Cennet genişliyor mu?

Cennet genişliyor mu?
Tarih: 11.08.2021 - 20:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Evren genişliyor peki cennet de yer ve gökler kadar geniş olduğu için cennette genişliyor mudur ya da cennet genişleyen evrenden bile daha mı geniştir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konuda -görebildiğimiz kadarıyla- bir ayet ve hadis söz konusu değildir. Dolayısıyla bu konuda kesin bir fikir beyan etmek doğru değildir. Ancak, değişik delillerin ipucunu kullanarak şunu söylemek mümkündür:

a) Kur’an’da “evren”in genişlemekte olduğuna dair gerçek, cennet için söz konusu değildir. Çünkü cennet âlem-i bekada olduğundan “evren / bu dünyanın” konumuyla kıyaslanmaz. 

b) “Rabbinizin affına mazhar olmak ve sakınanlar için hazırlanan gökler ve yer kadar geniş bir cennete ulaşmak için birbirinizle yarışınız.” (Al-i İmran, 3/133) mealindeki ayette -insanların zihnen kavraya bilecekleri bir tasvir yapılmakla beraber- bunların genişlemelerine paralel olarak cennetin de genişleyeceği manasını çıkarmak isabetli değildir. 

c) Risale-i Nur'daki "Remizli bir nükte" şu sorumuzun cevabına da remzetmektedir. Yani, ahiret aleminin dünya ile birlikte genişlemesine ihtiyaç olmadan, evrenin içinde bulunduğu nizam ve intizam bahçesinden oraya fidanlar, bahçeler, menziller yetiştiriyor:

"Şu kâinata dikkat edilse görünüyor ki: İçinde iki unsur var ki, her tarafa uzanmış, kök atmış. Hayır şer, güzel çirkin, nef' zarar, kemal noksan, ziya zulmet, hidayet dalalet, nur nâr, iman küfür, taat isyan, havf muhabbet gibi âsârlarıyla, meyveleriyle şu kâinatta ezdad birbiriyle çarpışıyor. Daima tegayyür ve tebeddülâta mazhar oluyor. Başka bir âlemin mahsulâtının tezgâhı hükmünde çarkları dönüyor. Elbette o iki unsurun birbirine zıd olan dalları ve neticeleri, ebede gidecek; temerküz edip birbirinden ayrılacak. O vakit, Cennet-Cehennem suretinde tezahür edecektir. Madem âlem-i beka, şu âlem-i fenadan yapılacaktır. Elbette anasır-ı esasiyesi, bekaya ve ebede gidecektir. Evet Cennet-Cehennem, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden dalının iki meyvesidir ve şu silsile-i kâinatın iki neticesidir ve şu seyl-i şuunatın iki mahzenidir ve ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan mevcudatın iki havzıdır ve lütuf ve kahrın iki tecelligâhıdır ki; dest-i kudret bir hareket-i şedide ile kâinatı çalkaladığı vakit, o iki havuz münasib maddelerle dolacaktır.” (bk. Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz, İkinci Maksat, s. 531-532)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun