Bir ayetin yürürlükten kaldırılması halinde, önceki ayetin doğru olmadığı anlamına gelmez mi?

Tarih: 29.04.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bakara 106. ayette, bir ayetin yürürlükten kaldırılması halinde, onun yerine daha hayırlısının getirileceği bildiriliyor.
- Bu durum önceki hükmün doğru olmadığı anlamına gelmez mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bir hükmün nesh olması onun yanlış olup, doğrusuyla değiştirildiği mânâsına gelmez.

“Biz bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak, mutlaka daha hayırlısını veya benzerini getiririz.” (Bakara, 2/106)

Âyette geçen “daha hayırlısını veya benzerini” ifadesi bu noktada çok önemlidir. Yani, nesh olan hükümler de, yeni hükümler gibi “hayırlı”dırlar. İnsanların hayrına olma özelliği bütün âyetler için geçerlidir.

Mesela: Kâfirun Sûresinde geçen “Sizin dininiz size, benim dinim bana.” hükmü, cihat âyetiyle tahsis edilmiştir. Ama bu gün dünyanın çok yerinde Kâfirun Sûresi yürürlüktedir. Müslümanlar o yabancı beldelerde, Mekke’deki ilk dönem gibi, o milletin dinine karışmamakta ve kendi dinlerini yaşamaktadırlar. Onlara karşı silâhla cihat etme yoluna da gitmemektedirler. Buna göre Kafirun Suresi'ndeki ayetin hükmü tamamen kalkmamış ve ona uygun şartlar olduğunda da aynen uygulanacaktır.

Güzelliklerin yüzde doksan dokuzu izafidir, görecelidir, rölatiftir. Yerine göre, az güzel, çok güzelden daha güzel olur. Örneğin, bir güzel konuda anlaşmak mümkün olduğu, ondan daha güzelinde ihtilaf olduğu zaman, güzel, daha güzelden daha güzel olur.

Mesela: İslam’ın ilk yıllarında, Mekke Devri'nde -Müslümanlar zayıf olduğu için- kendilerine yapılan haksızlık ve zulüm karşısında sabretmeleri tavsiye edilmiştir ki, bu güzel, hikmetli, makul bir tavsiyedir. Medine’ye geldikleri zaman, artık bir devletleri, sayıca pek çok insanları vardır. Burada, kendilerine zulmedenlere karşı savaşma izni verilmiştir. Medine’deki savaş izni, Mekke’deki sabır tavsiyesinden daha az güzel değildir.

Yine, Medine’nin ilk yıllarında, savaş esnasında, bir müminin on kâfirin karşısında direnmesi ve kaçmaması hususunda emir verilmiştir. Fakat, daha sonra bu sayı, ikiye karşı bir olarak düzenlenmiştir. Çünkü ilk yıllarda, Müminler, çok güçlü bir imanın yanında çük kuvvetli bir heyecan, düşmanı alt etme hevesi vardı. Daha sonra, bu iman devam etmekle beraber, o eski direnç, eski heyecan zaafa uğramıştı. (bk. Enfal, 8/65-66). Bu durum, insanın fıtratının da gereğidir. Her zaman, sonraki heyecanlar,  ilk heyecanlardan daha zayıf oluyor. Askerin gücü, morali, direnci kıvamında olduğu zaman, on düşman karşısında dayanabilecek bir motivasyona sahiptir ki, Allah bu güzel fırsatı değerlendirmelerini emretmiştir. Fakat eski güçlerinin, dirençlerinin onda dokuzunu kaybeden askerlere aynı talimatı vermek, adaletten, hikmetten ve insaftan uzak bir çirkinliktir. İşte yerine göre, farklı emirlerin güzellikleri.. Bu güzelliklerden ikincisi ilkinin aynı derecesinde olabildiği gibi, ondan daha üstün bir derecede de olabilir.

Kur’an'ın ve farklı dinlerin, şeraitlerin hükümleri -birtakım furuatta- zamanlara göre değiştiği gibi, ontolojik, biyoloji olarak da farklı zamanlara göre, farklı hükümler geçerlidir. Bir bebek için, Allah’ın lütfettiği o güzel sütün, neden yaşlanıncaya kadar devam etmediğini söyleyebilir misiniz?

Nesh konusunda detaylı bilgi için tıklayınız:

NESH, NESİH.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun