Çoğunluk cehennemde mi? Ayet ve hadisler bakınca öyle olduğu anlaşılıyor...

Tarih: 21.11.2006 - 01:29 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ayetlere, hadislere baktığımızda, azap çekmeden cennete gidenlerin çok ciddi bir azınlık olduğunu görüyoruz... Hatta Bediüzzamanın tavuskuşu yumurtası ve tohum örneklerinde dahi, insanların yüzde sekseninin helak olmasının ve azap çekmesinin ehmmiyeti ölçü olmaması gibi bir mantık var...

- Bunları okuyunca etrafıma ve kendime baktığığımda, insanların çoğunun cehenneme gideceğini düşünmek ve kendimin de bu çoğunluk içinde olma ihtimalinin oransal olarak fazla olduğunu düşünmek ümitsizliğmi artırıyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki ayet ve hadislerde insanlar bazen şiddetli uyarılmaktadır. Bu uyarılar insanların günahlardan kaçınarak derecesini arttırıp, ebedi hayatta yüksek makamlarda olmaları içindir. Yoksa insanları ümitsizliğe düşürüp perişan etmek için değildir. O nedenle bunu iyi anlayıp bu uyarı ve tehditleri kendi hakkımızda kemalata ulaşmak ve günahlardan kaçınmak için bir kamçı olarak kabul etmeliyiz.

Cehennemin ismi çok insanları korkutmaktadır. Öyle olmalıdır da. Fakat kimin cehenneme kimin cennete gideceğini bilmediğimiz için, devamlı uyanık olmak zorundayız.

Müslüman ümit ve korku halinde olmalıdır. Kur'an'da tehdit aytlerinden daha fazla teşvik ayeti vardır. Hem Cenab-ı Hakk'ın rahmeti azabından daha fazladır.

Ümit ve korku arasında olmak, her insan için lazım olan bir dengedir. Zira, ne kadar Müslüman olursak olalım yine imansız ve cehennemlik ölebilmemiz mümkündür. Ne kadar günahkar yaşasak yaşayalım sonunda Cenab-ı Hak tövbe nasip eder, imanlı ve cennetlik gidebiliriz.

Hz. Ebu Bekir (r.a.)’in şöyle söylediği nakledilir:

"Gökten bir ses duysam ki 'tüm insanlar cennette olacak bir kişi cehennemde' diye, korkarım ki cehenneme gidecek o bir kişi ben miyim? Yine 'tüm insanlar cehennemde olacak bir kişi cennette' denilse, ümid ederim ki acaba cennete gidecek o bir kişi ben miyim?.."

Müslümanın imanı "Havf ve Reca", korku ve ümit arasında olması gerekir. Peygamberler de dahil, hiç kimse Allah'ın azabından emin olamaz. Ancak onun gazabından rahmetine, azabından bağışlamasına sığınarak cennetini ümid ederler. Biz de bu dengeyi muhafaza etmeliyiz. İbadetimizi hakkıyla yapıp Cenab-ı Hakk'ın bizi cennetlikler listesine almasını ümit etmeliyiz.

Ahiret hayatı daha gelmediğine göre, insanların ne kadarının cehennemde ne kadarının cennette olduğunu bilemiyoruz. Hem cehennemi de mutlak şer olarak düşünmek doğru olmaz. Cehennem yok olmaktan daha iyidir. Hem dünya ölçüleriyle ahiretteki ahvali tamamen kavramak mümkün olmadığına göre, insan vazifesini yapmalı ve kendini aşan konularda tasarruf etmeye kalkmamalı. Allah'ın kullarına karşı olan merhametini ittiham etmeyip ondan fazla şefkatini öne sürmemelidir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Allah bazı insanları cehennem için mi yaratmıştır?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

esmeray634

evet çok çok güzel bir yazı bizler nasılsa Allah affeder ümidiyle sürekli aynı hataları işliyoruz halbuki asıl önemli olan tövbe ettikten sonra bir daha o günahı işlememeye gayret etmektir.Biz insan oglu sürekli işimize geldigi gibi yaşamayı tercih ediyoruz.Allah cümlemizi af etsin inşallah...

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Öğrenmek_İstiyorum99

Şeytan, iman ettiği halde nefsine uyan bir çok insanı, "Allah nasılsa tövbeleri çok kabul edendir, ileride sizleri affeder" diyerek kandırıyor. Bizler de malesef, Allah'ın bizimle şaka yapmadığını, O'nun vadinden kesinlikle dönmeyeceğini, dolayısıyla olayın ehemmiyetini bir türlü anlayamadığımız için hep aynı hatalara düştükçe düşüyor ve genellikle Rabbimizin bir rahmeti olarak başımıza ancak kötü bir olay geldiğinde akıllanabiliyoruz. O da bazen geçici bir zaman için geçerli oluyor... Halbuki kalbimizde gerektiği kadar Allah korkusu olsaydı, şeytan da bizi Allah hakkında kandıramayacaktı... Nasılsa ileride tövbe ederim diyerek yaptığımız her hata ve yanlışın tamamen affedileceğine dair bir garanti vererek kendi kendimizi kandırmamız doğru olmaz. Zaten bu kanatide bize şeytan veriyor.. Dolayısıyla biz malesef İslam'ın hoşgörüsüyle, esneklik anlayışını karıştırıyoruz. Hatta insanlara dinimizi anlatırken bile bu dengeyi sağlamakta bazen zorlanıyoruz. Bir Müslümanın, nasıl devamlı olarak, korku ile ümit arasında olması gerekiyorsa, insanlara tebliğ veren insanların da, onlara ümit aşıladıkları kadar, en az onları ikaz edip uyarmaları da gerekmektedir-ki, öldükten sonra zor bir durumla karşılaştıkları zaman, "bizlere her şey toz pembe anlatıldı" demesinler... ...

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun