Çocukken cinsel istismara uğrayan nasıl bir yol izlemelidir?

Tarih: 29.05.2020 - 17:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Çocukken cinsel istismara uğrayanların ilerideki travmaları göz önüne alındığında nasıl bir yol izlenmelidir?
- Psikiyatri desteği almak doğru mudur?
- Maruz kalınan bu durumdan dolayı aradan yıllar geçse bile unutamaması ve bu durumu silememesni, namaz kılan ve tefsir okuyan biri olarak bazı psikoloji rahatsızlıkların kaynağı olarak görmekteyim.
- Bu konuda ne yapmalıyım? Yardımcı olun lütfen.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle çok geçmiş olsun diyor ve Rabbimize bir an önce bu olumsuz durumun etkilerinden sizi kurtarması için dua ediyoruz. Çünkü O Rahim’dir, Kerim’dir; gücü her şeye yeter, kendisine sığınanları geri çevirmez.

Yükünüzün ağır olduğunu, çektiğiniz acıların da bir o kadar derin olduğunu biliyoruz. Çünkü çocuklara yönelik cinsel istismar, çocukluk dönemi travmalarının en şiddetlisidir. Bunun için kişinin hayatı üzerindeki etkileri derin olmakla birlikte, telafisi de bir o kadar uzun sürer. Zira, kişinin aldığı yaraların izi beyninde kalır, ruhuna siner, o yoğun stres ve acı, onda büyük bir iz bırakır ve yetişkinlik dönemine ulaştığında çeşitli ruhsal sıkıntılar geliştirme riskini artırır.

Nitekim istismarın en fazla görüldüğü ABD’de yapılan uzun çalışmaların sonucunda, çocuk istismarı ile yetişkinlik döneminde yaşanan çok sayıda psikiyatrik hastalık arasında ciddi bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Örneğin depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, zihin bölünmesi bozukluğu, bellek işlevlerinde, kimlik ve bilinçte değişim ya da bozulma, madde bağımlılığı, yeme bozuklukları ve sınırda kişilik bozukluğu, evlilikten kaçınma, mahrem ilişkilerden uzaklaşma, kendini kirli, suçlu hissetme v.b. bu kişilerde daha fazla görülmüştür.

Sizin de bunlardan birini veya bir kaçını veya daha hafiflerini yaşıyor olduğunuzu tahmin ediyoruz.

Bununla beraber travmanın mağdur üzerindeki olumsuz etkisi herkes için aynı değildir. İstismarın şekli, istismarın süresi, sıklığı, çocuğun istismarcıya yakınlığı, fiziksel zorlamanın eşlik etmesi, cinsiyet, istismara uğrama yaşı ile ilişkilidir.

Biz sizinle ilgili bunların hiçbirini bilemediğimiz için sorunuza ancak genel bir cevap vereceğiz:

Öncelikle, istismarın derecesi ne olursa olsun izlerini silmenin ve onu geride bırakmanın mümkün olduğunu bilmenizi isteriz. İstismara maruz kalıp da aldıkları yardımdan sonra hayatlarına normal şekilde devam eden binlerce kişi vardır. Yeter ki, bu olayı gizlemeden, yok saymadan, inkâr etmeden, ama çevreye de konuyu açmadan uzman bir kişiden yardım alınsın. Ve yine yeter ki bunu aşmak için azminizi ve iradenizi bırakmayın, sabırla, inançla devam edin.

Sizi de bunu yapabildiğiniz için tebrik ediyoruz. Çünkü yaşadığınız travmanın farkındasınız ve bunu uzman kişiye sorabiliyorsunuz. Daha da önemlisi kadere iman etmişsiniz.

“Kadere iman, bütün o ağırlığı kaderin sefinesine atar, kemâl-i rahatla, ruh ve kalbin kemâl-i hürriyetiyle kemâlâtında serbest cevelânına meydan veriyor.” (bk. Nursi, Sözler, Yirmi Altınıc Söz)

Ayrıca Allah’a iman etmiş biri olarak başımıza gelen musibetlerin, beşerin zulmü bile olsa, birer imtihan vesilesi olduğunun bilincindesiniz. Dünya cihetiyle ağır yaralar taşımış olsanız bile, bu sayede Allah’a dua ve iltica ile daha yakın olduğunuz, sabrettiğiniz için kısacık dünya hayatındaki geçici acılara bedel ebedi bir cennet hayatında mutlu ve mesut olacaksınız.

Burada size kısaca genel noktalar hakkında bazı tavsiyelerde bulunabiliriz:

1) Yaşadığınız tüm psikolojik rahatsızlıklar sadece size özgü değil, bu travmayı yaşayan herkesin hissedebileceği, yaşayabileceği şeylerdir. Yani yaşadıklarınız travmanın normal sonuçlarıdır. Her şey değiştiği gibi bunlar da zamanla değişir.

İstismara uğrayan kişi kendisini suçlu veya kirlenmiş hissedebilir. Bu da onu sürekli kurban pozisyonuna itebilir. Hayata karşı küskün veya tüm bunları bilinçaltına gömerek neşeli gözükmeye çabalayan biri haline de getirebilir. Unutmayın, çocukluğunuzda başınızdan geçenlerden, o anda ne hissederseniz hissedin, siz sorumlu değilsiniz. Siz istismar öncesi ne kadar masum ve temiz iseniz, şimdi de öylesiniz.

Bu çerçevede size önerimiz şu olacak: İnsan olarak, kul olarak Halife-i Arz olduğunuzun bilinci içinde kendinizi her zaman değerli ve sevilmeye layık biri olarak görün. Çünkü her şeye gücü yeten Yüce Yaratıcımız bütün kâinatı insan için yaratmış, insanı da hepsinin üstünde ahsen-i takvimde yaratmıştır..

Her kul özeldir ve Allah’ın sanatının dünyadaki en güzel tezahürüdür.

2) Hayatta hepimiz acıdan payımızı alıyoruz. Herkesin bir yarası, acısı, travması, imtihanı var. Bizi farklı kılan acılar karşısındaki duruşumuzdur. Önemli olan bu süreci, zalimin zulmünü inkar etmeden, hoş karşılamadan, ama olgunlaşmaya da vesile kılmaktır. Çünkü hayat musibetlerle, hastalıklarla tasaffi eder, kemal bulur.

 3) İstismara uğrayan kişileri rahatsız eden bir diğer durum ise, eğer varsa öfkelerini tam olarak açığa vurmamak, yaşanılanlarla ilgili duygularını ve ne hissettiklerini anlatamamaktan kaynaklanan psikolojik sıkıntılardır. 

Tacizciyle veya yardım edenlerle yüzleşmeniz ve öfkenizi söylemeniz en doğrusudur, ama bunun kolay olmadığını veya bazen mümkün olmadığını da biliyoruz. Onun için bu aşamada onlara göndermeyeceğiniz mektuplarla öfkenizi aktarabilirsiniz. Bu sizi oldukça rahatlatacaktır. (Mektup yazın ve sesli okuduktan sonra yakın ya da parçalara ayırın gitsin. Yani kimse okumasın.)

Yazacağınız mektupta öfkenizi dile getirin, içinizde ne varsa en ağır ifadelerle söyleyin. Size ne kadar zarar verdiğini, ona karşı neler hissettiğinizi yazın. Âdeta onu karşınızda duruyor gibi hayal edin ve ondan hesap sorun. “Bunu bana nasıl yaparsın?’’ deyin. "Bu dünyada olmasa bile yarın İlahi adalet önünde bunun hesabı vereceksin.” deyin. Artık o anda içinizden ne geliyorsa yazın. Tüm öfkenizi tabiri caizse kusun.

Eğer anne-babanızın bu süreçte sorumlulukları varsa, suçları varsa, olaydan haberleri vardı da sizi koruyamadılarsa veya bizzat olayın içindelerse, onlara karşı da aynı şekilde kızgınlığınızı ve öfkenizi yazacağınız mektupta anlatabilirsiniz. Bu konuda içinizde hiçbir şey kalmasın. Nasıl olsa mektubu kimse okumayacak ve sizi yazdıklarınızdan dolayı hiçbir şekilde yargılamayacak, suçlamayacak.

Duygu ve düşüncelerinizi bu şekilde kâğıda dökebildiğinizi gördüğünüzde, aslında ne kadar güçlü olduğunuzu ve bu duygularla sağlıklı bir biçimde başa çıkabileceğinizi görmüş olacaksınız.

(Varsa) eşinize de mektup yazabilirsiniz: Unutmayın eşinize yazacağınız mektubu ona göndermek zorunda değilsiniz. Bu mektupta önemli olan şey, yaşadıklarınız hakkında açık ve dürüst olmanızdır. Eşinize çocuklukta yaşadıklarınızın evliliğinizi nasıl etkilediğini yazın. Bundan dolayı yaşadığınız sorunların tek sebebinin siz olmadığınızı anlatın. Bu konuda kendinizi suçlu hissetmediğinizi; fakat güvensizliğiniz ve uğradığınız cinsel istismarın, mahrem hayatınızı etkilemiş olabileceğini, sizin ruh halinizi bozmuş olabileceğini söyleyin. Bundan sonra ilişkinizin daha iyi olacağını yazın.

Ayrıca yaşadıklarınız hakkında bir uzmanla konuşmanız, hissettiklerinizi tüm ayrıntılarıyla ona anlatmanız da sizi oldukça rahatlatacaktır. Çünkü yaşanılan olayı unutmaya çalışmak ve konuşmaktan kaçınmak, sanılanın aksine travmanın etkilerini azaltmaz, tam tersine iyileşme sürecinizi uzatır.

Bununla birlikte önerdiğimiz bu uygulamaları bir uzman eşliğinde gerçekleştirmeniz iyileşme sürecini hızlandıracağı gibi olumlu sonuca daha emin adımlarla ve farkındalıkla ulaşmanızı sağlayacaktır.

4) İstismara maruz kalanları rahatsız eden bir diğer durum ise, yaralarını kabul etmemeleri, saklamaları, bilinçaltının derinliklerine gömmeleridir. Hatta içlerindeki o istismara uğramış çocuktan, yaradan tiksinmiş olabilir veya ondan uzaklaşmış olabilirler. Unutmayın ki, onu saklayabilirsiniz, ama ondan uzaklaşamazsınız. İnkar ettikçe, uzaklaştıkça sizi daha çok rahatsız edecektir. Bunun için içinizdeki o yaralı parçanıza, istismara uğramış çocuğa mektup yazın.

Mektupta bir anlamda kendi kendinizin ebeveyni olun ve içinizdeki zarar gören çocukla iletişime geçin...

Hâlâ acı çeken içinizdeki çocuğa sevecen, şefkat dolu bir anne-baba olun. Ona size gösterilmeyen şefkat ve desteği gösterin. İçinizdeki kırılgan ve ürkek çocuğun ihtiyaç duyduğu teselli ve korumayı sağlayın. Mesela, “Sevgili çocuk, sen masumsun, temizsin, paksın ve benim bir parçamsın. Rabbimin en değerli mahlûkusun. Sevilmeye layıksın, ahsen-i takvimde yaratılmış birisin. Ben, yani yetişkin yanın, senin kızgınlığını, öfkeni, kederini, içinde bulunduğun depresyonu, hissettiğin suçluluk duygusunu ve endişelerini gizlemek için savunma mekanizmaları geliştirdim, inkar ettim, normal olamayan şeylere sığındım belki de. Şimdi hepsini bırakıyorum. Artık bizi cezalandırmaktan vazgeçtim. Yaşananlar acı vermeye devam ediyor; ama artık bu acılar azalacak. Kendimi Sahib-i Hakikimiz olan Yüce Yaradan’a bıraktım, o Rahim'dir, Kerim'dir.” gibi ifadelerle onunla bütünleşin.

Böyle bir mektupla içinizdeki çocuğu, yani yaralarınızı kabul etmiş olacak ve onu hayatınıza ve kişiliğinize geri kazandırmış olacaksınız. Ayrıca yaralarınızı kabul ettikçe kendinizi de daha iyi tanıyacak ve rahatlayacaksınız.

5) İstismara uğrayanların bir kısmı insanlardan kaçar, kimseyle samimi olmak istemez. Unutmayınız ki travmalar, yakınların, dostların, samimi arkadaşların desteği ile daha kolay iyileşebilir. Tek başınıza bunu aşmanız imkansız olmasa bile çok zordur.

Bunun için güveneceğiniz dost çevresini geniş tutun. Samimi insanların gittiği sohbet gruplarına gidin, onlardan hoşlandıklarınızı evinize davet edin veya siz onları ziyaret edin.

Unutmayın acının en iyi ilaçlarından birisi de sosyal ilişkidir, dostlarla, akrabalarla ilişki içinde kalmaktır. Bundandır ki Kur’an-ı Kerim başta yakın akrabaları olmak üzere ziyaret etmeyi yani sılayırahimi tavsiye ediyor.

6) Aynı yerde, aynı insanlarla sürekli birlikte olmak da kişiye travmasını unutturmayabilir. Bunun için imkanlarınız ölçüsünde farklı mekanları ziyaret edin, her gün açık havada mutlaka düzenli yürüyüş yapın, imkanınız varsa yine günlük düzenli spor yapın

Tüm bunlarla beraber; şunu da eklemek isteriz ki, eğer istismarın etkileri ağırsa, profesyonel bir yardım almak, terapistle yüz yüze görüşmek daha faydalı olacaktır. Terapist olmasa da belediyelerin, "Aile ve Toplum Sağlığı Merkezleri"nin, "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı"nın il ve lçe teşkilatlarında görevli uzmanlarla bu konuyu görüşmenizi tavsiye ederiz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun