar düzeltmeye ihtiyaç duysun, bu düzeni düzgün olarak işletebilirdi, diyorlar.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah, yaracağı şeyi onların (ateistlerin)  istediği gibi yapmak mecburiyetinde midir? Allah kâfirlerin keyiflerine göre hareket edecek değildir. Allah yaptığı her şeyde hürdür ve istediğini istediği şekilde yapar.

Allah’ın yarattığı şeyler ya doğrudan güzeldir ya da neticeleri itibariyle güzeldir. İşte kâfirler bunu anlamıyorlar.

Mesela, kışın kar ve dondurucu soğuk, görünüşte güzel değildir. Ama sonucu itibariyle çok güzeldir. O şiddetli soğuklar olmazsa, bazı zararlı mikroplar ölmediği gibi, bazı bitkiler çimlenip çiçek açamaz. Zira bazı bitkilerin gelişebilmeleri için belli bir soğuğa ihtiyaç vardır. Kar da öyle, hem yer altı su kaynaklarının zenginleşmesine hem de yeryüzünü bir örtü gibi kapatarak soğuktan korunmasına vesile olur.

Bu işin bir yönü.

Bir başka yönü de kömür ve benzeri yakıtlara ihtiyaç duyuluyor. Buradan ne kadar insan faydalanıyor. Kömürü çıkaran kazanıyor. Tabii çıkarmak için gerekli alet ve edevatın imalatında ne kadar insan devreye giriyor. Çıkartan kazanıyor. Taşıyan kazanıyor. Taşıma araçlarının yapımında çalışanlar kazanıyor. Satan kazanıyor. Kaloriferi yakan kazanıyor. Kalorifer kazanının imalinde ne kadar insan çalışıyor ve onlara ekmek kapısı oluyor.

Siz bunu daha arttırabilirsiniz.

Allah her mevsimi bahar gibi yaratırdı. İnsan hiç sıkıntı çekmeyecek tarzda şartlar halk ederdi. O zaman insan melek gibi olurdu. Allah’a devamlı ibadet eden nurdan mahlûklar olan melekler zaten var.

Cenab-ı Hak, insanı niçin yaratmış ona bakmak lazımdır. Esas işin püf noktası orasıdır. O anlaşılmazsa hiçbir şey anlaşılmaz. Her şey başıboş ve gelişigüzellik içinde görülür.

Allah insanı kendisine ibadet için yarattığını ve dünyaya imtihan için gönderdiğini, bir takım olumsuzluklarla, yani açlıkla, zenginlikle, makamla evlatla ve nefsin hoşuna giden şeylerle imtihan edeceğini beyan buyuruyor. Bu imtihanda rehber Peygamberimiz (asm), ölçü de Kur'an-ı Kerim’dir.  

Demek ki insanın yaratılışının asıl gayesi, Allah’ı tanımak, O’na iman ve ibadet etmektir. Allah’ı bize tanıtan üç külli tanıtıcı vardır:

  • Kur’an-ı Kerim’dir.
  • Peygamber Efendimiz (asm)’dir.
  • Kâinattır.

Burada Allah’ı bize tanıtan kâinat kitabından bahsedeceğiz. İnsan da dâhil bu kâinattaki varlıkların tamamı bütün özellikleri ve güzellikleriyle Allah’ı bize göstermektedir.

Nasıl ki, aynadaki güneşin görüntüsü güneşten gelmektedir. Aynanın içerisinden çıkmamaktadır. İşte bütün varlıklar da âdeta bir ayna gibidir. Ne kadar güzellik, sanatlı yapılış, süslü şekil ve gösterişli ve planlı tanzim varsa hepsi Allah’tan yansımaktadır. Allah’ın eseridir.

Mesela sen kendine bak. Senin yüzündeki güzelliği kim tayin etti? Gözlerinin sayısını, şeklini ve yerini kim ayarladı? Senin ağzının ensende olmasını kim önledi? Gözünün biri sırtında, diğeri de göğsünde olamaz mıydı? Ayaklarının birbiriyle milimetrik fark olmayacak şekil ve yapıda olmasını kim sağladı? Çapraz bir ayakla gönderilenin ayağını düzeltinceye kadar kaç defa ameliyat geçirmek mecburiyetinde kalınıyor.

Hayal, hafıza, ilim ve aklı sana kim verdi? Başlangıçta sen daha bir hücre iken bunların hiçbirisine sahip değildin? Seni tek hücreden bu hale kim getirdi?

İşte insanın yaratılışındaki bu güzellikler, Allah’ın varlığını en güzel şekilde göstermiyor mu?

Cenab-ı Hak uyulmasını istediği bir takım şartlarını da koymuş.

Mesela, Allah’ın emrine uyulmaz içki içilirse, sigara kullanılırsa, uyuşturucu alınırsa, hamile iken röntgen ışığına maruz kalınırsa, ya da çocuğu düşürmek için ilaç alınırsa veya doğum esnasında çocuk uzun süre nefessiz kalırsa, haramla beslenilirse bu ve bunun gibi pek çok sebeplere riayet edilmezse, o zaman o çocukta bir takım arızaların meydana geleceği beyan buyruluyor.

Allah icraatında sebepleri kullanıyor. İnsanın ve bütün canlıların genetiğini DNA’ları kullanarak yapıyor. İnsanın genetik yapısını idare den DNA’lar değil, Allah’tır.

Şimdi yukarıda sayılan ve daha sayamadığımız pek çok sebeplerden birisini veya birkaçını yapan, kalkıp soruyor:

- Allah varsa DNA’da neden hata oluyor, yanlış yapılıyor?

 - Allah şartlarına uyulmazsa anormalliklerin olacağını bildirmemiş miydi?

Tabi bunların hiçbirisi nazara alınmıyor. Ondan sonra da keyfine uygun gelmeyen şeylere itiraza başlıyor. Başta Allah’ın varlığını inkâra kalkışıyor.

Birisinin “Allah yok” demesiyle Allah yok olmuyor ki, o kafasız, güneşe karşı gözünü kapamakla gece olduğunu zannediyor ve sadece kendi âlemini karanlık hale getiriyor.

Allah’a ve ahirete inanmamak ahirete gitmeye mani değildir. Sadece cennete girmeye manidir. Bir kimse Allah’a inanmamakla Allah’a bir zarar vermiş olamaz. O ancak kendine zarar verir.

Bu sudan bahanelerle güya Allah’ın olmadığını ileri sürenler, aslında vicdanen O’nun varlığını inkâr edemiyorlar. Fakat bir takım hatalarından dolayı cehennem tehdidini işittikçe kaçacak yer arıyorlar.

Bundan kurtuluşun çaresi Allah’ı inkâra kalkışmak değildir. Çünkü Allah’ı ve ahreti inkâr öyle bir bataklıktır ki, gece-gündüz her nefes alışında ve verişinde yok olmanın, öldükten sonra bir daha dirilmemenin getirdiği dehşet ve ızdıraptan çıldıracak hale gelirler.

Allah’ı inkârda hiçbir fayda ve menfaat yoktur. Allah’ı ve ahreti inkâr etmekle insan bile bile hem dünyasını ve hem de ahretini cehennem hayatına döndürmektedir. Böylelerine acınmaz ve merhamet edilmez. Çünkü zarara bilerek ve isteyerek girene acınmayacağı ve merhamet edilmeyeceği umumi bir düsturdur.

Hâlbuki Allah’ı dinleseler, O’nun emirlerine itaat etseler, O’na sığınıp kusurları için af dileseler hem dünyaları ve hem de ahretleri cennet hayatına dönecektir.

Bu şeytanın yoludur. Kâfirlere bu yol güzel gösterilmektedir. Aklı başında olan kimse şeytanın sözüne uymaz ve o yoldan gitmez. O yolda giden bütün felsefeciler sonunda intihar etmişler ya da akıl hastanelerine düşmüşlerdir.

Bunlar kendi hayatlarına kastediyorlar. Bizden bunlara sadece hidayet dilemek düşer...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun