"Cennet ibadetlerin karşılığı değildir, cennet imanın armağanıdır." mealinde bir hadis-i şerif var mıdır?

Tarih: 03.05.2012 - 08:50 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Eğer varsa bu sahih bir hadis midir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sorudaki şekliyle bir hadis rivayetine rastlayamadık. Ancak bu konuda itiraza sebep olan bazı ayetlerin ifadeleri ile bir kısım sahih hadislerin beyanları arasında çelişki gibi görülen hususları açıklamakta fayda görmekteyiz.

Cennetin insanların çalışmasının bir neticesi olduğunu gösteren bazı ayetlerin mealleri:

“Öyle bir halde ki içlerinde kin kabilinden ne varsa hepsini söküp çıkarırız, önlerinden ırmaklar akar. 'Hamdolsun bizi bu cennete eriştiren Allah’a! Eğer Allah bizi muvaffak kılmasaydı, biz kendiliğimizden yol bulamazdık. Rabbimizin elçilerinin gerçeği bildirdikleri bir kere daha kesinlikle anlaşılmıştır.' derler. Kendilerine de: 'İşte güzel işlerinize karşılık, karşınızda duran şu muhteşem cennete vâris kılındınız, buyurun!' diye nida edilir.” (A'raf, 7/43)

“Onlar ki melekler canlarını tatlılıkla alırlar: 'Selâm size! Yaptığınız işlerden dolayı buyurun cennete!' derler." (Nahl, 16/32)

“İşte dünyada yaptığınız makbul işlerden dolayı vârisi yapıldığınız cennet!” (Zuhruf, 43/72).

İlgili hadisin meali şöyledir:

Ebû Hureyre anlatıyor: Rasûlullah (asm):

"Sizden hiçbirinizi asla kendi ameli kurtaramaz!" buyurdu. Sahâbîler:
"Yâ Rasûlallah! Seni de mi amelin kurtaramaz?" diye sordu­lar.
"Evet, beni de kendi amelim kurtaramaz. Ancak Allah beni rahmetiyle bürüyüp korur.” (Buharî, Rikak, 18; Merda, 19; Müslim, Münafikin, 71, 73, 75)

- Bu konuda kütübü sittede ve diğer kaynaklarda benzer ifadelerle hadis rivayetleri söz konusudur. Uzatmamak için Buhari ve Müslim’deki bu hadisi örnek olarak aldık.

Görüldüğü üzere, ayette cennet insanların emeğinin karşılığı olarak gösterilirken, hadiste sırf Allah’ın bir lütfu olarak değerlendirilmiştir.

İslam alimleri bu konuya eğilmiş ve ayet ile hadis arasında bir çelişkinin olmadığını -farklı yaklaşımlarla- ortaya koymaya çalışmışlardır.

Bunların detaylarına girmeden, konuyu bir kaç madde halinde şöyle özetleyebiliriz:

- İnsanların amelleri cennet’e girmeye bir vesiledir, fakat hakiki karşılığı değildir. Hakiki sebep ise, Allah’ın rahmetidir.

- Salih amellere muvaffak olmak, ancak Allah’ın lütfuyla mümkündür. O halde cennetin vesilesi olan salih amellerin işlenmesi de Allah’ın bir lütfu olduğuna göre, cennete girmenin gerçek sebebi de Allah’ın lütuf ve merhametidir.

“Hamdolsun bizi bu cennete eriştiren Allah’a! Eğer Allah bizi muvaffak kılmasaydı, biz kendiliğimizden yol bulamazdık.” (A'raf, 7/43)

mealindeki ayetten de bunu anlayabiliriz.

- Şayet iyi ameller, gerçekten bir hesabın ölçüsü olarak kabul edilirse, gelecek cennet nimetlerinin bir ücreti olması bir yana, Allah’ın dünyada lütfettiği nimetlerine bile tam karşılık olamaz.. Bediüzzaman Hazretlerinin o veciz ifadesiyle:

“Ey nefis! Ubudiyet, mukaddeme-i mükâfat-ı lâhika değil, belki netice-i nimet-i sâbıkadır. Evet biz ücretimizi almışız. Ona göre hizmetle ve ubudiyetle muvazzafız.” (Sözler, Yirmi Dördüncü Söz, Beşinci Dal, İkinci Meyve)

- Ayrıca, insan elde ettiği bir kazancın kendi çalışmasının karşılığı olduğunu bildiği zaman ondan büyük bir keyif alır. Sonsuz rahmet ve hikmet sahibi olan Allah, bazı ayetlerde cenneti insanın çalışmasının bir karşılığı olarak göstermekle kullarına bu lezzeti de tattırmak istiyor.

Fakat gerçekte, güzel amellere muvaffak olma hususundaki insanın payı yüzde bir bile değildir. Zira, her şeyi o vermiştir, insanı maddi-manevi cihazlarla o donatmıştır, o kullarına hidayet yolunu göstermiş ve orada yürümeye muvaffak etmiştir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun