Allah, insana büyük değer verdiği halde, kendisine secde etmesini istemekle insanın şahsiyetini küçük düşürmüyor mu?

Tarih: 28.02.2012 - 09:56 | Güncelleme:

Soru Detayı
- Secdenin aklî ve dinî hikmetleri nelerdir?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Secde ile insanoğlu, bedeninin en yüksek tepesi, bedenin idare merkezi olan beynin deposu, fiziksel olarak vücudun en güzel ve en yüce organı olan yüzünü, Yüceler Yücesi Rabbine karşı en aşağı bir mertebe olan yere sürmekte ve yere kapanmaktadır. Bu, insanı Rabbine yaklaştıran en üstün bir kulluk görevidir.

- Secde, kişinin -gücü dahilindeki- en mütevazi bir konuma girmesiyle Aliyyu’l-müteal/Yüceler Yücesi olan Yaratıcı'sına karşı sevgi ve saygısını sunması manasına gelir.

- Secde, kişinin yüz, göz, kulak gibi Allah’ın en büyük nimetlerinin yer aldığı cephesiyle, alnıyla, başıyla, dizleriyle, el ve ayaklarıyla en mütevazı bir vaziyetle nimet sahibi olan Rabbine karşı fiilen teşekkür etmesidir.

Nitekim Peygamber Efendimiz (asm) bu hakikate işaret etmek üzere şöyle buyurmuştur:

Yedi kemik (bir rivayette yedi uzuv) üzerinde secde etmekle emrolundum. Bunlar: alın -burnuna da eliyle işaret etti. (Böylece burun ve alın bir sayıldı)-, iki el, iki diz ve iki ayağın kenarları(parmak uçları) dır.”(Buharî, Ezan, 133-134).

- Peygamber Efendimiz (asm)'in tilavet secdesinde okuduğu “secede vechiye..” diye başlayan şu mealdeki dua da secdenin yukarıda arz ettiğimiz derin manasını seslendirmektedir:

“Yüzüm, havl ve kuvvetiyle kendisini yaratan, onu şekillendiren, ona kulaklarını yerleştiren ve gözlerini açan yaratıcısına secde etti.(Kenzu’l-Ummal, h. no: 19811)

Tirmizî bu hadisin sahih olduğunu belirtmiştir(Tirmizi, Salat, 407).

- İslam’da küçüklerin büyüklere saygı göstermesi esastır. Efendimiz (asm), şöyle buyurdu: “Büyüklerimizi saymayan, küçüklerimize şefkat göstermeyen bizden değildir.”(Mecmau’z-zevaid, h.no: 12612)

Bu kural gösteriyor ki, her küçük her büyüğe büyüklüğü nispetinde saygı gösterir. Şimdi büyükler büyüğü olan Allah’a secde etmeyi çok görebilir miyiz?

- İnsanoğlu kendisine iyilik edenlere karşı büyük bir saygı hisseder ve onu gösterir. Kemalat sahibi, makam sahibi, ilim-irfan sahibi kimselere karşı da hep sevgi ve saygı göstermek ister. Bir memur kendi amirine, bir asker/bir ast kendi üstüne karşı gösterdiği saygı duruşundan sadece lezzet alır.

Şimdi, bizi yoktan var eden, güneşi ayı, bize hizmetçi yapan, yeryüzünü bir nimet sofrası olarak bize ihsan eden ve bizim hakiki amirimiz olan Allah’a karşı başımızı yer koyarak göstereceğimiz saygının ne kadar yerinde olduğu açıktır. Küçük bir makam sahibine tereddütsüz saygı gösterirken, en küçük bir amirine saygıda kusur etmezken, ufak bir iyiliğinden ötürü bir insana kul-köle olurken; bütün varlığımızla medyun-u şükran olduğumuz Rabbimize karşı secde etmeyi gurur meselesi yaparsak, komik duruma düşmez miyiz?

- Şu kabul gören bir gerçektir ki, insan saygıyı hakeden bir büyüğüne ne kadar saygı gösterirse o kadar büyür. Demek ki Allah’a secde eden küçülmez, büyür, şeref kazanır, Allah’a yakınlaşır. Bu ise en büyük bir şereftir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Namazda yapılan hareketlerin hikmeti nedir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun