Katılım sigortacılığı nedir? İşleyişi nasıldır?

Osmanlı’nın son döneminden günümüze kadar Müslümanların sigorta ihtiyaçlarını İslam’a uygun olarak karşılayacak bir mevzuat ve kurum üzerinde durulmuş, tartışmalar yapılmış, kitaplar ve makaleler kaleme alınmıştır.

Yaklaşık bundan otuz yıl önce merhum Özal’ın teşviki ile al-Baraka bünyesinde aylar süren bir çalışma yapılmış, “İslâmî üyelik, tekâfül” gibi isimlerle anılan bu sigorta şeklinin esasları rapor haline getirilip ilgililere sunulmuş, ne yazık ki, o günün şartlarında laikçilerin taassup seddi aşılamadığından çalışma akim kalmıştı.

Son bir iki yılda konu yeniden ele alındı, çalışmalar yapıldı, ortaya “katılım sigortacılığı” adıyla bir şekil taslağı çıktı ve şükürler olsun ki yönetmelik olarak resmi gazetede yayımlandı. (20 Eylül 2017 ÇARŞAMBA, Resmî Gazete, Sayı : 30186).

Amelinin inancına uygun olması konusunda hassas olan Müslümanların bu güzel sonuç dolayısıyla emeği geçenlere ve siyasi iradeye teşekkür ve dua borcu vardır.

Birkaç isimle anılan İslâmî sigortacılığın fıkıhtaki meşruiyet temeli “karşılıklı bağış, vekâlet ve mudarabe ortaklığı”dır.

Bundan sonra “katılım sigortacılığı” diyeceğimiz bu sigorta şeklinde sigortaya dâhil kişiler bir fona para yatırıyorlar; bu fonu vekil bir tüzel kişilik (şirket veya kooperatif) yönetiyor; fondan riskler ödeniyor (ödemeyi katılımcılar karşılıklı birbirine bağışlamış oluyor); istenirse fonun fazlasıyla İslamî yatırımlar ve ticaret yapılıyor; sigortalı ayrılmak istediğinde, varsa artan parasını da alarak ayrılıyor.

İşte bu esaslar dâhilinde resmiyet kazanan yönetmelikten bazı maddeler:

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun Ek 1’inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

d) Katılımcı: Risk fonuna, kendi riskinin ve diğer katılımcıların risklerinin ortak risk paylaşımı ve dayanışma esasları çerçevesinde teminat altına alınması maksadıyla katkı primi ödeyen kişiyi,

e) Katkı Primi: Katılımcıların risk fonu yararına ve ortak risk paylaşımı ve dayanışma esasları doğrultusunda riskin karşılanması için ödediği tutarı,

f) Katılım Sigortacılığı: Katılımcıların kendileri ile diğer katılımcıların tazminat ve/veya birikim ödemelerine ilişkin taleplerinin karşılanmasını teminen oluşturulan risk fonuna katkıda bulundukları, söz konusu fonun sigortacılık faaliyeti yapmasına izin verilmiş bir sigorta şirketi tarafından katılım finans ilkelerine uygun olarak yönetildiği ve ortak risk paylaşımı ile dayanışma esaslarına dayanan sigorta türünü,

g) Katılım Reasüransı: Katılım finans ilkeleri ile ortak risk paylaşımı ve dayanışma esaslarına dayanan reasürans faaliyetini,

ğ) Katılımcı Yatırım Fonu: Münhasıran birikim amaçlı hayat katılım sigortalarında, katılımcıların birikim amaçlı ödedikleri katkı primlerinin ve bunların getirilerinin takip edildiği fonu, (ifade etmektedir).

(2) Şirket, vekâlet, mudarebe, vekâlet/mudarebe karması (hibrit) model veya danışma komitesinin onaylayacağı başka bir model çerçevesinde faaliyette bulunabilir. Mezkûr yönetim modellerinden hangisinin kullanılacağı sigorta sözleşmesinde açık bir şekilde belirtilir.

MADDE 5 – (1) Risk fonunun yasal ve idari yükümlülüklerini yerine getirme hususunda yetersiz kalması ve alınan reasürans veya katılım reasüransı korumasının kifayet etmemesi halinde şirket, yaşanan açığı likidite imkanı yoluyla kapatır. Şirket tarafından likidite imkânı yoluyla risk fonuna aktarılan tutar, ilerleyen dönemlerde fonda oluşan pozitif bakiyeden karşılanabilir.

(3) Tazminat ve reasürans/katılım reasüransı ödemeleri, acente komisyon masrafları ve yasal yükümlülükler dahil olmak üzere, sigorta faaliyetleri ile ilgili bütün masraf ve komisyonlar risk fonundan katılımcılar adına şirket tarafından karşılanır.

 (5) Şirket, birikim amaçlı hayat katılım sigortacılığı ürünlerinde risk fonunun yanında ayrıca katılımcıların birikim amaçlı katkı primi ödemelerinin ve bunların katılım finans ilkelerine uygun yatırım araçlarından elde edilen getirilerinin takip edildiği katılımcı yatırım fonunu da yönetir.

Şirket bünyesinde teşkil edilecek ve bağımsız çalışacak olan danışma kurulları yapılan işlemlerin katılım sigortacılığı esaslarına göre yapılmasını denetleyeceklerdir.

İnşallah pek yakında çıkacak olan “Faizsiz Finans Kanunu” ile mevzuat açığı kapatılacak, din ve vicdan hürriyetinin gereği olarak bu ülkede faizli işlem yapmak istemeyenler mevzuata dayalı faizsiz işlemler ile yatırım, üretim ve ticaret yapma imkânına kavuşacaktır.

 

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun