Allah neden deli insanlar yarattı?

Tarih: 01.12.2015 - 16:47 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah neden deli insanlar yarattı hadi sakat yaratıyor da deli neden yaratıyor?
- Onlar pis pis geziyor sokaklarda, aklı yok haksızlık değil mi bu?
- Bu saçma geliyor. Neden öyle deli insanlar yarattı? Bunu bana açıklar mısınız?
-  Deli insanların ahrette durumu ne olacaktır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konuyu birkaç madde halinde açıklamaya çalışacağız:

a) Allah bütün yaratıkların yegâne yaratıcısı ve sahibidir. “Mal sahibi, mülkünde dilediği gibi tasarruf eder.” Allah da mülk sahibi olarak sonsuz kudretini, kuşatıcı ilmini, hikmetli sanatını göstermek için çok çeşitli varlıklar yaratmıştır.

Hiçbir varlığın “kendi varlığını beğenmeyip itiraz etme hakkı” yoktur. Çünkü her varlık ilahi bir sanattır. Sanatkâr zat, sanatı nasıl şekillendirirse o şekli almak zorundadır. Bunun başka bir alternatifi de yoktur.

b) Allah’ın varlıkları farklı yaratması bir haksızlık değildir. Örneğin, bir farenin, “Neden beni de insan yaratmadın?” demeye hakkı yoktur. Bir sineğin “Neden beni de bir deve yaratmadın?” demeye hakkı olamaz. Çünkü, yok iken var olmak tek başına büyük bir nimettir.

Özellikle bir insanın, Allah’ın kendisine giydirdiği -yüzlerce maddi manevi nakışlarla donattığı- varlık gömleğinin şükrünü eda etmesi gerekirken, bunu yapmadığı gibi, üstelik bu büyük nimeti beğenmemek cezayı gerektiren çirkin bir nankörlüktür.

c) Her varlığın, var edildiği için yaratıcısına teşekkür etmesi bir vicdan borcudur. Hiçbir insanın fiziki veya ruhi şeklinden şikâyet etmeye hakkı yoktur. Çünkü, Allah’ın insanı yaratmasının % 90’dan fazla hikmetleri, bizzat kendisine bakar. İnsanın kendisine bakan hikmetleri buna nispeten çok azdır.

Allah’ın isim ve sıfatlarının sonsuz tecellilerini göstermeye yönelik olan bu hikmetlerin tahakkuk etmesi, mevcut çeşit çeşit desendeki yaratılış formatına ihtiyaç vardır. Kiminin dahi, kiminin zeki, kiminin akıllı, kiminin geri zekâlı, kiminin deli olması bu hikmetlerin gerçekleşmesine hizmet etmektedir.

d) İnsanlarda nankörlük damarı çok güçlüdür. Kur’an’da tekrar tekrar bu noktaya dikkat çekilmesi, özellikle Rahman suresinde 31 defa “Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?” şeklinde insanlara ve cinlere yönelik yapılan bu ikaz ve uyarılar, bu iki varlıkta nankörlük hissiyatının had safhaya çıktığının işaretlerini taşımaktadır.

Allah’ın hikmetleri yalnız bir neticeye değil, yüzlerce neticeye bakar. İçinde bir-iki neticenin kötü olması, diğer güzel sonuçların değerini ortadan kaldırmaz. Örneğin: bir delinin var edilmesinin birkaç hikmetini şöyle sırlamak mümkündür:

1) Allah bazı insanları akılsız yaratarak, akıllı olanlara ders veriyor. Ta ki, her insan bu delilere bakarak, Allah’ın kendisine yaptığı akıl nimetinin ne kadar önemli olduğunu görsün ve Rabbine teşekkür etsin..

2) Bazı insanların akıldan yoksun yaratılması, akıl mekanizmasının varlığı, insan bünyesinin bir hüneri ve yapısının tabii bir sonucu değil, yaratanın özel bir lütfu olduğu bilinsin.

3) Bazı insanların deli olması, kendini akıllı zanneden bazı materyalistlere de ciddi bir derstir. Aklı beynin bir ürünü olarak gören bu nankörler, bununla Allah’ın en harika sanatlarını tesadüfe havale etmeye can atarlar.

İşte, bazı insanların deli olması, aklı beynin bir ürünü sayanları fiilen bir tekziptir. Fiziki bakımdan hiçbir noksanlığı olmadığı halde, diğerleri gibi akıllı olmaması, zerre kadar aklı olanlara, aklın Allah’ın özel bir sanatı olduğunu ders vermektedir.

4) Dünya bir imtihan meydanıdır. Bu imtihanda kazananlar yanında kaybedenler de vardır, hatta daha fazladır. Allah, az önce de ifade edildiği üzere, bazı hikmetler için deli mahluklarını yaratırken, buna mukabil onlara çok önemli mükâfatlar verir. Bu mükâfatlardan;

Birincisi: Bunları imtihana tabi tutmaz.

İkincisi: Bunları hesaba çekmeden doğrudan cennete koyar.

Üçüncüsü: Bunlara ebedi hayatta ve sonsuz alemde, imrenilecek akıl ve zeka verir. Gözü kör olanların gözlerini, kabir hayatında ve ahirette normal gözlülerden fazla bir ışığa sahip kıldığı gibi, delilere vereceği akıl da çok parlak olacaktır.

- Acaba, 50-60 senelik bir dünya hayatında akıllı yaşayıp da imtihanı kaybetmek mi, yoksa deli olarak yaşayıp da cenneti kazanmak mı daha iyidir?

Kıyamet günü, birçok akıllının “Keşke ben de deli olsaydım da bu gün sorgusuz sualsiz cennete girseydim.” şeklindeki sözlerini duyar gibiyiz...  

Şu bir hakikattir ki, dünyada akıllı yaşayıp da ahirette cehenneme girmektense, dünyada deli olarak yaşayıp da ahirette cenneti kazanmak bin can ile arzu edilen bir durumdur.

Son olarak şunu da ifade etmek gerekir ki; elbette akıl büyük bir nimettir ve bundan yoksun olmayı kimse istemez ve kimse işin de istenilmez. Ancak, Allah bir kuluna bu nimeti vermediyse, bunun hikmetlerini anlamaya çalışmak, Allah’ın rahmetini görmeye gayret etmek ve Allah’ın o kuluna vereceği nimetleri düşünmek akıllı olduğunu söyleyen varlıkların görevidir. Çünkü akıl nimetinin bir görevi de budur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun