Aklı Allah veriyor, neden akılları ermez diyor?
- Allah, Kur'an'ın bazı ayetlerinde kafirlerin akılları ermez diye bildirmiştir.
- Aklı Allah verdiğine göre inanmayanlara neden akılları ermez diye buyurmuştur?
Değerli kardeşimiz,
Kur'an’da geçen ifade, akletmezler, yani akıllarını kullanmazlar demektir. Zaten aklı olmayanlar, sorumlu değillerdir.
Nitekim bütün İslâm bilginleri aklı, insanın her türlü dinî emir ve yasaklara uymakla mükellef tutulmasının temel şartı olarak görmüşler ve akıldan yoksun bulunanlara hiçbir sorumluluğun yüklenemeyeceği görüşünde birleşmişlerdir. (bk. Muhammed el-Hudarî, Usûlü’l-fıkh, Kahire 1398/1969, s. 94-95)
Akıl, insanı diğer canlılardan ayıran ve onu sorumlu kılan temyiz gücü, düşünme ve anlama melekesidir.
Sözlükte masdar olarak “menetmek, engellemek, alıkoymak, bağlamak” gibi anlamlara gelen akıl (el-akl) kelimesi, felsefe ve mantık terimi olarak “varlığın hakikatini idrak eden, maddî olmayan, fakat maddeye tesir eden basit bir cevher; maddeden şekilleri soyutlayarak kavram haline getiren ve kavramlar arasında ilişki kurarak önermelerde bulunan, kıyas yapabilen güç” demektir.
Bu anlamıyla akıl sadece meleke değil özdeşlik, çelişmezlik ve üçüncü şıkkın imkânsızlığı gibi akıl ilkelerinin bütün fonksiyonlarını belirleyen bir terimdir.
İnsanın her çeşit faaliyetinde doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ve güzeli çirkinden ayıran bir güç olarak akıl, ahlâkî, siyasî ve estetik değerleri belirlemede en önemli fonksiyonu haizdir.
Kur'an-ı Kerîm’e göre insanı insan yapan, onun her türlü aksiyonlarına anlam kazandıran ve ilâhî emirler karşısında insanın yükümlülük ve sorumluluk altına girmesini sağlayan akıldır.
Kur'an’da akıl kelimesi biri geçmiş, diğerleri geniş zaman kipinde olmak üzere kırk dokuz yerde fiil şeklinde geçmektedir.
Bu âyetlerde genellikle “akletme”nin yani aklı kullanarak doğru düşünmenin önemi üzerinde durulmuştur.
Kur'an terminolojisinde akıl “bilgi edinmeye yarayan bir güç” ve “bu güç ile elde edilen bilgi” şeklinde tarif edilmiştir. (bk. Râgıb el-İsfahânî, “akl” md.)
Dinen mükellef olmaya esas teşkil eden akıl birinci anlamdaki akıldır. Kur'an-ı Kerîm “ancak bilenlerin akledebileceğini” söyler (Ankebût, 29/43).
Bu gücü ve bu bilgiyi iyi kullanmadıkları için kâfirleri, “... Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bu yüzden akledemezler.” (Bakara, 2/171) diyerek yermiş, “O, aklını kullanmayanlara kötü bir azap verir.” (Yunus, 10/100) ayetiyle bütün insanlığı uyarmış ve akıllarını kullananların cehennem azabından kurtulacakları (bk. el-Mülk, 67/10) belirtilmiştir.
Kur'an’ın birçok âyetinde, akıl sayesinde kazanılan bilginin gene bu gücün kontrolünde kullanılması gerektiği, bunu yapmayanların sorumlu tutulacağı sık sık ifade edilmektedir.
Kur'an-ı Kerîm’de, eşyadaki nizamı anlama gücüne sahip olan akla, aynı zamanda ilahi hakikatleri sezme, anlama ve onların üzerinde düşünüp yorum yapma görev ve yetkisi de verilmiştir.
Nitekim, “Allah ayetlerini akledesiniz diye açıklamaktadır.” (Bakara, 2/242) âyetiyle aklın bu fonksiyonuna işaret edilmiştir.
Kuran’da akılla aynı anlama gelmese bile ona yakın bir mâna ifade eden kalb (çoğulu kulûb), fuâd (çoğulu ef’ide) ve elbâb (tekili lüb, Kuran’da geçmez) kelimelerinin kullanıldığı dikkati çekmektedir.
“Sezme, anlama ve bir şeyin mahiyetini kavrama gücü” anlamına gelen bu kelimeler, daha çok insanın derunî, vicdanî âlemine ve gönül dünyasına hitap etmek maksadıyla kullanılmıştır.
Hadislerde geçen akıl kelimesi “deveyi veya başka bir şeyi bağlamak, zaptetmek; diyet vermek” gibi kelime mânaları yanında “hatırda tutmak, anlamak ve bilmek” gibi terim anlamlarını da ifade eder.
Bir hadisinde Hz. Peygamber (asm), “akıllı” mânasına keyyis kelimesini kullanmış ve, “Keyyis, nefsini kontrol altına alıp ölümden sonrası için hazırlanan kimsedir.” demiştir. (Tirmizî, Kıyâmet, 25; İbn Mâce, Zühd, 31)
İlave bilgi için tıklayınız:
- Araf Sûresi 179. Ayetini açıklar mısınız? Allah insanları cehennem ...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- AKIL
- Kafirlerin her biri birer ahmak mı?
- Allah'ın, akıldan daha degerli bir alet yaratmadığı ile ilgili hadis var mı?
- Akl-ı mead / maad nedir? Akıl nasıl kullanılmalıdır?
- Aklını kullanabilme becerisi verilen kimse kurtulur mu?
- Allah’ın varlığını, birliğini, sıfatlarını ve isimlerini akılla mı biliriz, vahiyle mi?
- HAVASS-I SELİME
- Bilgi nedir, kaynakları nelerdir?
- Din akılla (beyinle) yaşanılır mı? Yani ben aklımla dinimi / İslamı yaşayabilir miyim, yoksa bana İslamı nasıl yaşayacağımı biri (peygamber, hoca) mi anlatmalı?
- Her kıtaya peygamber gönderilmiş midir? Neden peygamberlerin çoğu Arap yarımadasına gelmiştir de başka bir kıtaya gelmemiştir? O zamanlar diğer kıtalarda insanlar yaşamıyor muydu?