Cehennemin Peygamber Efendimize gösterilmesi ne demektir?

Tarih: 13.03.2015 - 00:48 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Abdullah b. Vehb, der ki: (...) Enes şöyle demiştir:
"Rasûlullâh (asm) bir gün bize sabah namazı kıldırdı. Bir ara ellerini uzatıp geri çekti. Selâm verince kendisine, yâ Rasûlallâh bu namazında daha önce hiç yapmadığın bir şey yaptın denildi. Buyurdular ki:

"Bana Cennet gösterildi. Orada salkımları sarkık, taneleri kabak kadar siyah üzümler gördüm. Uzanıp almak istedim, üzüme, geri çekil diye vahyedildi, üzümler geri çekildi. Sonra bana Cehennem gösterildi, hemen şu aramızda gösterildi, orada kendi gölgemi ve sizin gölgenizi gördüm, size, geri çekilin diye işaret ettim. Bana onları yerlerinde bırak, çünkü Allah'a sen de teslim oldun, onlar da teslim oldu. Sen hicret ettin, onlar da ettiler. Sen cihâd ettin, onlar da cihâd etti denildi. Düşündüm, (bu hususlarda) benim size karşı peygamberlikten başka bir üstünlüğüm olduğunu görmedim." (Sahih-i İbni Huzeyme, Hadis No: 892, Hakim, Müstedrek 4/456, Ebu Nuaym, Sıfat el-Cenneh, II, 196'da bu hadisi daha kısa olarak verir.)
- Kişiye ışık tutulduğunda gölgesi arkasında oluşur, hadiste ise sizin ve benim gölgemi orada (cehennemde) gördüm ifadesi beyan edilmiş. Hadisteki bu ifadenin cehennemin ona dokunacak kadar yakın bir mesafedeymiş gibi gösterilmiş ve cehenneme bu kadar yakından tanık olmasını anlatan bir metafor (mecaz) olarak kullanıldığını bir nevi dolaylı (kinayeli) bir anlatım olduğunu söylemek mümkün müdür?
- Yoksa nihayetsiz kudret sahibi Allah(c.c)'nun yarattığı istisnai bir durum olarak mı algılamalıyız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Hâkim, rivayet ettiği hadisin sahih olduğunu bildirdiği gibi, Zehebi de onu tasdik etmiştir. (bk. Müstedrek/Telhis, 4/456)

- Peygamberimiz (asm)'in, hadisin sonunda, “bu gördüklerini ümmetinin başına gelecek fitneler” (bk Müstedrek, a.y.) olarak tevil etmesi, görülen şeylerin simgesel bir konuma sahip olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla orada görülen cennet ve cehennemin varlığı, âlem-i misaldeki görüntüleri olabilir.

- Hz. Peygamber (asm)'in mi'raçta cennete girdiğini söylemesini hakikat olarak kabul etmek gerekir. Ancak cennet ve cehennemin hemen Mescidin içinde görüldüğüne dair Nebevi ifadeleri, cennet ve cehennemin bir nevi “âlem-i misal”de veya başka bir âlem-i gaybın aynasında görülen misali vücutlarına bir işaret olduğunu düşünebiliriz.

- Bizim âlem-i menamda (rüyada) gördüğümüz hakikatleri, “Gözlerim uyur, fakat kalbim uyumaz.”(Buharî, Menakıp, 24; Müslim, Babu salati’l-leyl) diyen Hz. Peygamber (asm)'in yakaza halinde/uyanık halde âlem-i misalde görmesi mümkündür ve vakidir.

Bu hadiste yer alan “bana cennet arz edildi” manasındaki ifadeden de cennetin bir şekilde kendisine gösterildiği anlaşılmaktadır. Bu da cennet ve cehennemin, misali alemdeki aynalar vasıtasıyla “hakikatin tıpkısı” manevi-misali fotokopi ve fotoğraflar şeklinde gösterildiğini düşünmeye imkân  vermektedir.

- Efendimiz (asm) bu gördüklerini, ümmetinin başına gelecek fitneler olarak yorumlaması -az önce ifade edildiği üzere- bu görülenlerin, manevi-misali, “nevm misal bir yakaza” halindeki hakikatlere işaret eden simgesel değerleri olduğunu göstermektedir.

Demek ki, cennetten ellerin ulaşabildiği bir yere kadar yakın olması, ümmetin başına gelen fitnelerin başında dünyanın bir nevi cennet gibi bolluk ve nimetlerle dolması manasına gelir.

Cehennemin yakınlaşması ise, başta deccal ateşi, olmak üzere katlü kital ve diğer zulüm ve haksızlıklar türünden, dünya hayatını cehenneme çeviren fitnelerin olacağına işarettir.

Aslında şu andaki dünyanın manzarası bu görülenlerin canlı bir yorumudur.

“Bu dünyada nasıl çok şeyleri biz görüyoruz, kör olan müminler görmüyorlar. Kabirde o körler, iman ile gitmiş ise, o derece ehl-i kuburdan ziyade görür. En uzak gösteren dûrbînlerle bakar nevinde, kabrinde derecesine göre cennet bağlarını sinema gibi görüp temaşa ederler.” (Nursi, Lem'alar, s. 213)

şeklindeki nurlu ifadeden de ahiret aleminin bu manevi görüntülerinin olabileceğini anlayabiliriz.

Ayrıca şu nurani ifadeler de konumuzu nurlandırıp aydınlatabilir:

“Amma Cennet'in uzaklığıyla beraber âlem-i bekadan olduğu halde en yakın yerlerde görülmesi ve bazan ondan meyve alınması ise; evvelki iki temsil sırrıyla anlaşıldığı gibi, bu âlem-i fâni ve âlem-i şehadet ise âlem-i gayba ve dâr-ı bekaya bir perdedir. Cennet'in merkez-i kübrası uzakta olmakla beraber, âlem-i misal âyinesi vasıtasıyla her tarafta görünmesi mümkün olduğu gibi, hakkalyakîn derecesindeki imanlar vasıtasıyla, Cennet'in bu âlem-i fânide -temsilde hata olmasın- bir nevi müstemlekeleri ve daireleri bulunabilir ve kalb telefonuyla yüksek ruhlar ile muhabereleri olabilir, hediyeleri gelebilir.” (Geniş bilgi için bk. Lem'alar, s. 282 - 283)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun