Gece Çalışma ve Beden - Ruh Sağlığı
Teyp, televizyon, video v.s. aldığınız en basit bir cihazın yanında dahi, onu yapan firma tarafından konmuş bir kullanma kılavuzu (prospektüs) olduğunu ve üzerinde önemle; "BU KILAVUZU OKUMADAN CİHAZINIZI ÇALIŞTIRMAYINIZ" ibaresini görmüşsünüzdür. Eğer o cihazın kullanılması esnasında gerekli prensiplere uyulmazsa, arıza yapacağı veya rantabl çalışmayacağı kesindir. Basit bir cihaz, makine için böyle olursa, kul yapısı bu cihaz ve makinelerle kıyaslanamayacak kadar mükemmel, muhteşem, komplike bir yapıya sahip olan insanın da mutlaka bir kullanma kılavuzunun olması gerekir. İşte bu kılavuz KUR'AN'dır.
"Bu, doğruluğu şüphe götürmeyen ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yol gösteren KİTAB'dır." (Bakara, 2).
Eğer Kur'an-ı Kerim'deki emirlere uyulacak olsa, fert ve ferdin teşkil ettiği toplum olarak âzami randıman alınacak hem dünya, hem de âhiret hayatında huzur, mutluluk, saadet bulunacaktır. Aksi takdirde, aynı cihaz ve makinaların yanlış kullanılmaktan doğan arızaları gibi, fert ve topluma ait bir takım arızalar, bozukluklar ortaya çıkacaktır.
İnsanlığın daima huzur ve mutluluğu için prensipler vazeden İslâmiyet, yüce kılavuzunda öylesine muhteşem ikazlarda bulunmuştur ki, bunlardan birinin dahi ihlâli, insan için fevkalâde büyük zararlara yol açmaktadır.
"Karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran O'dur. Geceyi dinlenmeniz, güneş ve ayı da vakitlerinizi hesaplamak için O yarattı. İşte bütün bunlar, azîz ve alîm (mutlak galip ve her şeyi hakkıyla bilen) Allah'ın takdiridir." (En'am, 96).
"Uykunuzu dinlenme yaptık. Geceyi bir örtü, gündüzü geçiminiz için çalışma zamanı kıldık." (Nebe', 9, 10, 11).
Âyet-i Kerimelerinde görüldüğü gibi, Cenab-ı Hakk'ın geceyi dinlenme zamanı olarak belirlediği apaçık ortadadır. Gelelim geceyi dinlenme zamanı yapmayıp, fazla kazanmak, fazla üretmek, teknolojik yarışta daha ileri gitmek, velhasıl daha fazlaya sahip olmak için, isteyerek veya istemeyerek vardiya yapan veya fazla mesaî gibi çalışmalarla geçinen kişilerin uğrayacağı zararlara:
İnsanın ÇALIŞMA GÜCÜ (Fizyolojik ve Psikolojik) 24 saatlık bir zaman içinde düzenli birtakım iniş-çıkışlar gösterir. Öğleden önce en yüksek seviyeye çıkan güç, yatsıdan itibaren düşerek saat: 03 civarında en alt seviyeye iner.
İnsan vücudunun hayatî fonksiyonları, çalışma gücündeki değişiklikler gibi, 24 saat içinde bazı değişiklikler gösterir. Buna "BİYOLOJİK RİTM" diyoruz. Biyolojik ritmdeki değişiklikler, organik ve psikolojik birçok fonksiyonlar incelenerek ortaya konmuştur. Neticede, biyolojik ritmdeki değişiklikler ile çalışma gücündeki azalıp çoğalmaların, birbiri ile fevkalâde bir uyum içinde olduğu görülmüştür. İşin dikkat çekici yanı, suni ışıklandırma veya karartma ile insanda bu biyolojik ritmi kesinlikle değiştirmek mümkün değildir. Öyleki, uzun yıllar gece hemşireliği yapmış olanlarda bile önemli bir değişme tesbit edilememiştir. Laboratuvar şartlarında, günlük aydınlık ve karanlık sürelerini tersine çevirmek ve biyolojik ritmi de buna uyacak şekilde değiştirmek imkânı, ancak bazı hayvanlarda sağlanabilmektedir. Meselâ gece kümeslerde ışık yakılarak, tavukların daha fazla yumurtlatılması gibi.
Bu ritmin nasıl düzenlendiği veya nasıl yönetildiği henüz aydınlanmamıştır. Spontan bir endojen düzenleyici, bir "iç saat", bir "iç senkronizatör"den söz edilmektedir. Esasında yazımızın başında geçen âyet-i kerimelerden de anlaşılacağı üzere, düzenleyicinin "Kim" olduğu bellidir, ancak birçok insan, maalesef o yüce kudretten habersizdir.
Sokaklardaki fotoselli lâmbaların karanlık olunca yanıp, güneşin ışımasıyla sönmesi gibi, Yüce düzenleyici de gece ile birlikte insan organizmasının bütün faaliyetlerini yavaşlatmakta, âdeta rolantide çalışmaya başlatmaktadır.
Geceyi dinlenme ve uyku zamanı olarak değerlendiremeyenler, aşağıdaki zararlara katlanmak zorundadır:
1 — Gece çalışmak zorunda kalan kişilerin organizması, gündüz saatlerinde çalışanlardan daha fazla zorlanacak, yedek güçlerine başvurmak zorunda kalacak ve iş sonrası yorgunluk ta o ölçüde artacaktır. Binaenaleyh gece çalışan insanlar, ilmî olarak "Bedenlerine ait bütün fonksiyonların en düşük ve en verimsiz olduğu saatlerde çalışmak zorunda kalan mağdur kişiler" şeklinde tanımlanabilir.
2 — Biyolojik ritm ile düzenlenen uyku, gece saatlerinde çalışan kişilerde bozulur. Bu durum, daha fazla yorgunluk sebebiyle zaten artmış olan uyku ihtiyacının giderilmesini daha da zorlaştırır. Uyku bozukluğunda; süre genellikle 4 saate iner. Derin uyku blokları parçalanmış olur. Ne kadar elverişli şartlarda olursa olsun, gece çalışıp gündüz uyumak zorunda olan kişilerde bile bu bozukluklar ortaya çıkar.
3 — Uyku alışkanlığı, irade veya arzu ile kısa zamanda değiştirilemez. Bu itibarla gece işine başlıyanlar, ilk birkaç gün veya bir hafta, önemli rahatsızlıklarla karşı karşıyadır. Yorgunluk, hazımsızlık, deprasyon, kusurlu sirkülasyondan dolayı ürpermeler ve üşümeler, iç sıkıntıları görülür. Uzun vâdede ise, müzmin endüstriyel yorgunluk husûle gelir ki, bu devrede kişi gündüz uyumasına rağmen müzmin yorgunluk arızaları gösterir.
4 — Sindirim sistemi salgılarının 24 saatlik biyoloji ritmi ile, gece çalışmaları dolayısıyla değişmiş olan yemek saatleri arasındaki uyumsuzluktan, iştahsızlık ve sindirim sistemi bozuklukları ortaya çıkar. Gece işinin, ülseri kolaylaştıran risk faktörlerinden biri olduğu kabul edilmektedir.
5 — Vücudun bütün fizyolojik fonksiyonları, biyolojik ritme uyarlar. Buna göre, gündüz saatlerinde çalışan bir vücudun aşınma ve yıpranmasına göre tamir işi azdır. Organlar, azamî şekilde fonksiyonlarını ifâ ederler. Gece ise, bu organların âdeta tamir, bakım, regenerasyon faaliyeti başlar. Gece çalışmak suretiyle, organizmanın bu günlük auto-regenerasyon faaliyeti de sekteye uğrayacaktır.
6 — Gece çalışmalarında âilevî ve sosyal münasebetlerde zorluklar ortaya çıkar. Aile fertleri, gece çalışmasının yükünü ve zorluklarını birlikte taşımak durumundadır: ya bütün ailenin günlük hayatı buna göre düzenlenecek, ya da aile fertleri arasında uyumsuzluk artacaktır. Ayrıca aile dışı sosyal münasebetlerdeki zorluklar daha fazla olup, bunların giderilmesi oldukça güçtür. Bu münasebetler, ancak uykudan fedakârlık etmek suretiyle sağlanır. Dolayısıyla gece çalışan kişilerin bu münasebetlere uyum sağlaması imkânsızdır.
7 — Gece çalışmalarında dikkat, hissetme ve refleks gibi fonksiyonların yavaşlamasından dolayı (özellikle fabrika ve ulaşım vasıtaları gibi yerlerde) iş kazaları ve riskinin artması kaçınılmaz olmaktadır. Meselâ, bir havagazı fabrikasının göstergelerini okumakla görevli işçilerin, 24 saat boyunca yaptıkları yanlış okumaların grafiği çıkarıldığında, eğrinin yazının başında bahsedilen güç eğrisiyle çakıştığı tesbit edilmiştir.
8 — Sindirim sistemi hastalığı olanlar, peptik ülserliler, tüberkülozlular, epileptikler, diabetikler, 25 yaştan küçük ve 50 yaştan büyükler, gece kesinlikle çalıştırılmamalıdır. Gece işi, bebek bekleyen ve emzikli olan kadınlar için de sakıncalıdır. Bu konuda birçok ülke, sosyal güvenlik kanun ve mevzuatıyla tedbir almak gereğini duymuştur. Meselâ; Batı Alman kanunları, işçi kadınların hamileliğinin başladığı dönemden itibaren emzikli dönemin sonuna kadar gece 20.00 ile 06.00 arasında çalıştırılmasını yasaklar. İngiltere'de 1937'den beri fabrikalar kanunu, kadın ve çocuklara bazı istisnalarla gece işini men etmiştir.
İşte bütün bunlar: "Geceyi bir örtü yapıp uykuyu dinlenme vakti olarak seçmemenin" neticeleri. Ve ilâhî nizama uyulmamasının, dar akıllarımızla ortaya konan zararları. Peki ya, acaba hikmetine eremediğimiz zararlar ve uğradığımız kayıplar ne ola ki?
BENZER SORULAR
- Dinlenme adabı nasıl olmalı?
- Kutuplarda Güneş'in batmaması ayetlerle nasıl açıklanır?
- Bazı kaynaklarda uykunun geçici bir yokluk olduğu söylenmektedir. Bu doğru mudur?
- KAYLÛLE
- Gece istirahat içinse, gece çalışıp gündüz uyumamız arasında bir çelişki var mı?
- Allah’ın, cinselliği, yemeyi-içmeyi yasaklaması bir eziyet değil midir? Önce sevdiriyor sonra yasaklıyor?
- Gece çalışma Allah’ın ayetine de fıtrata da ters değil mi?
- İnsanda kuyruk geni bulunması evrime kanıt mı?
- Epifiz bezi körelmiş bir organ mıdır?
- Oruç neden gündüz tutulmaktadır; gece tutulsa olmaz mı?