Arap yarımadasında iki din bir arada bulunmaz, sözünün kaynağı nedir?

Tarih: 07.07.2018 - 00:23 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Arap Yarımadasında iki din bir arada bulunmaz rivayetinin tahric, tahkik ve şerhi nasıldır?
- Hadisin Arapçasını da verir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu hadis rivayeti değişik hadis kaynaklarında zikredilmiştir. Bunlardan bazıları zayıf, bazıları hasen, bazıları da sahihtir.

Müslim’de geçen şu iki rivayet sahihtir. Hz. Ömer anlatıyor: Resulullah (s.a.v)’dan işittim dedi ki:

“Muhakkak ki, ben Yahudi ve Hristiyanları Arap yarımadasından çıkaracağım. Müslümanlardan başka kimseyi bırakmayacağım.” (Müslim, h.no: 63/1767)

Müslim’in diğer bir rivayetinde şu ifadeler geçiyor:

“Arap yarımadasından bütün müşrikleri çıkarın.” (Müslim,  h.no: 20/1637)

Bu rivayetler sahihtir. (bk. İbn Hacer, Fethu’l-Bari, 5/361; 6/271)

Hadisin Arapça metni;

Müslim, h.no: 63/1767: «لَأُخْرِجَنَّ الْيَهُودَ، وَالنَّصَارَى مِنْ جَزِيرَةِ الْعَرَبِ حَتَّى لَا أَدَعَ إِلَّا مُسْلِمًا» ،

Müslim, h.no: 20/1637: أَخْرِجُوا الْمُشْرِكِينَ مِنْ جَزِيرَةِ الْعَرَبِ

Muvatta, 1/257: لا يبقين دينان في جزيرة العرب

Muvatta, 5/1314:    لاَ يَجْتَمِعُ دِينَانِ فِي جَزِيرَةِ الْعَرَبِ

Bu konuyla ilgili, Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan yapılan açıklama şöyledir:

Arap Yarımadası’nda iki ayrı dinin bulunamayacağını bildiren rivayet, bazı erken kaynaklarımızda nakledilmekle birlikte, Hz. Peygamber’den sahih olarak gelmiş değildir. Rivayetlerin birçoğunda Said b. el-Müseyyeb, İbn Şihâb ez-Zührî ve Ömer b. Abdilaziz tarafından mürsel olarak[1]; bazılarında Hz. Ömer’in sözü olarak[2]; bazı rivayetlerde ise “şöyle denilirdi” şeklinde herhangi bir kimseye nispet edilmeksizin[3] nakledilmektedir. Bezzâr’ın muttasıl bir isnad ile naklettiği hadis ise garib bir rivayet olduğu için delil olmaya elverişli değildir.[4]

Kaldı ki, İslam Peygamberi (s.a.v)’nin bir defasında kendi mescidini, o sırada Medine’de bulunan bir Hristiyan heyetinin âyinlerine mekan olarak tahsis etmesi[5] de burada ayrıca hatırlanmalıdır.

Hadis tekniği açısından gerek senet gerek metin sorunları bulunan böyle rivayetleri bir tarafa bırakıp doğrudan Kur’ân’a ve örnek dönemlerin uygulamalarına bakıldığında, çok daha farklı bir yorum imkânı ortaya çıkmaktadır:

Bir kere Kur’ân, içinde yapılan ayinleri onaylamasa da hangi dine ait olursa olsun mabetlerin koruma altında olduğunu belirtmektedir:

“…Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içlerinde Allah’ın adı çok anılan mescidler muhakkak yerle bir edilirdi…”[6]

Böyle olduğu içindir ki, Hayber’i fetheden Hz. Peygamber (s.a.v) Yahudilerin mabetlerini olduğu gibi bırakmıştı.

Özellikle İmam Mâlik (ö. 179/795) ve öğrencisi İbnü’l-Kasım (ö.191/806) olmak üzere, kimi fakihler muhtemelen bu verilere dayanarak, yarar görmesi halinde ve anlaşma şartları muvacehesinde devletin, gayrimüslim vatandaşlarına mabet açma izni verebileceğini söylemişlerdir.[7] Bu kanaat, İbn Abbas’a ait olduğu söylenen şu yaklaşım ile de uyum arzetmektedir:

“Yabancıların kurup da Allah’ın bize fethini müyesser kıldığı şehirlere Müslümanlar yerleşirlerse, yabancılar kendileriyle yapılan anlaşma şartlarından istifade ederler. Müslümanlara ahde vefa göstermek düşer…”[8]

Dipnotlar:

[1] Mâlik, Muvatta, II. 892, no: 1583-1584; Abdurrazzak, Musannef, VI. 53, 54, no: 9984, 9987; X. 357, 359, 360, no: 19359, 19367, 19368, 19369.
[2] Abdurrazzak, Musannef, IV. 125, no: 7208; İbn Ebî Şeybe, Musannef, VI. 468, no: 32992.
[3] Abdurrazzak, Musannef, VI. 51, no: 9977.
[4] Bezzâr, Müsned, II. 384, no: 7786.
[5] İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrut 1968, 1/357
[6] Hac 22/40. Hasen el-Basrî’nin ayete getirdiği yoruma göre İslam ülkesinde yaşayan gayrimüslimlerin mabetleri, müslümanlar sayesinde korunmuştur. bk. İbn Kayyım el-Cevziyye, Ahkâmu Ehli’z-Zimme, Beyrut 1994, 2/667.  Taberî, Zemahşerî ve Kurtubî gibi müfessirler de bu yönde açıklamalarda bulunurlar. Ayrıca bk. Levent Öztürk, “Kur’ân’a Göre (Hac 22/40) Hristiyan Mabetlerine Gösterilmesi Gereken Saygı”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2002, sy: 5, s. 71-86.
[7] Sahnûn, el-Müdevvenetü’l-Kübrâ, Beyrut ty. (Dâru Sâdır), 4/424; bk. Abdülkerim Zeydân, Ahkâmu’z-Zimmiyyîn ve’l-Müste’menîn fî Dâri’l-İslam, Beyrut 1986, s. 97-99.
[8] Ebu Yusuf, Kitâbu’l-Harâc, Kahire 1382, s. 149; Ebu Ubeyd,  Kitabu’l-Emvâl, Kahire 1968, s. 141.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun