Bilim, tamamen izafi bir etkinlik midir?

Tarih: 11.05.2020 - 14:57 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bilim, tamamen izafi bir etkinlik olup mutlak değildir.

Bilimin “tam anlamıyla bir insan etkinliği” olduğunu söyleyen Açıkgenç, bilim tarihinden elde ettiği veriler ışığında şu tanımı yapar:

“Bir bilgi erbabının etkin olduğu süreç içerisinde açık ve kesin tanımlanmış bir konu etrafında belli bir yöntemle elde edilen nazariyeler bütünlüğünün bilimsel bilinç sayesinde adlandırılması ile oluşan düzenli bilgi kümesine bilim denir.” [Açıkgenç, A. (2006). İslam Medeniyetinde Bilgi ve Bilim, İstanbul: İSAM., s. 20].

Bu tanımın konumuz açısından önemi üç bakımdan açıktır:

  • Din, bilimlerin oluşmasını ve doğmasını netice veren bir süreci başlatarak bilimsel bilgiye önemli katkılar sağlayabilir,
  • Bilim, içinde bulunduğu toplumdan bağımsız olarak ele alınamaz (bilgi sosyolojisi),
  • Bilim, tamamen izafi bir etkinlik olup mutlak değildir.

Din-Bilim tartışmalarında bu tanımların göz önünde bulundurulması önemledir. Zira daha çok Batı Medeniyetinde ortaya çıkan; daha sonra bu medeniyetin emperyalist amaçlarla dünyaya yayılması ile diğer kültürleri ve medeniyetleri de etkileyen din-bilim tartışmalarının sağlıklı olarak anlaşılması buna bağlıdır. Zira Batı Medeniyetindeki din tanımı ile bizim yukarıda yaptığımız tanımın aynı olmadığı açıktır [Tümer, Günay, (1994). “Din”, İstanbul:TDV İslâm Ansiklopedisi, cilt: 9: 312-320.].

Çağdaş Müslüman düşünür Nakip el-Attas (d.1931) bilgiyi mutlaklaştırarak tek otorite olarak kabul eden Batı medeniyetinin çarpık “din anlayışına” ve sekülerleşme ile meydana getirdiği tahribata işaret ederek; sekülerizmin insanların İslâmî kimliğini ve toplumsal bütünlüğünü yitirmesine yol açtığını belirtir. Bu metodolojinin ürünü olan ve mutlak bilgi olarak sunulan bilginin de, huzurdan çok bunalım getirdiğini ifade eder [Birekul, M. (2012). “Bilginin Toplumsal İnşası: Bir Sosyal Gerçeklik İnşası Olarak Bilginin İslamileştirilmesi’ni Yeniden Düşünmek”, Milel ve Nihal, c.9, ss. 49-74.].

Din-Bilim İlişkisinde Kırılma

XIX. yüzyılda ortaya çıkan pozitivist bilim anlayışı ile din-bilim arasındaki ilişki, din aleyhinde bozulmaya başladı. Bilim adına, din ve dine ait her şey hurafe olarak damgalanarak reddedildi. Pozitivist anlayışın bir sonucu olarak “akıl (rasyonalite), bilimselliğin en temel özelliği olarak algılandı. Bunun dışındaki bilgi edinme faaliyetleri sadece yorum veya akıl dışı söylemler” olarak değerlendirildi (Açıkgenç, a.g.e., s. 21.).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun